Trafik İştirakçileri! Bu Yolculuk Nereye Olsun?
Bu postta okuyacağınız köşe yazıları, 2023-2024 Güz dönemi kapsamında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Psikoloji bölümünce verilen PSY 3701 Introduction to Traffic Psychology dersinin final ödevi olarak dersi alan öğrenciler tarafından yazılmıştır. Introduction to Traffic Psychology dersinin amacı, trafik psikolojisi alanındaki temel yaklaşımlar, metotlar ve uygulamalar hakkında öğrencilere bilgi sunmak ve onlara günlük hayatlarında önemli bir yer kaplayan trafik ve ulaşım kavramları hakkında farkındalık kazandırmaktır.
Introduction to Traffic Psychology dersi, Prof. Dr. Türker Özkan tarafından araştırma görevlileri Burcu Arslan, Nesrin Budak ve Gözde Atalan asistanlığıyla verilmektedir. Ekibimiz, 2005 yılında kurulan Safety Research Unit (SRU) – Güvenlik Araştırmaları Birimi (GAB) adı altında, genel güvenlik ve trafik güvenliği konularında uygulamalı araştırmalar yürütmektedir. Ekibimiz hakkında detaylı bilgi için:
Nedeni bariz olan bir şey varsa bu da trafik güvenliğidir. Her yıl bir milyonun üzerinde kişi trafikte hayatını kaybediyor, bu demek oluyor ki her dakika iki türdeşimizi kaybediyoruz. Gençler (5-29 yaş) arasında önde gelen ölüm sebebine baktığımızda da trafik kazaları bizi karşılıyor. Bir trafik kazasını fiziksel olarak yaralanmadan atlatanlar bile kazanın etkisiyle bir derecede travmatize olmaktan kaçamıyor. Trafik bu şekilde insan ve medeniyet hayatını an ve an baltalarken, trafik güvenliğinin önemini ve kaçınılmaz gerekliliğini görmemek çok zor.
İnanıyorum ki güvenli ulaşımın önündeki en büyük engel insanın dürtüselliğidir. Hız yapmanın popülerliği, alkollü araç sürmenin riskini görememek, diğer sürücülerle olan etkileşimlerde sakin kalamamak gibi pek çok kontrolü dürtülerin eline veren (özellikle de genç erkek sürücüler için) durumların önüne geçmek için sürüş/ehliyet eğitimlerinde gerekli duygu/dürtü kontrol yöntemlerinin sürücü adaylarına öğretilmesi gerekiyor. Tabi tek suçlu sürücüler değil, yayaların da trafik kurallarına uyması ve örneğin yaya geçitlerini kullanmaları gerekiyor. Ancak dünya genelinde güvenli ulaşımı sağlamak için yapılması gerekenler daha çok araç teknolojilerinin geliştirilmesi gibi kulvarlarda olmalıdır.
Aslında bir bakıma şehir hayatında yaşayan herkes tehlikede, sokağa adımını atan kişi tabanvay kullanan bir yaya değil midir? Tabi veriler doğrultusunda görüyoruz ki çalışan erkek nüfusu bu noktada en riskli grubu oluşturuyor. Zorunlu trafik eğitimlerinde özellikle bu grubun eğitilmesine daha çok önem gösterilmelidir. İnanıyorum ki, trafikteki herkes ilk önceliğin güvenlik olduğu bilincinde olmalıdır. Tabi dürtüselliğin kontrolü de sürücüler ve yayalar tarafından sağlanmalıdır. Örneğin, en kısa yoldan en hızlı şekilde gitmek için ısrarcı olmamalıyız. Özellikle duyma ve görme duyularımızı tetikte tutmalıyız ki diğer yol kullanıcılarının hatalarını telafi edebilelim.
Trafik güvenliği konusunda bunlar gibi birçok konu daima hatırlanmalı ve bunlara uygun hareket edilmelidir. Ancak bunlardan birkaçı diğerlerinden daha büyük bir önem taşıyor. Mesela yol mühendisliği. Bu iş ama öyle sadece mühendislerin yapabileceği bir iş değil. Psikologlar da bu işe dahil olmalı. Biliyoruz kimi şehirlerin popüler kaza noktaları oluyor. Bu gibi noktaların trafik psikologları tarafından incelenmesi ve insanları kazaya sürükleyen faktörlerin daha güvenli alternatiflerle değiştirilmesi gerekiyor. Aynı zamanda uyarıcı, hatırlatıcı ve önleyici trafik levhaları trafiğin olmazsa olmazı.
Günümüz global trafik verilerini geçmiş on yıllardaki verilerle karşılaştırdığımız zaman, aslında birçok ülkede trafik kazalarına bağlı ölüm sayıları azalmaktadır. Tabi bu noktada veriler yanıltıcı olabilir, ne tür ölümlerin trafik kazalarına bağlı olarak düşünüldüğü gibi. Öbür tarafta trafik güvenliğine son yıllarda verilen global önem artmakta. Tabi her bir ülke için aynısını söylemek zor. Bu noktada global amacımız, birçok kazanın sebebi olarak tespit edilen, insan faktörünü minimum seviyeye indirmek olmalıdır.
Trafik güvenliği hakkında uzun uzun konuşulur da sonuçta ne yapmalı? İlk önce her bir yol kullanıcısına düşen görev, çevresinin anlık-farkında olmasıdır. Bu herkese eşit dağılan bir paydır. Kuruluşlar ve şehir yönetimlerince yapılması gereken ise insanları minimum hataya itecek yollar tasarlamak ve yapmaktır. Ülke çapında ise yapılan kamu reklam çalışmalarına ve trafik güvenliği araştırmalarına gereken önemin verilmesi bizi amacımıza yaklaştıracaktır. Global kuruluşlar da “en güvenli” diyebileceğimiz yöntemleri araştırmakla yükümlü oluyor.
Kısaca bir sonraki trafiğe çıkışınızda daha farkında olun, ufak tefek detaylar gibi gözüken davranışları uygulamamak her dakika tatsız sonuçlar doğuruyor.
In the fast-paced world we are living in, the importance of traffic safety often slips through the cracks. It is easy to miss something you're not looking for, but on a busy road, overlooking the smallest detail could have fatal consequences. The more attention we dedicate to road safety, the more obvious it becomes that it is a shared responsibility that affects us all.
“I am going out for a little drive, it could be the last time you see me alive” – According to the WHO, 1.3 million road accidents end fatally every year - the number of unreported cases is probably even higher. Traffic safety is important and necessary because the traffic system is simply not fair. Even though the largest number of our road participants make out pedestrians, they are simultaneously the most vulnerable group.
We find ourselves in many different roles in road traffic and are generally not limited to one role. We are pedestrians, passengers, drivers, and cyclists at the same time, depending on the situation. What does that mean? It means that road safety affects every single role we take on the road.
For a safer mobility for everyone it is necessary to acknowledge which groups and individuals are most at risk in traffic. These are pedestrians, especially children, but also elderly and disabled individuals, as well as cyclists and motorcyclists. Understanding these vulnerabilities is crucial for promoting safer roads, because traffic is usually not a fair system – Drivers of cars and trucks are given much more responsibility on the road because a driver has the potential to cause greater harm than a pedestrian. Even when adhering to the traffic rules, the impact of a distracted driver can extend to those who are responsibly walking. Even pedestrians who are cautious, follow rules, and check for oncoming traffic may be at risk if a distracted driver unexpectedly appears. In contrast, a distracted pedestrian typically poses a greater risk to themselves rather than others. The heightened responsibility of drivers in ensuring the safety of all road users emphasizes the need for vigilance and attention behind the wheel to prevent accidents and to protect the road users that are the most vulnerable.
What can we do as a person? Prioritizing crucial elements in traffic safety is paramount for accident prevention and overall well-being on the roads. Adhering to traffic rules, such as speed limits and road signs, maintains order, and reduces the risk of accidents. Most collisions occur on familiar journeys, emphasizing the need for vigilance even in places we think we know like the back of our hand. Ride the roads you are familiar with as carefully as those you are not; complacency can be a silent danger. Furthermore, avoiding impaired and distracted driving, maintaining safe following distances, and using turn signals contribute to a safer road environment. Vigilance at intersections, respect for pedestrians, cautious driving in adverse conditions, and patience with other road users are equally vital, as well as regular vehicle maintenance, emergency preparedness, and proper seatbelt use.
What kind of road users are we raising? As an active road participant, it seems vital to set a good example to those who cannot yet navigate through traffic alone. Every walk or drive is an opportunity to set a good example. Everyone should be encouraged to make it a point to instill responsible driving habits in oneself and those around. It is not just about one’s own safety, but about creating a culture of responsibility on the roads that collectively form a comprehensive strategy for promoting road safety on an individual level.
What should we do for safer mobility in Türkiye and in the world? Fostering safe mobility involves implementing robust traffic education programs, enhancing infrastructure, and most importantly, expanding public transportation networks. On a global scale, it is imperative to advocate for standardized traffic safety measures and foster international interdisciplinary collaborations. Supporting public awareness campaigns, making global investments in sustainable transportation, and engaging in diplomatic efforts together contribute to addressing common road safety challenges. By aligning both local and international initiatives, each one can actively work towards establishing a safer and more sustainable future for us as road users, extending the positive impact beyond Türkiye to benefit individuals worldwide.
