Monthly Archives: August 2018

Ben Bir Bardak Suyun Öğrencisiyim II

[Dr. Ali Bayramoğlu, “Başka Bir Dünya Mümkün”]  Kitap hakkında detaylı bilgiye BURADAN ulaşabilirsiniz.

“Her şey bir çatlağa bakar; ancak bu ‘ÇATLAK’ nedir?” Sıkça sorulan bu soruyu kendi hayatımdaki bardaklardan biri ve onun çatlamasıyla, hatta bu kitabın hikayesiyle, cevaplamak istiyorum. “ÇATLAK”, ne olumlu ne olumsuz bir olaydır. “ÇATLAK”, hayatta sıkıştığımız durumları aşmamıza vesile olma işlevine sahip olan her şeydir, biçimi ne olursa olsun. “ÇATLAK”; bir düğün, bir cenaze, bir doğum, bir kabul ya da bir ret olabilir. Kısacası bizim kontrolümüz dışındaki yaşamsal zorlukların yine bizim kontrolümüz dışında ortadan kalktığı fırsatlardır.

Kitabımı yazmaya 2006 yılında karar vermiş ve çalışmalara başlamıştım.

2013 yılında sistemli bir şekilde kitabımı yazmaya başladım.
2015 yılında yazımı tamamladım. Ancak kitap kendisine bir çıkış yolu bulamadı.
2006’dan beri geçen 11 yılda dışardan bakanlar, kitap yazmaktan vazgeçtiğimi bile düşünmüş olabilirler. Ancak ben yönü olan bir suydum, dışardan öyle görünmesem de. Bu sürede danışanlarımla üniversitede uygulamalara devam ediyordum.
2017 yılında bir gün ODTÜ içindeki bir kargo şirketine gidip kitabımı kargoyla yolladım. Daha önce pek çok denemede; sonuç hep aynıydı.

Ancak bu sefer başka bir şey olmuştu: BENİ İÇİNE ALAN BARDAK ÇATLADI. Handan Akdemir’den bir e-posta geldi: “Sizinle tanışmak istiyoruz.” İşte bu bir “ÇATLAK”tı ve ben yönümü biliyordum ve oradan sızdım. Hayatta engeller bitmez ama yönümüzü bilirsek, “hepsi bir çatlağa bakar”. Hayatımda çatlamayan pek çok bardak var hala. Ancak bu meseleyle ilgili geriye dönüp baktığımda “o bardak” beni engelliyor muydu, yoksa doğru vakte kadar beni koruyor muydu? İnanın kafam karışık. Belki de bu geçen yıllar, bu kitabın ve çalışmalarımın olgunlaşması için bir fırsattı.

Davranışsal Esneme (DE), kişiye bardakların çatlamasını beklemektense daha esnek davranmayı öğretir ve DEĞERLER, yani yaşam yönlerine odaklanır. Çünkü kişi yönünü bilirse “HEPSİ BİR ÇATLAĞA BAKAR.”

BİR BARDAK SUYUN ÖĞRENCİSİYİM VİDEOSU BURADA.

Günlük yazıları Instagram’da takip edebilirsiniz. @aynagonul

[Dr. Ali Bayramoğlu, “Başka Bir Dünya Mümkün”]  Kitap hakkında detaylı bilgiye BURADAN ulaşabilirsiniz.

Kitabı bulabileceğiniz bağlantılar:

Hepsi Burada / Kitapyurdu / Arkadaş Kitabevi / Pandora / Babil /Oda Kitap / D&R / idefix / KitapBulut / Kitap Koala

Doğan Kitap ve pek çok çevrimiçi kitabevinde…

Kitap satan her yerde

Ben Bir Bardak Suyun Öğrencisiyim I

https://www.instagram.com/p/Bmu5nmanGye

[Dr. Ali Bayramoğlu, “Başka Bir Dünya Mümkün”]  Kitap hakkında detaylı bilgiye BURADAN ulaşabilirsiniz.

Bir noktada sıkışan danışanlarıma masamdaki bir bardak suyu gösterip soruyorum:
“Sizce bu suyun bir yönü var mı?” “Hayır, yok.” diyorlar. “Bardak çatlasa ne olur?” dediğimde

Hiç düşünmeden “Akar” diyorlar.