Navigating the future: Where do we go and where should we go? As we shape the future of transportation, envisioning autonomy, sustainability, and connectivity, autonomous public transportation seems the most sustainable and implementable option in order create a safer road environment. In autonomous public transport, emphasis on accessibility and reliability is key, aligning with broader sustainable goals – investments
in public transit, promoting shared mobility, encouraging eco-friendly vehicles, and integrating technology for smarter urban planning. Challenges like data security, ethics, and equity require global collaboration and standards to create an efficient, environmentally friendly, and inclusive transportation landscape.
An appeal to the reader: Lastly, in our pursuit of safer roads, it is crucial to address the elephant in the room – why we often avoid discussing the unfairness in traffic safety. Every life lost or impacted by a road accident is a stark reminder of the inequalities that persist in our transportation systems. It is time to confront these issues head-on and work towards a more just and equitable road environment. Are we, in our rush, just mindlessly “chasing” cars? Let's take a step back and reflect on the purpose of our journeys. Safety should be the priority over speed, and responsible driving should be the norm. Shared roads demand shared responsibility. By choosing to prioritize safety, whether on wheels or on foot, we can prevent further tragedies. The choices we make in traffic impact not only ourselves but others. It is important to stay vigilant, avoiding distractions, and prioritizing safety on every journey because it is easy to miss something you are not looking for, which could end tragic on a busy road.
Trafik güvenliği denince aklımıza ne geliyor? Araç sürücülerinin trafik kurallarına uyması mı? Veya yayaların yaya geçitlerini kullanması mı? Bunlar trafik güvenliği için gerekli olan onlarca şeyden sadece ikisi, aslında çok daha fazlası var. Trafikte güvenliğin sağlanması için büyükten küçüğe, bireyden topluma, derneklerden devlete kısacası herkese rol düşüyor. Bizlere düşen rollere gelmeden önce biraz trafik güvenliğinin önem ve gerekliliğinden bahsedelim. TÜİK verilerine göre ülkemizde 2022 yılında 1 milyon 232 bin 957 adet trafik kazası gerçekleşti, bunların çoğu maddi hasarlı olsa da aralarında ölümlü ve yaralanmalı kazalar da vardı. Bu noktada trafik güvenliği düzenlemeleri kaza sayısının azaltılmasında ve en önemlisi insan canının korunmasında büyük bir önem arz etmekte. Ayrıca kısa veya uzun yol olması fark etmeksizin seyahat eden herkesin trafikte her an tehlikede olabileceğini ve bu yüzden tedbirli olmayı bir an bile bırakmamaları gerektiğini vurgulamak isterim.
Şimdi gelelim farklı düzeylerde alınabilecek tedbirlere, bireysel olarak yapabileceklerimizi daha rahat anlatabilmek için sürücü ve yaya olarak iki kategoriye böldüm. Sürücüler olarak en önemlisi araç kullanırken telefona bakmamak. Telefon kullanımı trafik kazalarının en büyük sebeplerinden biri çünkü bir anlığına bile olsa sürücünün dikkatini yoldan çekip bir nevi trafikteki uyaranlara karşı körleştiriyor, bu da kazaları kaçınılmaz hale getirebiliyor. Bir diğer dikkat edilmesi gereken nokta ise sinyal kullanmak, ülkemizdeki birçok sürücü ‘Zaten arkadaki ne yapacağımı anlar.’ diye düşünerek sinyal kullanmıyor ve böylece kazalara davetiye çıkarıyor. Sinyalleri doğru kullanmak, sık sık ayna kontrolü yapmak, hız sınırlarına uymak, alkollü araç kullanmamak, özellikle yayaların yoğun olduğu yerlerde ve ara sokaklarda daha dikkatli ve yavaş sürmek genel olarak trafik güvenliği için sürücülerin alabileceği kritik önlemlerdendir. Peki yollarda yayalara düşen sorumluluklar nelerdir? Yayalar da kendileri için koyulan kurallara uymak durumundalar. Yollarda güvenlik için konulmuş yaya geçitleri, alt ve üst geçitler tercih edilmeli, yaya trafik ışıklarına uyulmalı ve telefona bakarak yürüme davranışı azaltılmalıdır. Ayrıca yola ansızın tehlikeli bir şekilde atlama ihtimali olan çocukları gözetmek ve karşı karşıya geçerken yavaş yürümek durumunda olan yaşlılara yardımcı olmak yayaların uygulayabilecekleri önemli davranışlardır. Gelelim daha büyük toplulukların neler yapabileceklerine. Trafikle ilgilenen derneklerin veya trafik güvenliğini artırmayı amaçlayarak bir araya gelen toplulukların alabileceği en güzel aksiyon eğitim ve bilgilendirme kampanyaları düzenlemektir. Okullarda, iş yerlerinde hatta gerekirse kapı kapı dolaşarak insanları trafik güvenliğinin ne olduğunu ve onlara düşen sorumlulukları anlatan bilinçlendirme çalışmaları yapılabilir. Ülkeye ve devlete düşen rol ise diğerlerinden daha büyük. Mevcut olan trafik kurallarının üzerinde geliştirmeler yapılması, trafikte kural denetimlerinin daha sıkı gerçekleştirilmesi ve verilen cezaların daha caydırıcı yapılması devletin kontrol edebileceği bazı aksiyonlardır. Ayrıca sık sık kaza meydana gelen noktalar tespit edilip bu yollarda düzenlemeler ve işaretlemeler artırılabilir, buna ek olarak bisiklet ve motosiklet kullanıcıları için onlara özel ve daha güvenli yollar inşa edilebilir. Son olarak dünya genelinde nasıl önlemler alınabileceği hakkında konuşalım. Uluslararası iletişimin olması trafik kural ve düzenlemelerinin gelişimi açısından çok önemli, bu sayede özellikle gelişmiş ülkelerde trafik güvenliğini sağlama bakımından daha etkili olan uygulamalar alınıp diğer ülkelerde kullanılabilir. Ayrıca ülkeler arası trafik denetimi sağlamlaştırılabilir ve insan canını oldukça tehlikeye atan Hindistan gibi trafik ortamlarının tespiti dahilinde diğer ülkeler tarafından yaptırımlar uygulanırsa trafik güvenliği için dünya çapında etkili aksiyonlar alınabilir.
Son olarak hayatın her alanında olduğu gibi trafikte de empati yapmanın önemini vurgulamak istiyorum. Anlayışsızlığın, kabalık ve gerginliğin trafikte stresi arttırdığını ve güvenliği azalttığını hepimiz en az bir kez deneyimlemişizdir. Sabırsız ve kaba sürücülerin diğer yol kullanıcılarını daha çok strese sokup tehlikeli durumlar oluşturduğunu görmek tüm yol kullanıcıları için empati duygusunun arttırılması gerektiğini adeta kanıtlıyor. Trafik güvenliğine giden en güzel yollardan biri empati duygusunun daha çok yaygınlaşması ve yol kullanıcılarının birbirlerine karşı daha anlayışlı davranması bence. Bu da hem bireysel hem kolektif bir çabayla mümkün görünüyor.
Sözlerimi toparlamak gerekirse, hangi noktada olursak olalım her birimiz üzerimize düşen sorumlulukları en güzel şekilde yerine getirirsek, getirmeyenleri güzel bir dille uyarır ve yapılması gerekenlerin önemi hakkında bilinçlendirirsek daha güvenli bir trafik ortamını mümkün kılabiliriz. ‘’Ben neyi değiştirebilirim ki?’’ diye düşünmeden küçük de olsa değişim için bir adım atmak sadece günlük yaşamımızı değil geleceğimizi de olumlu anlamda etkileyecek. Artık sorumluluk direksiyonuna geçelim ve her yolculuğun güvenli olduğu bir geleceğe doğru ilerleyelim. Varış noktasına güvenle ulaşmanın yol boyu aldığımız küçük ama önemli sorumluluklardan geçtiğini hiçbir zaman unutmayalım.
Hız yapmak güzeldir rüzgarın ruhunuzu okşaması özgür hissettirir kimi zaman. İstediğiniz kadar hızlanabilirsiniz, hız güçtür. Kimi zaman ise güçsüz ve çaresiz olur insan. Hele ki yolda seyrederken bir kazaya denk gelirseniz. Perti çıkmış arabaları ve perişan insan suretleri görünce elimizden hiçbir şey gelmez o kazayı olmamış kılmak için. Kaza güç kaybıdır. Sadece kazaya karışanlar için de değil diğer herkes için öyledir. Gücün varlığından yokluğuna geçiş ince bir çizgşden ibarettir. O an kendimizi o insanların yerine koyabiliriz ve çaresizliklerini içimizde hissedebiliriz. Buna empati denir, empatinin kaynağı insandaki zihinselleştirme kapasitesinden gelir. Rutherford ve ark. (2012) mentalizasyonu, bireylerin kendi ve diğer insanların zihinsel durumlarını, niyetlerini, hislerini, vb. anlama ve yorumlama yeteneği olarak tanımlamıştır.
Literatürde sıklıkla bu bilişsel yeteneğimizin sosyal ilişkiler üzerindeki büyük öneminden bahsedilse de aslında bu kapasitemezi en çok kullandığımız yerlerden biri de trafik bağlamıdır muhakkak ki! Özellikle trafikte kendimiz ailemiz ve diğer herkes için güvenli trafik deneyimini sürdürmek adına ortamda bulunan her uyaranı dikkatle takip etmek çok önemli olacaktır. Trafik ortamında bulunan yaya ve araç sürücülerinin niyetlerini anlamak ve bir sonraki hareketlerini öngörmek trafik güvenliğini sağlamak için trafiğin bir parçası olan bizler için önemli bir görev olacaktır.
Dünya çapında trafiğin her yıl yaklaşık olarak 1,2 milyon kişinin canını aldığı düşünülüyor (Jafarpour & Rahimi-Movaghar, 2014). Can alan şey ise en nihayetinde insanın ta kendisi, yani biz oluyoruz. Ne zamanki trafikte sanki sadece biz varmışız gibi kimseyi düşünmeden ve başkalarının davranışlarını takip etmeden hareket edersek tehlikeyi de çağırmış oluyoruz. Belki her zaman ölümle ya da iyi ihtimalle yaralanmayla sonlanmasa da pervasızlığımız bir gün 1,2 milyonun bir parçası olmayacağımız anlamına gelmeyeceği gibi, kazanın faillerinden biri olmaktan da bizi kurtarmayabilir. Hız yaparken ne kendi düşüncelerimize ne de etrafımızdakilerin hareketlerine yeterince odaklanmamız mümkün olmayacaktır. Bir nevi güç zehirlenmesidir, dünyanın yolu tekerleklerimizin altından akıp gidecektir. Bir şeylere odaklanmaya fırsat bile bulamadan onlar görüş alanımızdan çoktan çıkmış olacaktır. Ama tekerleklerin altından akıp gidenin sadece yol olması bizim pervasızca hız yapmamızın zararsız bir sonucu gibi düşünülemez. Biz dikkat etmesek de mutlaka birileri trafik güvenliği için çaba harcamıştır ki korkulan sonuçtan bizi korumuştur. Çünkü dışarıda birileri bizlerin yaptığı hataları görmüş ve bizim davranışlarımızı kızarak da olsa takip etmiştir. Ama bu kadar çok insanın kazalara karışıp öldüğü, yaralandığı ve hatta sakat kaldığı bu dünyada durumu kurtarmak her zaman bu kadar kolay olmadığı da açıktır. Çünkü tekerleklerinizin altından akıp giden yola aniden bir çocuk atlayabilir. Ve siz çoktan fren yaparak bu kazayı önleyebileceğiniz hızı aşmış olabilirsiniz. O zaman da ne sürüş becerilerinize, ne zihinselleştirme kapasitelerinize, ne de diğerlerinin kurallara uyacağına olan güveninizin bir anlamı kalacaktır.
Trafikte güveneceğiniz şeyler bu yukarıda saydığım şeylerden hiçbiri değildir, dünyanın en iyi sürücüsü de olsanız fark etmez. Trafik milyonlarca farklı süreci yaratabilecek olasılıkların bütünüdür, bu olasılıkların oluşumunda zamanın en küçük parçacıkları rol oynarken bizim bir şeylere dikkatimi verebilmemiz en az birkaç saniyemizi alacaktır. O yüzden trafikte dikkatimizi dağıtacak hiçbir şeye kendimiz de değil hiçbir şeye izin veremeyiz. Kendimiz de dahil diğerlerinin muhakemesine trafik güvenliğini de emanet edemeyiz. Trafikte güvenebileceğimiz tek ve en önemli şey dünden bugüne birikerek, evrilerek ve kendini yenileyerek gelen kurallar dizisidir. Kuralları takip ederken elbet size yanlış gelenler olabilir ama bu sizin o kuralı anlık olarak değiştirebileceğiniz anlamına gelmez. Kurallar tarih ve kültür içinde insanların ve süreçlerin katkılarıyla evrilerek en iyi potansiyele ulaşmaktadırlar. Dünyanın bir yolunda seyrederken önünüzdeki tabelada yazan azami hız sınırı o güne kadar yaşananlardan ders çıkartılarak oraya yazılmışsa eğer, belki de güvenmemiz gereken şeye deneyimlerin birikimi olan bir miras denebilir.
Hız yapmak güzeldir, dün yürüyerek yolları aşan atalarımızdan, çeşitli araçlarla dağları denizleri aşmayı başardığımız bugüne varmanın verdiği haz güzeldir. Ama unutmayalım ki insanoğlu olarak dündekinden bir fazlasına sahip olmayı araçlarla başarabilmişken, bu gücün kölesi olduğumuz takdirde bize sağlananın daha fazlası elimizden kayıp gidebilir.
Ülkemizde son yıllarda trafikte motor kurye oranı ciddi oranlarda arttı. Özellikle pandemi süreci alışveriş alışkanlarımızı değiştirdiği için özellikle yemek ve market sektöründe birçok firma büyük oranda motor kuryelerle çalışıyor. Bu alanda büyük bir rekabet olduğu için kuryeler üzerinde büyük bir hız baskısı var. Kurye hakları derneğinin verilerine göre 2022 yılında en az 58 motor kurye iş kazası sonucu hayatını kaybetti. Trafik İstatistik Bülteni verilerine göre ise 2022 yılında motosiklet ve motorlu bisiklet kaza sayısı 66.000 civarındayken, 2023 yılında bu sayı 93.000 civarına çıkıyor.
Motor kuryeler siparişleri yetiştirmek için trafikte yüksek hız ve tehlikeli manevralar yapabilmektedir. Küçük büyük birçok firma ve restoran motor kuryelerle çalışıyor bu yüzden denetlenmesi daha zor bir alan olarak karşımıza çıkıyor. Bu sebeple motor kuryeler çok uzun saatler çalışabiliyor bu da trafik güvenliği açısından daha tehlikeli bir durum oluşturuyor.
Makro düzeyde yasalarla motor kuryelere mesleki yeterlilik belgesi zorunluluğu getirilebilir. Kuryelerin çalışma saatlerinin denetlenmesi, çalışma düzenlerinin iyileştirilmesi, kuryelerin uzun saatler yorgun bir şekilde sürüş yapmasının önüne geçilecek yasal düzenlemeler yapılabilir. Kuryeler için iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri zorunlu hale getirilebilir.
Mikro düzeyde motor kuryeler uygun koruyucu güvenlik ekipmanlarını her zaman eksiksiz kullanmalıdırlar. GPS ve harita uygulamalarını iyi kullanmaları kuryeler için kolaylaştırıcı olabilir.
Benim de bu konuda bireysel olarak dikkat ettiğim konular var. Örneğin yağmurlu ve karlı havalarda çok önemli olmadıkça sipariş vermemeye çalışıyorum çünkü yağmurlu havalarda genellikle çok daha fazla trafik kazası oluyor. Özellikle motosikletli bireyler hava koşullarından otomobillerden çok daha fazla etkileniyor. İkinci olarak siparişimin gelme süresi konusunda restorana veya kuryeye baskı yapmıyorum. Bana siparişimi yetiştirmek için bir kuryenin hız yapması belki yaptığı hızın trafik kazasını yapmasına sebep olacak. Bu konuda öncelikle firma ve restoranların ikinci olarak da müşterilerinin daha duyarlı olmasını bekliyoruz. Firma ve restoranlar olumsuz hava koşullarında motor kuryelerinin güvenliğini düşünerek online siparişleri kapatabilir ya da kötü hava koşullarında siparişleri otomobille gönderebilirler. Müşteriler de olumsuz hava koşullarında sipariş vermemeye çalışarak bunun yerine alternatifleri değerlendirebilirler.
Trafikte ise otomobil, otobüs, kamyonet gibi diğer motorlu araçların motosikletlerin de trafikte hakkı olduklarını unutmamaları gerekir. Trafikte motosikletleri sıkıştırmadan, görmezden gelmeden, yol haklarını gasp etmeden yol almaları çok önemlidir. Çünkü motosiklet sürücüleri diğer motorlu araç sürücülerine göre trafik kazalarının bırakabileceği hasarlara karşı daha savunmasız durumdadırlar. Trafikteki diğer araç sürücülerinin de bunu göz önünde bulundurmaları gereklidir.
Ayrıca motor kuryelerin işinin kolay olarak algılanması şoförlük konusunda deneyimli olmayan, yaşça küçük bireylerin bu mesleği seçmesine neden oluyor. Ülkemizde motor kuryeler için mesleki yeterlilik eğitimleri de pek yaygın olmadığı için bu bireyler trafik güvenliğine görece çok dikkat etmeyebiliyorlar.
Özetle ülkemizde trafikte motor kurye oranın artması ve motor kuryelerin trafik kazalarından alabilecekleri hasarlara karşı da savunmasız olması onlar için bir tehdit teşkil ediyor. Bu konuda motor kuryelerin hem yasaların hem firma ve restoranların hem de biz kullanıcıların almamız gereken önlemler var. Bu önlemleri alarak bu trafik kazalarına dur diyebiliriz en azından azalmalarını sağlayabiliriz.
Bugünlerde, trafiğe her karıştığımızda belki yaya, belki yolcu, belki de bir sürücü olarak çeşitli tehlikelerle karşı karşıya kalabiliyoruz. “Trafik” kelimesi çoğu insanda kaos, stres, öfke ve problem kavramlarını uyandırıyor. Böyle hissetmekte haksız değiliz çünkü her yıl açıklanan verilere baktığımızda trafiğe çıkmak bize güvenli bir yolculuk yapmanın oldukça zor olduğunu gösteriyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün istatistiklerine göre, her yıl yaklaşık 1.3 milyon kişi trafik kazasından dolayı hayatını kaybediyor. Türkiyede de, hepsi ölümle sonuçlanmasa da 2022 yılında 1.232.957 trafik kazası gerçekleşti (TÜİK,2022). Bunların çok büyük sayılar olduğunu biliyoruz ve yalnızca bir sayı değil, her birinin bir insanın hayatını temsil ettiğinin farkına vardığımızda korkunç bir tablo görüyoruz. Her birimiz birer birey olarak gerek yayayken, gerekse sürücüyken bu tablonun değişmesi için güvenlik önlemleri almalı ve yetkililerin koyduğu önlemlere de uymalıyız. “Ben üzerime düşeni yapsam da diğerlerinin hatalarını engelleyemem, olacağı varsa olur” düşüncesini rafa kaldırıp, her an dikkatli olmayı öğrenmek zorundayız.