Tekrar soruyorum: “O zaman sizce bu suyun bir yönü var mı?” Hayatta bazı şeylerin nasıl göründüğünün önemi yok. Hayatta sıkıştığımız durumlarda bu bardaktaki su gibi görünebiliriz.
Dışarıdan hiç yol almıyor gibi görünsek de bizim bir yönümüz vardır aslında.
Ve her şey bir çatlağa bakar.
Yıllar sonra bir çatlaktan hayata sızıyorum. Oysa ben aynı suyum.
Yönümden hiç vazgeçmemiş, hiç pes etmemiştim.

Ben bir bardak suyun öğrencisiyim.
Kabulü ve yolumdan vazgeçmemeyi, sabrı ve dinginliği, bir bardak sudan öğrendim.

Hayat bazen bizi kalıpların içine hapsedebilir; ancak
HEPSİ BİR ÇATLAĞA BAKAR.

Dilerim herkes seçtiği yöne özgürce akar.

Davranışsal Esneme ile siz de bir bardak suyun öğrencisi olun.

[Dr. Ali Bayramoğlu, “Başka Bir Dünya Mümkün”]  Kitap hakkında detaylı bilgiye BURADAN ulaşabilirsiniz.

DAVRANIŞSAL ESNEME; KABUL, KONTROL, AYNAGÖNÜL (ANDA OLMA), MESAFELEME, MİSAFİRHANE BENLİK, DEĞERLER VE SADAKAT becerilerini geliştirmeyi hedefleyen bir psikolojik yaklaşımdır.

DAVRANIŞSAL ESNEME, toplum tarafından OLUMSUZ olarak etiketlenen duygu ve düşüncelerle temas edebilme becerisini artırmayı hedefler.

Kitap, pek çok bilginin yanısıra günlük hayatta hemen ŞİMDİ ve BURADA uygulanabilecek 42 farklı alıştırmayı da içermektedir.

“HER ŞEY BİR ÇATLAĞA BAKAR; ANCAK BU ÇATLAK NEDİR?” 2. YAZI BURADA

Günlük yazıları Instagram’da takip edebilirsiniz. @aynagonul

[Dr. Ali Bayramoğlu, “Başka Bir Dünya Mümkün”]  Kitap hakkında detaylı bilgiye BURADAN ulaşabilirsiniz.

Kitabı bulabileceğiniz bağlantılar:

Hepsi Burada / Kitapyurdu / Arkadaş Kitabevi / Pandora / Babil /Oda Kitap / D&R / idefix / KitapBulut / Kitap Koala

Doğan Kitap ve pek çok çevrimiçi kitabevinde…

Kitap satan her yerde

Diyelim ki Depresyon Bitti. Peki Şimdi Ne Olacak?

Photo: Wouter  de Jong from Pexels

[Dr. Ali Bayramoğlu, “Başka Bir Dünya Mümkün”]  Kitap hakkında detaylı bilgiye BURADAN ulaşabilirsiniz.

Genelde insan psikolojisi için geliştirilen tedavi yöntemleri “İYİ HİSSETME SAVAŞI”nın ne kadar yaygın olduğunu bizlere göstermektedir. Kimi yöntemlerde insanların kaygı bozuklukları, kendilerini kötü hissetmeleri (depresyon), olumsuz düşünceleri, takıntıları hedef alınmaktadır. Bu yöntemlerdeki amaç, hedeflerin yok edilmesi neticesinde “İYİ HİSSETMEK”tir. Toplum, askeri haline getirdiği insanları, savaşmaya o kadar odaklar ki insanlar savaşı kazansalar bu savaştan sonra ne yapacaklarını sorgulamazlar bile. İsterseniz bu sorgulamaya biraz vakit ayıralım. Diyelim sorunlarınız sıfırlandı, yani “İYİ HİSSETME SAVAŞI”nı kazandınız. Kötü hissettiren her ne varsa yok edildi. Diyelim ki size vadedildiği gibi artık tamamen iyi hissediyorsunuz. Peki bundan sonra ne yapacaksınız? Ne yazık ki sonrası ile ilgili bir amacı olmayan savaşlar, savaşın bitmemesi üzerine kurgulanmış savaşlardır. Eğer insanlar bir savaşın sonrasında ne yapacaklarını bilmezlerse, bildikleri şeye, yani savaşmaya devam ederler.

Toplum, bireyi “İYİ HİSSETMEK” denen bir baskıyla kuşatırken konuşmayı öğrenen bebek askere “NASILSIN?” sorusunun ‘DOĞRU’ cevabı olarak “İYİYİM.” demeyi öğretir. ‘DOĞRU’ olanın “İYİ HİSSETMEK” olduğu henüz bebekken askerin kafasına kazınır.