Groegor’un (2011) yol kullanıcılarının güvenliğini sağlamak için öne sürdüğü yedi yöntem vardır: eğitim, yasal uygulamalar/denetimler, mühendislik, maruz kalma, yeterlik ve uygunluk denetlemesi, acil durum müdahelesi ve değerlendirme/izleme. Buradaki eğitim faktörü trafik güvenliği için hayati önem taşır.Gerek sürücü kurslarında verilen eğitimlerde, gerek kamuya yönelik yapılan reklamlarda, gerekse okullarda trafik eğitiminin üzerinde durulmalıdır. Sürücülere, incinebilir yol kullanıcılarına karşı hassas davranmaları gerektikleri öğretilmedilir. Örneğin, motorsiklet sürücüleriyle yolu paylaşmak, yaya geçitlerinde yayaya yol vermek gibi eylemler yapılması oldukça basit fakat çok fazla göz ardı edilip kazaya sebebiyet veren unsurlardandır. Bir diğer önemli ve etkili faktör ise yeterlik ve uygunluk denetlemesidir. Eğer belirli yıllar içinde sürücülerin psikolojik ve duygusal olarak hala trafiğe çıkıp çıkamayacaklarını ölçersek, trafikte daha bilinçli sürücüler yaratmış oluruz. Çünkü birçok kişi ehliyetini aldıktan sonra aslında trafikte bir tehdit unsuru olsa da hala araç sürme yetkisine sahip oluyor. Yapılacak psikolojik ve duygusal değerlendirmelerle, trafik güvenliğine aykırı olan kişileri uzaklaştırıp, tekrar trafiğe çıkabilmeleri için onlara gerekli eğitimler verilmelidir. Bunların yanısıra, bireysel, örgütsel, ülke düzeyi ve uluslararası düzeyde yapmamız gereken şeyler var.
Bireysel düzeyde, herkes belirlenen kurallara uymalı ve dikkatli olmaya özen göstermelidir. Örneğin, motorsiklet kullanıcıları gerekli güvenlik ekipmanları olmadan sürüşe çıkmamalı, yayalar ve diğer sürücüler trafik ışıklarına uymalıdır. Bunlar herkesin çocukluğundan beri duyduğu ve bildiği şeyler fakat pratiğe dökülmeli ve trafik güvenliğinin bireylerin davranışlarından başladığı unutulmamalıdır.
Örgütsel düzeyde, yetkililer altyapı ve yolları daha güvenli olacak şekilde geliştirmelidir. TÜİK’in (2022) verilerine göre 902 kaza yol kusurlarından dolayı oluşmuş. Bunlar arasında şerit çökmesi, yolda münferit çukur ve yol sathında gevşek malzeme gibi sürücüden bağımsız gelişen kusurlar bulunmakta. Bu durumun önüne geçmek için organizasyonlar ve şehirler güvenli yol altyapısını geliştirmek ve sürdürmek için yeterli kaynak ayırmalıdır. Bunlara örnek olarak sağlam yapılmış ve bakılmış yollar, belirgin ve net işaretler ve uygun aydınlatma verilebilir. Ayrıca, organizasyonlar işleri nedeniyle araç kullanmak zorunda olan çalışanları için zorunlu trafik güvenliği eğitim programları geliştirebilir ve çalışma koşullarında iyileştirmeler yapabilir.
Ülke düzeyinde, ülkeler güvenlik için güçlü trafik kanunları koymalı ve bu kanunları dikkatlice denetlemelidir. Çünkü, özellikle Türkiyede, insanları yanlış yapmaktan alıkoyan şey karşılığında alacakları cezadan korkmak oluyor. Bu yüzden, incinebilir gruplara öncelik vermemek, hız limitlerine uymamak, güvenlik için gerekli ekipmanları araçta bulundurmamak gibi güvenliğe ciddi zarar veren eylemler daha caydırıcı cezalara tekabül edip sıkça denetlenmelidir.
Uluslarası düzeyde ise sürdürülebilir trafik güvenliği için uluslarası finansal destek oluşturulmalı ve yolları daha güvenli yapmak için yatırımlar yapılmalıdır. Ayrıca, kaza oranlarını düşürmek için uygulanabilir teknolojik gelişmeler desteklenmeli ve teşvik edilmelidir.
Kısacası, güvenli bir trafik çevresi oluşturmak bireyin davranışlarından başlayıp uluslarası tutuma kadar tüm dünyayı ilgilendiriyor. Herkesin bilinçli hareket ettiği ve yetkililerin de gerekli koşulları sağladığı bir senaryo yaratmak hepimizin elinde. Bu senaryoyu gerçeğe dönüştürürsek, trafik bizim için “kaos ve stres dolu yol” anlamını yitirip “güvenli ve telaşa mahal olmayan yol” anlamını alır. Yayanın da, bisiklet sürücüsünün de, motorsiklet sürücüsünün de otomobil sürücüsü kadar yolda hakkı vardır ve bu eşitlik tüm yolcu ve sürücüler arasında daima korunmalıdır. Sen de bu yazıyı okuduktan sonra trafiğe çıktığında hem kendi güvenliğin hem diğerlerinin güvenliği için çabalamaya başla. Nice güvenli ve stressiz bir trafik ortamına sahip olmak dileğiyle!
Every person is a part of traffic since they are born. How? Imagine a baby in an ambulance or a toddler coming home from a doctor appointment. Many people think that they are a part of traffic system when they have a transportation mean, but we are more into the traffic than we consider. Since every person in the world consists of traffic, its safety brings along the human safety together. Now let’s consider some questions regarding traffic and its users:
Why is traffic safety important and necessary?
First it is important for life and property security. When a person experiences an accident in traffic, whether it is near-miss or a big one, it has consequences on people’s mental and physical health, on their budget. After the individual consequences, it has financial burdens on government because of infrastructure damage. Also, medical expenses for both parts of the accidents.
It is necessary because, we are safe if there is traffic safety. It ensures our well-being, our condition to safely travel and safety of livings. Traffic safety means less damage to property, heath, and most importantly living beings.
What should (not) we do for safe mobility traffic in our country and in the world?
Promoting traffic safety starts at family. Because humans are first exposed to their caregivers and mostly mimic their behaviors before other stimuli like TV commercials. So, ensuring traffic safety should start at family by parents obeying the rules and encouraging children to ensure safe mobility traffic. So, starting from young generations, providing safe mobility traffic for everyone can be a norm for whole people.
Also, in a broader perspective, governments can charge more penalties for people who disobey rules, violate regulations, and disrupt traffic safety and peace.
Also, technological advances can be used for more effective infrastructure, convenient travel, and safe mobility traffic.
Who are in danger? How should we drive or behave in traffic?
Everyone who is inside the borders of traffic context is in danger. Pedestrians, cyclists, motorcyclists, and drivers. Also, everyone is a potential accident cause as well as they are in danger.
First everyone should be aware of these two facts: the cause and the consequence of the problem and act accordingly. People are generally more considerable about situations when they are being affected rather than being the cause.
Maintaining safe distance from other vehicles, controllable take over, not speeding, not using the vehicle when intoxicated are one of the most basic solutions and can prevent majority of the accidents. According to TÜİK’s report in 2023 on traffic accidents, majority of the accidents’ causes were attributed to Not adjusting the vehicle speed to road, weather and traffic conditions, crashing from back, violating direction changing (turning) rules, violating right of way at junctions, acting behaviors on vehicle roads that endanger traffic vehicles (for pedestrians). But vast majority of the crashes that cause death and injury is drivers. So, starting from drivers we should just obey the rules, and see the results.
Which ones are important/critical in traffic safety?
Before everything else education comes first. Starting from family and continuing with awareness campaigns can help people to become more conscious in traffic. Ensuring traffic laws accurately must be the one of the priorities in traffic safety. Because in our country it is debatable whether these laws are in charge..
Where do we go? Where should we go? What should we aim for safer road users?
Looking at statistics, we are not going anywhere safe. But where we should go is clear, where everyone in the traffic is safe and sound. We should aim for better roads. Our approach should encompass education, infrastructure, and law enforcement to be able to provide every traffic individual a safe travel. The aim should be every individual in the traffic context is able to travel without worry something or someone will interfere their journey.
What can we do in general? What can we do as a person (micro level)? What can organizations and/or cities do (meso level)? What can countries do (macro level)? What can international structures do (magna level)?
At the micro level, individuals can make differences in their behaviors and attitudes toward traffic. How? In the most basic terms, they can stop speeding, protect following distance, be careful on the conjunction points because every little difference is a big difference when they are added together.
Organizations can make raising awareness campaigns, raise awareness of the consequences of violating traffic in every aspect, individualistic and institutional burdens of traffic accidents to make a conscious society.
At the macro level, governments can invest in infrastructure, enact legislation, run awareness campaigns like organizations, and encourage the automobile industry's R&D to produce safer cars.
At the magna level, cooperation between nations can make a difference. Looking at different cultures, their approach to special traffic conditions, adaptability to different situations can broaden the horizons of people.
What is your last word for readers?