Ancak SÜREKLİ “İYİ HİSSETMEK” ZORUNDA DEĞİLİZ!

İsterseniz bir kağıt alın. Düşünün ki savaşı kazanmışsınız. Artık depresyon, kaygı, takıntı, “olumsuz” düşünce ve duygular yok. Kafanızın içinde canınızı sıkan ne varsa kurtulmuş durumdasınız. Özgürsünüz. Artık savaş yok.

Peki bundan sonra ne yapmak isterdiniz? Hayatınızı ne yapmaya adamak isterdiniz? Lütfen o kağıda yazın:

Sonrasındaki sorum ise şu: Hayatınızı adamak istediğiniz her ne ise, bu yolcukta ona doğru yürürken karşılaşılan DUYGU ve DÜŞÜNCELER, ya yok edilmesi gereken düşmanlar değil de HAYATIN YAĞMURLARIysa? Gideceğimiz yönü bildikten sonra YAĞMURUN ALTINDA YÜRÜMEK MÜMKÜN değil mi?
Tamamen Yağmurları dindirmeye çalışan “İYİ HİSSETME TOPLUMU”na sorum şu: Diyelim Güneş açtı. E şimdi ne olacak?

Günlük yazıları Instagram’da takip edebilirsiniz. @aynagonul

[Dr. Ali Bayramoğlu, “Başka Bir Dünya Mümkün”]  Kitap hakkında detaylı bilgiye BURADAN ulaşabilirsiniz.

Kitabı bulabileceğiniz bağlantılar:

Hepsi Burada / Kitapyurdu / Arkadaş Kitabevi / Pandora / Babil /Oda Kitap / D&R / idefix / KitapBulut / Kitap Koala

Doğan Kitap ve pek çok çevrimiçi kitabevinde…

Kitap satan her yerde

Ya Bu Dalgalar Hiç Durmazsa?

[Dr. Ali Bayramoğlu, “Başka Bir Dünya Mümkün”]  Kitap hakkında detaylı bilgiye BURADAN ulaşabilirsiniz.

Dalgalardan korkup

Kendilerini güvenli limanlara demirleyenler

Yazık.

Hem de ne yazık.

MUTLULUK diye pazarlanan bir yalan uğruna hayatlarını feda ettiler.

Şu dalgalara bir atsalar kendilerini.

Kim bilir? Belki yeniden dirilecekler.

Ben mutluluk denen tek renkli bir CİNNET istemiyorum.

Ben seçtiğim hayatı tüm renkleriyle dolu dolu yaşayabileceğim bir CENNET istiyorum.

Çünkü “YAŞADIĞINI HİSETTMEK”, “İYİ HİSSETMEK”TEN DAHA ÖNEMLİDİR.

İşte bu benim cennetim.

Bu denizin sakin olması benim için hiç önemli değil.

Anne, baba, evlat olmak.

Seçtiğin hayatı yaşamak.

Risk almak.

Bunlar dalgaların kendisi değil mi zaten?

O zaman bu dalgaları niye durdurayım?

Ben bu gönül denizinin kaptanıyım.

Ben bu denizin sakiniyim.

Sakin olan deniz değil.

Sakin olan benim.

Tıpkı ne olursa olsun her gece evine dönen bir apartman sakini gibi.

Ben de her sabah bu denize açılırım.

İster durgun olsun. İster dalgalı. İster deli.

“İyi hissetmek” için güvenli bir limanda çürümek zorunda değilim.

Bu denize açılmak için denizin dalgasız olması şart değil.

Çünkü başka bir dünya mümkün.

Hayatımızı seçsek de acı çekeceğiz.

Seçmesek de acı çekeceğiz.

Madem öyle…

Neden seçtiğimiz hayatı yaşayarak acı çekmiyoruz?

Bu dalgaların durmasını bekleyenlere küçük bir sorum var:

“Ya bu dalgalar hiç durmazsa?”

İsterseniz siz yine de biraz daha düşünün…

Günlük yazıları Instagram’da takip edebilirsiniz. @aynagonul

[Dr. Ali Bayramoğlu, “Başka Bir Dünya Mümkün”]  Kitap hakkında detaylı bilgiye BURADAN ulaşabilirsiniz.

Kitabı bulabileceğiniz bağlantılar:

Hepsi Burada / Kitapyurdu / Arkadaş Kitabevi / Pandora / Babil /Oda Kitap / D&R / idefix / KitapBulut / Kitap Koala

Doğan Kitap ve pek çok çevrimiçi kitabevinde…

Kitap satan her yerde

“İçimizdeki ses” biz değiliz: O sesler birer yankı

[Dr. Ali Bayramoğlu, “Başka Bir Dünya Mümkün”]  Kitap hakkında detaylı bilgiye BURADAN ulaşabilirsiniz.

“İÇİMİZDEKİ SES” hem kendi yaşamımız boyunca öğrendiklerimizin hem de onbinlerce yıllık ortak bir koşullanmanın bütünüdür. İçimizdeki ses, ne bir düşmandır ne de bir dost. “ACI GÖRDÜN KAÇ HAZ GÖRDÜN TUT” kuralı, onbinlerce yıldır insanoğlunu hayatta tutan bir koşullamadır. Eğer doğada ölümle burun burunaysak “içimizdeki ses”e biraz daha kulak verebiliriz. Neticede onbinlerce sene, doğada hayatta kalırken böyle koşullandık. Bu sebeple bir yılanla daha ilk karşılamamızda “içimizdeki ses” “KAAÇ!” ya da “DOKUNMA!” diyebilir. Böyle bir koşullanma için kim bilir kaç kişiyi feda ettik daha önce?

Ancak bir bakalım etrafımıza, onbinlerce sene boyunca içinde koşullandığımız o doğadan bir eser var mı? Tamamen farklı bir çevre yarattık.

İnsanın doğasında tasarruf, kariyer yapmak, trafik ya da sınav/ödev var mı? Yok, bunları biz uydurduk. Ancak doğada acıdan kaçmaya, zehirlenmemeye ve kabaca bir gün daha hayatta kalmaya odaklanan “içimizdeki ses” şimdi oldukça ŞAŞKIN olmalı. Peki biz? Daha da şaşkınız.

Bu sebeple terapilerin vazgeçilmez repliği şudur: “Dedikleriniz çok doğru ama içimde bir yerlerde…” Bir kaplan gördüğünde kaçmak isteyen OTOMATİK PİLOT; zahmet ya da can sıkıntısı gördüğünde de aynı şekilde kaçmaya çalışıyor. Ancak hayatımıza ANLAM katan şeyler, sadece HAZdan mı oluşuyor? Emek, çaba ya da sabır, her zaman HAZ veriyor mu?

Onbinlerce yıl işe yaramış olan OTOMATİK PİLOT’un ACI GÖRDÜN KAÇ HAZ GÖRDÜN TUT kuralı çuvalladığı için “içimizdeki ses” kimi zaman verdiği cevaplarla bizi uçurumlara sürüklüyor:

Brokoli? YEME. Çikolota? GÖTÜR. Ders? BİRAZDAN. Dizi? 1 BÖLÜM DAHA. Emniyet kemeri? SALLA. Uyan? 5 DAKİKA DAHA. Ders? YARIN. Televizyon? 30 DAKİKACIK DAHA.

Davranışsal Esneme, “İçimizdeki ses”in gerçek benliğimiz olduğu varsayımına itiraz eder. Gerçek benlik sessizdir, içeride bir ses varsa o büyük ihtimalle kulaklarımızdan içeri kelimelerle sızan toplum yani “OTOMATİK PİLOT”tur.

İÇİMİZDE BİZDEN DAHA GERÇEK BAŞKA BİRİ YOK.

Günlük yazıları Instagram’da takip edebilirsiniz. @aynagonul

[Dr. Ali Bayramoğlu, “Başka Bir Dünya Mümkün”]  Kitap hakkında detaylı bilgiye BURADAN ulaşabilirsiniz.

Kitabı bulabileceğiniz bağlantılar:

Hepsi Burada / Kitapyurdu / Arkadaş Kitabevi / Pandora / Babil /Oda Kitap / D&R / idefix / KitapBulut / Kitap Koala

Doğan Kitap ve pek çok çevrimiçi kitabevinde…

Kitap satan her yerde

Biz makine değiliz

[Dr. Ali Bayramoğlu, “Başka Bir Dünya Mümkün”]  Kitap hakkında detaylı bilgiye BURADAN ulaşabilirsiniz.