There is not so much think to say. I think, deep down, everyone knows the best behaviors one should be on but applying these behaviors can be hard to establish. But everyone should know one thing. Every mistake we do in traffic could cause a person’s life change forever. Traffic is not a game to play, and people are not NPCs to live over and over again and there is always not a second chance for everyone.
Hemen hemen hepimiz dışarı adım attığımız andan itibaren kendimizi büyük bir trafik akışının içinde buluyoruz. Kimimiz özel aracıyla kimimiz toplu taşımayla kimimiz de yaya olarak bu akışa katılıyoruz. Ancak bu akış içersinde çok fazla tehlike barındırıyor ve bu tehlikelerden korunmak son derece önemlidir. Tehlikelerden korunmak ve güvenli bir ortam sağlayabilmek için belli kurallar yardımıyla bir düzen oluşturulması gerekir. Bu kurallara uyulmasını sağlamak içinse belli yaptırımlar uygulamak oluşturulan güvenli ortamın sürdürebilmenin bir parçasıdır.
Genel bir bakış açıyla tarfikte tehlikede olan kişileri ele alacak olursak motorsiklet sürücüleri bisikletliler ve yayalar öne çıkmaktadır. Özellikle yayaları ele aldığımızda bu konuda motorlu taşıtların alması gereken tedbirin maksimum seviyeye çıktığını söyleyebiliriz. Bu alanda ülkemizde son zamanlarda yayalara öncelik tanınması konusunda daha fazla önem gösterilmeye çalışılmaktadır.
Bu konuyu biraz daha özelleştirerek ele alacak olursak çoğumuzun aşina olduğu ODTÜ kampüsünden bahsedebiliz. Kampüste trafik güvenliğini sağlamada oldukça başarılı önlemlerin alındığı ve yaya dostu bir ortam sunulduğu söylenebilir. Yaya önceliği konusuna da ayrıca büyük bir önem verilmekte ve bu konuda gerekli tedbirler alınmaktadır. Ancak, bu önlemlerin bir sonucu ortaya çıkabilecek muhtemel bir sorun olarak kampüs hayatına alışan kişilerin dış dünyada yaşadıkları zorluklardan söz edilebilir. Özellikle de küçük şehirlerden veya trafik yoğunluğunun çok daha az olduğu yerleşim yerlerinden gelen ve kampüste yaşayan kişilerin sonrasında Ankara tarfiğiyle karşılaşarak yoğun trafiğe adapte olmada yaşayabileceği sorunlar göz ardı edilmemelidir.
Bu örneği daha geniş bir perspektife taşırsak, bunu geşimiş ülkelerin trafik güvenliği sağlamada başarılı olmuş bölgeleriyle ve gelişmekte olan ve bu düzeni oturtmakta henüz tam başarıya ulaşamamış bölgeler arasındaki karşılaştırmayla yapabiliriz. Bu güvenli ortamı sağlamada daha başarılı olarak gördüğümüz bölgelerde yaya önceliğine oldukça dikkat edildiğini ve bu kurala sıkı bir şekilde uyulduğunu, aksine bizim ülkemiz gibi diğer bölgelerde kuralın yazılı olarak var olmasına rağmen uygulamada henüz yeterince başarılı olunamadığını söyleyebiliriz.
Trafikte yaya önceliğini sağlamak ve bunu uygulamada başarıya ulaştırmak trafik güvenliğine sağlamada oldukça önemli bir adım olacaktır. Özellikle bunu minimal düzeyde bölge şehir gibi yerlerde uygulamaya koyduktan sonra olabildiğince maksimum seviyeye çıkararak ülke geneline ve bununla da sınırlı kalmayıp uluslararası ölçüde genişletmek büyük önem taşır.
Sadece bi bölgede başarıya ulaşması tam anlamıyla bir güvenlik ortamının sağlandığı anlamına gelmez. Tam anlamıyla güvenliği sağlamak adına yayalar için önceliği sağlamak atılan küçük bir adım olsa da bu alanda önemli bir başlangıç olacaktır. Sürücülerin bu alanda daha fazla bilinçlendirilmesi ve yaya önceliğine uymaya teşvik edilmesi güvenli ortam adına atılacak önemli bir adım olacaktır.
Trafik hayatımızın çok büyük bir parçasıdır. Mobilite en basit tabiriyle A noktasından B noktasına gidebilmektir. Gün içinde bir yerlere gidip dönebilmek için sürekli trafikle iç içe olmak zorundayız. Bu sebeple trafik güvenliğini sağlayabilmek çok önemlidir. Trafik güvenliği hem canlıların can güvenliği için hem de yaşam konforu için gerekli bir şeydir.
Trafik Güvenliğini Sağlamak
Trafik güvenliğini sağlayabilmek için yapabileceğimiz şeyler ve kaçınmamız gereken davranışlar vardır. Trafik davranışları insanların ne yapabildiğiyle (performans) değil, ne yaptığıyla alakalıdır. Trafik güvenliği için yapabileceğimiz şeyler trafik kurallarına uymak, araç kullanırken dikkatli ve saygılı olmak, araç bakımlarını düzenli bir şekilde yaptırmak gibi davranışlardır. Yapmamamız gereken şeyler de alkollü bir şekilde araç kullanmak, hız sınırlarına uymamak, araç kullanırken cep telefonu kullanmak, emniyet kemeri kullanmamak gibi davranışlardır.
Kimler Tehlikede?
Trafik içerisindeyken herkesin tehlike altında olmasına rağmen nispeten daha risk altında olan kişiler vardır. Bu kişiler yaya olabilirler, motorsiklet sürücüsü veya bisiklet kullanıcısı olabilirler. Bu kişilerin daha çok tehlikede olma sebepleri araba sürücülerinin duyarsız davranışları, olumsuz hava şartları gibi şeyler olabilir. Örnek verecek olursak motorsiklet sürücüleri üstleri ve etrafları arabalarda olduğu gibi kapalı veya koruyucu olmadığı için olumsuz hava koşulları onları daha çok etkiler.
Trafik Güvenliğinde Neler Önemlidir?
Trafik güvenliğini hem bu risk altındaki kişiler hem de diğer sürücüler için sağlayabilmek adına eğitimler ve bilinçlendirme seminerleri düzenlenebilir, bu alanda altyapı ve teknoloji çalışmalarına ağırlık verilebilir. Bunlar yapılabilecekler için çok ufak örneklerdir. Genel olarak yapılabileceklerden bahsedecek olursak düzeyler kapsamında bahsedebiliriz. Bu düzeyler mikro, meso, makro ve magna düzeyleridir. Mikro düzeyde, birey kendisi önlemler alır. Trafik kurallarına uymak, dikkatli ve sorumlu sürüş sağlamak, diğer sürücülere saygılı olmak gibi davranışlar mikro katmanının kaapsamına girer. Meso düzey kurumların ve şehirlerin sağladığı tedbirleri içerir. Bunlar trafik ve trafik güvenliği hakkında eğitim programları düzenlemek, yol güvenliğini artırmak adına teknolojik çözümleri benimseyip uygulamak gibi etkinliklerdir. Makro düzeyde ülkeler trafik güvenliğini sağlamak adına hareket ederler. Trafik güvenliğini sağlayablecek politikalar geliştirmek, altyapı yatırımlarıyla güvenliği desteklemek gibii örnekler makro düzey kapsamındadır. Son olarak, magna düzeyde ise uluslararası yapılar devreye girer. En iyi uygulamaların paylaşımını teşvik etmek, uluslararası trafik güvenliği standartlarını oluşturmak gibi eylemler de bu düzey kapsamına girer.
Okuyuculara Son Söz: Güvenli Yolculuk, Ortak Sorumluluktur
Her gün yollarda geçirdiğimiz zaman, sadece belirli bir yerden diğerine gitmek için değil, aynı zamanda birçok hayatın kesişim noktasında bulunuyoruz. Bu kesişim noktasında, trafik güvenliği bir bireyin kişisel sorumluluğundan çok daha fazlasını ifade eder; bu, kolektif bir çaba ve toplumsal bir sözleşmedir. Güvenli bir yolculuk, önce bireysel olarak aldığımız kararlarla başlar. Trafik kurallarına uymak, dikkatli sürüş sergilemek ve diğer yol kullanıcılarına karşı saygılı olmak, bu sorumluluğun temel taşlarıdır. Ancak, sadece bireysel çabalarla değil, aynı zamanda toplumun bir bütün olarak bu konuda birleşik ve kararlı bir şekilde hareket etmesiyle gerçek bir etki yaratabiliriz.
Bu süreçte, her birimizin üzerine düşen rolü yerine getirerek, güvenli bir toplumun inşasına katkıda bulunabiliriz. Unutmayalım ki, güvenli bir yolculuk sadece bir noktadan diğerine gitmek değil, birbirimize saygı göstermek, empatiyle yaklaşmak ve birlikte daha güvenli yollar oluşturmak anlamına gelir. Sağlıklı, güvenli ve sorumlu yolculuklar dilerim!
In the maze of our crowded cities and highways, the issue of traffic safety, although very important, can remain in the background. However, the consequences of ignoring traffic safety in our daily lives heavily affect both individuals and society. Now let's take a tour to understand why traffic safety is important for society and get to know the precautions and regulations we all need to take to create a safer traffic flow around the world.
The importance of traffic safety cannot be underestimated in any way. Every time we step into a vehicle, whether as a driver, pedestrian, or cyclist, we become part of a framework in which a single stumble in traffic can have devastating consequences. Beyond personal harm, traffic accidents burden the economy, healthcare systems, and social progress. Recognizing the seriousness of this problem will be the most important step we can take to build a safer future.