Biz makine değiliz, Biz insanız!
Robotlaşan dünyada bozuk parçalarımızı arıyoruz…
Bozuk duygular
Bozuk düşünceler

Bozuk vesaire
Biz robot değiliz
Ve gönlümüzdekiler de bozuk makine parçaları değil
Ancak bu yapay dünyayı bize tek ihtimalmiş gibi dayatıyorlar.
Kesinlike hayır! BŞKAA 1 DNYÜA MMKÜÜN

Ya duygu ve düşüncelerimiz makine parçaları gibi değil de hava durumları gibiyse?
Tıpkı rüzgar, kar, yağmur gibiyse
Ya insanoğlu bu medeniyeti kurmadan önce “hava durumlarını kontrol etmeye” kafasını taksaydı?
Şimdi bu ekrana bakabiliyor olur muyduk?
İyi ki böyle bir yolu seçmemişler,
Hava durumlarını, sınırlılıklarımızı ve zorlukları kabul etmiş ve iyi ki onlardan kaçmamışlar.
Ve bu gezegen üzerinde yeni dünyalar kurmuşlar.
Rüzgarı kabul ettik ve gökyüzünde uçtuk
Suyu kabul ettik ve denizlere açıldık

Niye aynısını tüm duygu ve düşüncelerimiz için de yapmayalım?
Mesela niye aynısını kaygı ya da hüzün için yapmayalım?

Bahsettiğim şey, düşünceleri değiştirmek değil.
Bahsettiğim, aklın dışına çıkmak ve hayata karışmak.
Bahsettiğim düşüncelerin esaretinden kurtulmak.
Yaşamak bir eylemdir ve kelimelerle aldatılamaz.

Kim nederse desin
DÜŞÜNCELER, DAVRANIŞLARIN NEDENİ DEĞİLDİR.
Ve biliyorum BŞKAA 1 DNYÜA MMKÜÜN.

Günlük yazıları Instagram’da takip edebilirsiniz. @aynagonul

[Dr. Ali Bayramoğlu, “Başka Bir Dünya Mümkün”]  Kitap hakkında detaylı bilgiye BURADAN ulaşabilirsiniz.

Kitabı bulabileceğiniz bağlantılar:

Hepsi Burada / Kitapyurdu / Arkadaş Kitabevi / Pandora / Babil /Oda Kitap / D&R / idefix / KitapBulut / Kitap Koala

Doğan Kitap ve pek çok çevrimiçi kitabevinde…

Kitap satan her yerde

“Kaygılanmamaya çalışmak” da “kaygı” değil mi?

Diyelim ki “kaygılanmak” istemiyoruz. “O zaman ‘kaygılanmamaya çalışmak’ gerekmez mi?” denebilir.

Evet, şimdilik mantıklı görünüyor.

Ne var ki hayat çok da mantıklı değil. En azından “düz mantık”lı değil.

İlginçtir 7’den 70’e bu tuzağa “cumburlop” diye atlıyoruz. Bakın duydunuz mu? Bir yerlerde biri atladı yine.

Ancak şöyle bir şey var ki “kaygılanmamaya çalışmak”, “KAYGI”nın kendisi…

Hatta ta kendisi!

“Oh güzel… Kaygılı değilim değil mi? Kaygılı mıyım? Yok canım. Kaygılı değilim herhalde. Ne kadardır kaygılı değilim ben? Yani tamam şimdi kaygılı değilim gibi görünüyor ama bu durum ne kadar sürer? Bu kaygısız durum ne kadar sürecek? Ya tekrar kaygılanmaya başlarsam? Kaygılı mıyım şimdi? Yok değilim herhalde. ‘Herhalde’ dediğime göre… Hay aksi. Yo yo yo. Bir saniye, bir saniye. Yoksa… Kaygılı mıyım? Yok değilim herhalde. Hiii! Bak yi-ne ‘her-hal-de’ de-dim. Ya Allah aşkına doğruyu söyleyin kaygılı mıyım değil miyim?”

Önce şunun altını çizelim. Sorun bizde değil. Sorun düşünce ve duyguları kontrol etme çabasında. İnsanların sorunu kaygı değil. Çoğu zaman insanların sorunu “kaygıdan kaygılanmak” ya da “üzüleceğim diye üzülmek”. Cumburlop! Bazı duygulardan kaçmaya öyle koşullamışlar ki bizi “korkudan korkmak”tan fırsat bulup da bir şeylerden şöyle doğrudan korkamıyoruz. Sevineceğim diye sevinir gibi oluyoruz; ama sevinemiyoruz bir türlü.

Davranışsal Esneme ve Aynagönül der ki: “Size iyi hissetmeyi öğretmek isteyen çok olur; ancak ben duygusal acıyla temas etmeyi öğretmek istiyorum. Çünkü her doğum sancılıdır. Yaşantısal deneyimler de düşman değil, yeni doğuma yol gösteren ebelerdir.”