The process of creating safe mobility transcends borders. It is a very important duty for us to strictly adhere to traffic rules on an individual level. Obeying speed limits, avoiding distractions such as talking on the phone, and avoiding drunk driving are important tasks we can perform as individuals. On a societal level, investments in public transport, infrastructure, and sustainable travel planning can enable us to navigate our cities easily and safely. However, what we should not do for traffic safety is equally important. Normalizing and encouraging careless driving habits and ignoring traffic regulations and inspections will have negative consequences in terms of traffic safety.
It is imperative to embrace the idea of shared responsibility for road users because everyone on the road is at risk. The sensitivity of pedestrians, cyclists, and drivers may vary, but everyone should be careful. The basic principles that we must demonstrate on the road are that the driver should identify possible risks while driving, drive following weather, road, and traffic conditions, be alert, and respect the right of way. In addition, recognizing that pedestrians and cyclists do not have a protective shield as in vehicles and are vulnerable, ensures a higher level of caution for all individuals in traffic. Thus traffic can be made safe for everyone.
Various factors contribute to traffic safety, and each of them is important. Vehicle maintenance, road design, correct positioning of traffic signs and lights, and effective police supervision are critical components. The role of education in raising public awareness is equally important. A public that is well-informed about what to do and what not to do in traffic is more likely to make the right decisions in traffic. Strong and effective media campaigns that educate individuals about the consequences of unsafe driving can also reach the entire public and raise awareness of traffic safety.
The goal for safer road users is clear; An environment where road users can drive and exist without fear. To create this appropriate environment, we need to identify and implement comprehensive road safety strategies. Technological innovations developed specifically for vehicle safety, city planning where safety is at the forefront, and cooperation between road users are essential. By adopting these goals, we aim to create a future where accidents are preventable for the entire society.
For traffic safety, at the individual level, as drivers, we must adopt responsible driving habits, comply with speed limits, take precautions against all elements that distract us, and be careful of other road users. At the level of organizations and cities, traffic laws and penalty procedures should be meticulously regulated and implemented. Sustainable transportation methods that can be good for our world, such as bicycles, can be encouraged and disseminated. More time can be devoted to infrastructure improvements for road safety. At the country level, public awareness must first be raised through various trainings and campaigns. Resources should be allocated for infrastructure and road arrangements and policies that prioritize road safety should be followed. Finally, at the level of international structures, global safety standards can be determined for vehicles and road structures. When applications that will contribute to traffic safety are developed, cross-border collaborations can be made and traffic safety can be achieved worldwide.
While driving in traffic, remember that every decision you make behind the wheel is important. The small decisions you make can have significant consequences. Whether you're a driver, pedestrian, or cyclist, your choices affect the safety of everyone on the road. For this reason, we should emphasize being careful in traffic and make it a common value. Take all your precautions and drive carefully to ensure that every person on the road stays safely in the traffic flow and goes where they want without being harmed. As a society, let's be aware of the importance of traffic safety and stay safe!
Her şeyi çok hızlı yaşamaya ve tüketmeye alıştığımız günümüz dünyasında ne yazık ki her zaman acelemiz var. İnternette izlediğimiz videoları bile hızlandırmadan izleyemez olduğumuz bugünlerde trafikte de hız en büyük problemlerden biri. Aşırı hız sebebiyle yapılan trafik kazaları haberleri her geçen gün artıyor. Bu kazalarda ölüm ve yaralanma oranları da bir hayli fazla. Bu yüzden trafik güvenliği yaralanmaları engellemek, ekonomik hasarları azlatmak ve en önemlisi insan hayatını korumak için çok önemli ve gerekli. Trafikte güvenli hareketliliği sağlamak için hem trafik kurallarına uyulmalı hem de aşırı hız tehlikeli sürücü davranışlarından kaçınılmalı. Bireysel seviyede hız limitlerine uymak, telefon gibi dikkat dağıtıcı unsurlardan kaçınmak gibi önemli adımlar atılabilir. Ayrıca toplumsal seviyede atılacak adımlar da çok büyük öneme sahip. Alt yapıda yapılacak iyileştirmeler, toplu taşımanın doğru kullanımı, cezaların geliştirilmesi gibi adımlar örnek verilebilir. Aslında sürücü yaya fark etmeksizin yolu kullanan her birey trafikteki tehlikelere açık. Bu yüzden yayadan araç sürücüsüne, bisiklet sürücüsünden motosiklet sürücüsüne kadar herkesin dikkat etmesi gereken konular var. Sürücüler önceliğini dükkatlerine vermeli ve dikkatlarını dağıtabilecek her şeyden kaçınmalı. Hız bağlamında konuştuğumuzda ise kendi hayatları da dahil olmak üzere trafikte bulunan herkesin hayatını tehlikeye atıyorlar, bu yüzden yüksek hız da kaçınılması gereken durumlardan biri. Trafikte güvenliği sağlamak için bütüncül bir yaklaşımda olmamız gerekiyor. Sadece sürücü davranışlarını düzellttiğimizde veya sadece yayalara eğitimler verdiğimizde konu çözülmeyecektir. Tüm sorunlarla birden baş edilmesi gerekiyor. Bunun için de bireysel sorumluluklarımızı trafikte büründüğümüz rollere göre yerine getirmeliyiz.
Mikro seviyede bireyler kendi güvenliklerini öncelik haline getirip buna yönelik davranışlarda bulunabilirler. Mezo seviyede şehirler güvenliği arttıracak yeni düzenlemelere yatırım yapabilirler ve altyapıyı geliştirebilirler. Makro seviyede ülkeler trafik kurallarını ve cezaları güncelleyebilir, toplu taşıma kullanımını arttırmak için toplu taşmayı geliştirmek için yatırımlar yapabilir. Magna seviyede ise uluslararası yapılar işbirliğini, araştırmayı ve karayolu güvenliğine yönelik küresel standartların geliştirilmesini kolaylaştırabilir.
Sonuç olarak, trafikte güvenliği tam olarak sağlaabilmek için bireysel adımlar önemli fakat kolektif bir hareket oluşturmadan tam sonuca varılamayacaktır. Atacağımız adımlar her ne kadar küçük gibi görünse de trafik güvenliğine bulunacağımız katkıyı azımsamamalıyız. Her düzeyde birlikte çalışarak her yolculuğun güvenli bir yolculuk olduğu bir geleceğin yolunu açabiliriz. Güvenli seyahatler.
Evimizden, yaşadığımız yerden dışarı adımımızı attığımız her seferinde parçası olduğumuz şey nedir? Bu sorunun cevabı tabiki trafik. İster yaya olalım ister arabanın sağ koltuğundaki yolcu veyahut arabayı kullanan kişi olalım hepsinde insanların, araçların, yolların oluşturduğu hareketliliğe biz de katılıyoruz. Trafikte olmak veya ulaşım halinde olmak günlük hayatımızın o kadar merkezinde olmuş ki bazen bizi nasıl etkilediğini fark edemiyoruz bile. Mesela, bir yere gitmek istediğimizde otomatik olarak trafiğin durumunun nasıl olduğunu düşünüyor buna göre evden çıkıyoruz veya planlarımızı, zaman yönetimimizi buna göre ayarlıyoruz. Fakat trafik bu kadar hayatımızın eksilmez parçası haline gelmişken önemli bir soru sormamız gerek: Trafikte güvenli miyiz? Sayılar aslında sandığımız kadar güvenli olmadığımızı söylüyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2022 yılında Türkiye’de 197 bin 261 adet ölümlü ve yaralanmalı kaza meydana gelmiş. Bu trafik kazalarında da 5 bin 229 kişi hayatını kaybetmiş. İnsan hayatlarını sayılara dökerken aslında insan canının kıymetini ve bu durumun hassasiyetini göz ardı ediyoruz. Daha güvenli bir trafik ortamı oluşturmak için neler yapılması gerektiğinden önce bu trafik kazalarına ne gibi faktörler neden oluyor, hangi insan davranışları bu durumlara sebebiyet veriyor bunları anlamamız gerek.
İnsanın olduğu her yerde olduğu gibi burda da psikoloji biliminin katkıları ortaya çıkıyor. Trafik güvenliğindeki insan faktörünü anlama, onun davranışlarını inceleme görevini üstleniyor. Bunun ilk örneğini sosyal psikoloji alanında önemli bir yeri olan ve trafikteki insan davranışlarını açıklamakta yararlanılan ‘Planlanmış Davranış Teorisi’nde görebiliriz. Bu teoriye göre davranışlarımızı 3 faktör belirliyor. Bunlar bireysel tutum, algılanan sosyal baskılar ve kontrol edilmiş davranışlar. Bu faktörleri trafik bağlamına uyarladığımızda trafikte risk taşıyan hız yapma davranışını ele alalım. Bir sürücünün bu davranışı gerçekleştirmesi yukarıdaki 3 faktöre bağlı. Yani hız yapıyorsa bu konuda pozitif bireysel tutumu olabilir ya da bu kişi genç bir sürücüyse belki çevresindekilerin hız yapmanın lafta ‘havalı’ olduğunu düşündüğünü bilmek onu bu davranışa itmiş olabilir. Bu teori ve 3 faktör trafikteki insan davranışlarının altında yatan sebepleri açıklamakta rol oynasa da sadece bu kapsamda değerlendirmek bu kadar önemli bir konuya kuşbakışı bakmak olur.