“Cumburlop!” Duydunuz değil mi? Birileri bir yerlerde yine atladı.

Ama duygular ve düşüncelerle doğrudan temas edebilmek ve gönlü geniş olmak bizi bu hayatta esnek tutar. Ve ancak böylece anda olur ve huzura geliriz. Unutmamak gerek, ne güzel demiş eskiler: “Savaşın korkusu savaştan beterdir.” Aynısı depresyon, kaygı, panik atak, takıntılar, reddedilmek için de geçerli. İsterseniz bir kağıda yazarak başlayın: Bakalım sizin için neyin korkusu kendisinden beter?

__ korkusu __ beter.

Günlük yazıları Instagram’da takip edebilirsiniz. @aynagonul

[Dr. Ali Bayramoğlu, “Başka Bir Dünya Mümkün”]  Kitap hakkında detaylı bilgiye BURADAN ulaşabilirsiniz.

Kitabı bulabileceğiniz bağlantılar:

Hepsi Burada / Kitapyurdu Arkadaş Kitabevi / Pandora Babil /Oda Kitap / D&R / idefix / KitapBulut / Kitap Koala

Doğan Kitap ve pek çok çevrimiçi kitabevinde…
Kitap satan her yerde

 

“İçimde Bir Boşluk Var”

 

Doğada bir yavru kaybolduğunda korkar ve ağlar. Kaygı ve hüzün, kaybolan yavrunun ailesine ulaşmasında ona yoldaş olur.

Bir meslektaşım, bir danışanının “İçimde bir boşluk var” dediğinden şaşkınlıkla bahsetmişti. Şaşkınlıkla “Üstelik anlattığı kadarıyla adam hayal ettiğim pek çok şeye sahipti” demişti. Adamın sözünü ettiği boşluk, görüşme odasında ikisi için de “kaybolmuşluk” olmuştu.

Doğada bir yavru kaybolduğunda korkar ve ağlar. Kaygı ve hüzün, kaybolan yavrunun ailesine ulaşmasında ona yoldaş olur. Bu sesle çevresindeki bakım verenleri çağırmak ister. Kaybolmuşluk bir sorundur; ancak hüzün ve korku sorundan ziyade yol arkadaşıdır. Doğa kendi dengesiyle vardır. Ağlama sesine karşılık bulamayan yavru sessizleşerek içine kapanır. Çünkü çevre, yavrunun ağlamalarına karşılık verilmediğini gören avcılarla doludur. Yavruyu sessizleştiren “bunalım”, bir düşman değil onu koruyan bir arkadaştır.

Tek amaç “İYİ HİSSETMEK” olduğunda “KAYBOLMUŞLUK” sorunu görünmez olur. Kaybolmuşluktan bizi kurtaracak olan arkadaşlar, yok edilecek düşmanlara dönüşür.
Oysa hüzün ve kaygı bizi arayışta tutacak yol arkadaşlarıdır. “İYİ HİSSETMEK” ise bizi oyalacaktır belki; ancak kaybolmuşluk her aklımıza geldiğinde hüzün ve kaygı tekrar belirecektir. Sonrası yine “İYİ HİSSETME SAVAŞI” ve o duyguların yok edilmesi mücadelesi olacaktır. Peki ya kaybolan o yavru?
Onun çözümü arayıp bulmaktır, “İYİ HİSSETMEK” değil.
Davranışsal Esneme, kaybolmuş yavrunun başını okşayan eldir ve der ki:

“Seni kaybolmuşluğunla temas ettireceğim. Arkadaşlarından korkmamayı öğreteceğim. Sana kaybolmuşluğunu unutturmayacağım ki aramaya devam edebilesin. Kaybolmuşluğun çözümü eğlenmek ve oyalanmak değil. Sana bir yönde yürümeyi öğreteceğim. Bu arayışta hava hep güneşli olmaz. BEN SANA YAĞMURUN ALTINDA YÜRÜMEYİ DE ÖĞRETECEĞİM.”

Günlük yazıları Instagram’da takip edebilirsiniz. @aynagonul

[Dr. Ali Bayramoğlu, “Başka Bir Dünya Mümkün”]  Kitap hakkında detaylı bilgiye BURADAN ulaşabilirsiniz.

Kitabı bulabileceğiniz bağlantılar:

Hepsi Burada / Kitapyurdu / Arkadaş Kitabevi / Pandora / Babil /Oda Kitap / D&R / idefix / KitapBulut / Kitap Koala

Doğan Kitap ve pek çok çevrimiçi kitabevinde…
Kitap satan her yerde