Bu yüzden bakmamız gereken diğer bir önemli konu da bireysel farklılıklar olarak nitelendirebileceğimiz çeşitli kişilik tipleridir. Literatürde insanların gösterdiği kişilik tipleri 5 temelde ayrılmıştır. Bunlar dışa dönüklük, duyarlılık, açıklık, uyum ve sorumluluktur. Her insanın bu 5 temelde farklı kişilik tipi eğilimi göstermesinin yanında bu çeşitlilikten dolayı davranış ve tercihleri de farklılık gösterir. Yani dışa dönük bir insanın trafikte tercih ettiği tutum ve davranışlarla sorumluluk kişilik boyutuna giren bir insanın davranışları aynı olmayabilir. Biri risk alarak kazaya sebebiyet verme ihtimalini arttırırken diğeri bunu önleyici davranışlar sergileyebilir.
İnsan davranışlarının altında yatan sebepleri ve trafik güvenliğiyle olan ilişkisine yoğunlaştıktan sonra diğer bir önemli husus da trafikteki dikkat dağıtıcı unsurlardır. Benim fikrime göre dikkat dağıtıcı unsurlar trafik güvenliğini riske atan en önemli etkenlerden biridir . Genel olarak bu unsurlar sürücülerin yola odak ve dikkatini azaltan faktörler olarak tanımlanabilir. Örnek olarak cep telefonu kullanımı, sürüş sırasında bir şeyler yemek veya araba içindeki diğer yolcularla olan etkileşim verilebilir. Günümüzde en çok karşılaşılan ise cep telefonu kullanımıdır. Sürüş anında bile sosyal medyadan uzak olmama isteğimiz, 2 saniye baksam bir şey olmaz veya hemen şu mesaja cevap vereyim gibi düşüncelerimiz bizi aslında trafikte sandığımızdan daha büyük tehlikelere ortak ediyor. Telefonla ilgilenirken takip mesafesini fark edemeyip kaza yapabiliriz, dikkat dağılması sonucu trafik kurallarını farkında olmadan ihlal edebiliriz. Kendi hayatımdan örnek vermem gerekirse birçok kez kendi şeridimde giderken yanımdaki arabanın sinyal vermeksizin benim bulunduğum araca doğru sürdüğü ve benim şeridime kaydığı durumlar yaşadım. Sonrasında baktığımda ise diğer sürücünün telefonuyla ilgilendiğini gördüm. Bu gibi durumlar trafik güvenliğini azaltan ve olası kazaların da önünü açan tehlike unsurlardır. Sürücülerin hem kendi hem de yayaların hayatları için bunlardan kaçınması önemlidir.
Trafik kazası ihtimallerini arttıran ve trafik güvenliğini tehlikeye atan faktörler baz alınarak bunları azaltmak adına bazı önlemler alınmalıdır. Bunlardan ilki trafik ile alakalı sürücü ve yayalara gerekli eğitimlerin sağlanması olabilir. Daha bilinçli ve farkındalık sahibi bireylerin trafikte gösterdiği davranışlar güvenliği arttırıcı rol oynayabilir. Diğer bir önlem yasal düzenlemeler olabilir. Bu yasal düzenlemeler trafik kuralları uygulamalarının daha iyi denetlenmesini veya araçların bakımı hakkında gerekli yükümlülükleri içerebilir. Son zamanlarda yaygınlaşan ve insan kaynaklı hataların minimize edilmesini amaçlayan bir diğer önlem de otonom araçların üretimidir. Teknolojinin gelişmesiyle ortaya çıkan bu araçlar insan müdahalesi olmadan çeşitli sensörleri ve yazılımlarıyla kazaların önüne geçebilir.
Kısacası trafik güvenliğini sağlamak adına birçok adım atılabilir. Ancak bence bu yolda en önemlisi her bireyin kendi davranışlarını düzenleyerek farkındalık kazanarak sadece kendisi için değil tüm toplumun güvenliği için bir adım atmasıdır. Umarım ileride kazalarda kaybettiğimiz canlar sayılardan ibaret olmaz ve insan hayatının kıymetini anlayarak hareket ederiz!
Sevgili okurlarım, bu yazımda sizlere günümüzde pek konuşulmayan, lakin herkesin de farkında olduğu dünya çapında önemi azımsanamaz olan bir konudan bahsedeceğim. Dünya Sağlık Örgütü’nden alınan verilere göre, her yıl yaklaşık 1.19 milyon insan trafik kazası sebebiyle hayatını kaybetmekte ve yaklaşık 20 milyon ila 50 milyon kadar insan da trafikte yaşanan kazalar sebebi ile sakat kalarak veya kalıcı hasarlar alarak hayatlarına devam etmektedir (WHO, 2023). Ülkemizde ise, yaklaşık 6 bin kişi, 2022 yılında trafik kazası nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Bir başka değiş ile, trafik kazasından ölenlerin sayısı azımsanamayacak bir seviyededir ve bu konu ile ilgili önlemlerin alınması artık zorunlu haline gelmelidir! Kimilerimiz bu sebepten ağır acılar yaşadı kimileri de bu acıları yaşayanlara şahit oldu ve artık trafik güvenliği ile ilgili hepimizin harekete geçmesinin vakti geldi.
Peki ben ne yapacağım, tek başıma ne yapabilirim ki diye düşünüyor olabilirsiniz ve eğer bunlar aklınızdan geçtiyse hemen diyeceklerime kulak verin. İlk olarak işin ciddiyetinin farkına varalım. İstatistiklere göre düşük ve orta gelirli ülkeler ne yazık ki ölüm sayılarının en çok alındığı bölgelerdir yani bu demek oluyor ki Türkiye’de yaşayanlar olarak yüksek risk bölgesinde bulunuyoruz. Peki mikro düzeyde yani bireysel olarak ne yapılabilir? Sürücüyseniz, hız limitinize, yolda kimin önceliğinin olduğuna (sizin mi yoksa yandan gelen arabanın mı), yaya geçitlerine dikkat etmeye ve yayalara öncelik vermeye, ihtiyaç durumuna göre sol veya sağ şerit kullanımına özen göstermeye dikkat etmeniz çok şeyi değiştirecektir. Bunun haricinde, yolda hatalı ve tehlikeli davranışlarda bulunan sürücüler gördüğünüzde sorumluluğu sadece trafik polislerine atfetmek yerine o an gerekli şikâyette bulunmanız da çok önemlidir. Bazen trafikte yanlış bir sürücü davranışına seyirci kaldığımızda “herkes kendinden sorumludur” düşüncesi ile hareket ettiğimiz olabiliyor. Böyle anlarda bu düşünce biçimimizi fark edip, bu tür davranışların bir gün bizim veya sevdiklerimizin hayatına mal olabileceğini fark edip harekete geçmeliyiz. Yaya konumunda bulunuyorsak, karşıdan karşıya geçerken yola ani bir şekilde atlamamalı, yaya geçitlerini kullanmalı ve trafik ışıklarını takip etmeliyiz. Ayrıca şunu da unutmamalıyız ki, yaya olarak risk sadece arabalar değil, bisiklet motor veya diğer ulaşım araçları da tehlike oluşturmaktadır. Dolayısıyla, yürüyüş yollarında yürürken bisiklet yolunda bulunmamaya ve yürürken olabildiğince dikkatli olmaya özen gösterilmelidir. Bisiklet veya Martı diye adlandırdığımız ulaşım araçlarını kullanan bireyler için de, ulaşım süresince hız yapmamaya ve kulaklık ile müzik dinlememeye özen göstermeleri gerekmektedir. Meso düzeyde yani şehir seviyesinde baktığımızda ne yapılabilir? İlk öncelikle trafikte en çok karşılaşılan sorunlardan birisi olan iş çıkışı/gidişindeki araç yoğunluğuna çözümler bulunmalıdır. Bu yoğunluğun azalması için insanların toplu taşıma araçlarını kullanmaya teşvik edilmesi gerekmektedir lakin bu da birçok renovasyonun yapılması demektir. İlk olarak toplu taşıma araçlarının ülkemizin bazı yerlerinde hala çok gelişmediği göz önüne alınıp yenilikler yapılmalıdır. Sonrasında ise bu toplu taşıma araçlarına kişi sayısı limiti getirilmeli ve sefer sayısı artırılmalıdır. Son olarak da bireyleri toplu taşıma kullanımına teşvik etmek için ücret konusunda düzenlemeler yapılmalıdır. Makro düzeyde de motorlu araç kullanımlarının yarattığı risk sebebi ile sayı konusunda limit getirilebilir. Kimlerin motorlu araç kullanacağı ihtiyaçlara göre belirlenebilir ve buna göre belirli kategoriler altındaki (Paket servisi yapan çalışanlar gibi) kişilere motorlu araç kullanımına izin verilebilir. Her ülkede bu araç kullanımlarının sıklığının değişmesi sebepli her ülke kendi durumuna göre bir ayarlama yapmalıdır. Ayrıca, ülkeler Hofstede (2001) 6 ayrı kategorisinde aldıkları sonuçlara göre yeni trafik politikaları geliştirebilirler. Mesela Türkiye, “belirsizlikten kaçınma” kategorisinde yüksek bir skor almıştır. Bu demek oluyor ki, yeni alınacak kuralların netliği ve sonuçlarının yaptırımının net olması trafikte güvenliğin sağlanmasına giden yolda faydalı bir bakış açısı olabileceğini göstermektedir. Magna level’den sorunlara baktığımızda da Uluslarası görüşmeler düzenlenip yeni planlamalar yapılabilir, yeni kararlar alınabilir.
Bu kısa yazımda olabildiğince siz okurlarıma trafik güvenliğinin önemini aktarmaya çalıştım. Tek isteğim birlik olup değişim yaratmak. Hadi hep birlikte değişime mikro seviyeden başlayalım ve daha düzenli ve güvenli bir yaşam sürelim.
Artık istediğimiz yerlere gitmek ne kadar basit değil mi? Bizi biz yapan medeniyetimizin sınırları içinde seyahat edebilmemizi mümkün kılan unsurlar: yollar, araçlar ve trafiktir. Bu durum bizler için çok avantajlı ve zaman kazandırıcı bir fırsat olsa da tehlikeli de bir durum. Tam olarak bu yüzden trafikte güvenlik konusu göz ardı edilemeyecek kadar büyük bir öneme sahiptir. Peki bu konu neden bu kadar önemli? Çünkü trafik güvenliği sadece yollarda araç kullananları etkiliyor deyip geçebileceğimiz bir konu değil, aksine araç kullanmayan bir yaya olarak da yolda karşıdan karşıya geçerken tehlike ihtimali her zaman söz konusudur. Bu yüzden olacak ki kazaların bireysel etkisinin ötesinde, daha geniş toplumsal sonuçları bulunmaktadır. Trafiği herkes için daha güvenli bir hale getirmek hepimizin sorumlu olduğu önemli bir konudur. Bu konu üzerinde gelişim sağlamak ve trafiği daha güvenli bir hale getirmek için eğitim ve farkındalık oluşturulması gereken önemli bir husustur. Ülke çapında kampanyanlar ve çeşitli kurslarla bu farkındalık çok küçük yaşlardan itibaren kazandırılmaya başlanabilecek önemli bir adım olarak düşünülebilir. Bu eğitimlerde sürüş ve kazadan kaçış teknikleri önemli olduğu kadar psikolojik eğitimler de bir o kadar önem barındırmaktadır. Sürücülerin birbirine ya da yola atlayan bir yayaya sinirlenmesi olası bir durumdur ancak bu öfkeyi trafiğin düzenini bozacak şekilde dışa vurmak herkesin hayatını tehlikeye atabilecek bir durumdur. Bu yüzden psikolojik eğitimler ve duygu durum kontrolü herkesin öğrenmesi gereken önemli bir husustur. Sadece eğitimler trafiği düzeltmek için tek başına yeterli olmayabileceği için bu noktada trafik cezaları devreye girebilir. Makas atmayı, hız sınırını aşmayı, alkollü araç kullanmayı, emniyet kemeri takmamayı caydıracak etkili cezalar kullanarak trafik güvenliğini arttırabiliriz. Güncel cezalar bazı insanlar için “parasını öder geçerim” gibi basite indirgenecek bir durumda kaldığından ötürü işlevini yerine tam anlamı ile getirememektedir. Bunun önüne geçmek için daha kapsamlı cezalar yürürlüğe koyulmalıdır. Çünkü böyle davranışlarda bulunan insanlar sadece kendi can güvenliklerini tehlikeye atmakla kalmaz üstüne üstlük o an çevrelerinde bulunan yaya, bisikletli, araçlı her insanın hayatını tehlikeye atarlar. Tam olarak bu yüzden her birimiz üstümüze düşen sorumluluğu üstlenmeli ve dikkatli sürücüler ve yayalar olmalıyız. Günlük hayatımızda her an yaşanabilecek tehlikelere karşı dikkatli olmalı ve telefon gibi dikkat dağıtıcı aletlerle odağımız dağılmamalıdır. Ayrıca, trafik güvenliğini arttırmak için her saniye gelişen teknolojilerden yardım almak önemli bir husustur. Kaza sensörleri, otomatik manevra yapan araçlar gibi teknolojiler uzun vadede kazaların ve ölümlerin azalmasını sağlayabilecek önemli gelişmelerdir. Unutmamak gerekir ki trafikte yapılan her hatalı davranış başka bir insanın can kaybına yol açabilir. Güvenlik için çözümlerden bahsederken, trafik altyapısı da unutulmaması gereken önemli bir noktadır. Çünkü bu kadar araç ve insan trafiğini kaldırma kapasitesi olmayan bir altyapı ile karşı karşıya kaldığımızda aldığımız hiçbir önlemin etkisi kalmaz. Buraya kadar okuduğunuz üzere ana hedefimiz olan güvenlik için “Ben tek başıma ne yapabilirim ki?” diye bir bahane geçerli değildir, hepimizin atabileceği adımlar bulunmaktadır. Bireysel ölçekte atabileceğimiz adımlar arasında trafik kurallarına uyarak kendimizin ve başkalarının güvenliğine katkı sağlamak varken bunun yanı sıra kurumsal olarak düşünüldüğünde ise yetkili kurumlar cezaları uygulama ve altyapı geliştirmelerinde rol alabilirler. Daha büyük ölçekte düşünüldüğünde ise ülkeler çeşitli politikalar uygulayarak trafiği her geçen gün daha da güvenli bir hale getirebilirlerken uluslararası düzeyde düşünüldüğünde ise trafik güvenliği için finansal destek kampanyaları oluşturulabilir.
Bitirmeden önce, unutmamak gerekir ki trafik de insan ürünü ve dinamik bir yapıdır. Onu ne ile beslersek bize aynı şekilde dönüş yapar. Dikkatli olmamız birçok kazanın ve ölümün önüne geçip yolları herkes için daha güvenli bir hale getirebilmemize olanak tanır. Bu bilinci küçük yaştan itibaren insanlara aşılayarak daha bilinçli bireyler yetiştirebiliriz. Toplumumuzun refahı için haydi hep birlikte yolları birlikte daha güvenli hale getirelim!
I do not want to talk about statistical data. You have already read or watched them on the news all this time and you have seen how serious the incident actually is. You saw it, but what happened? A big deal of nothing! You continued to drink and drive, exceed the speed limit, text messaging on the phone, and not looking left or right. If you did these, what happened? You either lost your vehicle, took a life, or lost your life. I am asking, was it all worth it?
Actually, the plan is very simple: STICK TO THE PLAN! Follow what the laws and rules say. Are you a driver? Fasten your seat belt, keep your eyes on the road, keep the speed limit, do not drive if your physical condition is not suitable... Are you a pedestrian? Use the pedestrian crossing, look to your left and right to see what is there, don't cross the red light... Of course, I also admit that it is not that simple. In fact, we can attribute the behavior and attitudes of pedestrians and drivers to many factors. Depending on their current psychology, character, experience, individual values, cultural dimensions, road conditions, vehicle condition, education, etc. Maybe that is why we should stop giving people driver's licenses just because they passed their driving test. We may ask more of these people to prove their competence and suitability. Because there is a possibility that they will take a life in exchange for a driver's license, and we must reduce this possibility as much as possible. Traffic psychology studies show that some characters, individuals with certain individual values, are more likely to violate traffic rules and cause accidents, and that individuals with high emotional intelligence have a safer driving experience, and many other conclusion and recommendations. Perhaps, in this context, we can make it mandatory for our citizens who want to have a driver's license to be subjected to evaluation tests that examine their situation in many areas and to have as many points as are required for a safe journey. In this way, we take the traffic from the hands of those who do not know the job and give it to only competent people. Does what I say sound too exaggerated to you? Do not come! If it is coming, it means you are still unaware of how many millions of lives traffic takes every year. We suffer the same loss of life in our war against traffic as we would if a world war broke out. Of course, the drivers are not the only guilty party that caused this accident. Irresponsible pedestrians, the state that does not take the necessary regulations and precautions, the traffic police that take bribes and ignore the mistakes of the drivers, the laws that cannot ban some driver profiles from traffic, the engineers who cannot design the vehicle that reduces the possibility of an accident to zero... Traffic safety is a task that we can achieve as a result of our collective work, although the greatest responsibility is even though it's on the drivers. So please listen to what I wrote, dear readers. Every year, 1.3 million people die in traffic accidents in the world (Anadolu Agency, 2022). 1.3 MILLION LIVES. Someone's mother, father, spouse, friend, lover... Is it worth losing so many lives as a result of our irresponsibility? In this context, if we are a driver, we must drive carefully, with full concentration, making sure that everything is as it should be. If we are pedestrians, we should take our hands off our phones and walk by paying attention to the road, vehicles and other individuals. If we are government, we should impose many conditions for having a driver's license, and impose heavier sanctions and make new laws for wrong actions in traffic. These have not been implemented on the path we have come so far, but they should be implemented on the path we are on!
As a result, I support to increase the conditions required to have a driver's license (the condition of being at an optimum level in terms of psychological, character, individual values, etc., not exceeding a certain age, not having certain diseases, etc.), take more action to raise people's awareness, improve traffic conditions both in respect to road contents and vehicle systems, implement the laws and to make their content more serious. So, what do you, dear readers, support?
Merhaba,
Haftaya damga vuran bilimsel gelişmeleri tartıştığımız, zihnimizde yeni bulanıklıklar oluşturduğumuz Bilim Odası'na tekrardan hoşgeldiniz.
Hepimizin her gün maruz kaldığı, onunla mücadele ettiğimiz ve kimi zaman kayıplar verdiğimiz bir organizmayı konu alacağız bu hafta. Ne olduğuna dair herhangi bir fikriniz var mı? Bakalım bulabilecek miyiz?
Birkaç ipucu ile kafalarda bir şeyler canlandıralım. Damarlardan bahsedeceğiz, tıkanıklardan, oluşan krizlerden, amaçlardan, neler yapabilirizden bahsedeceğiz genel olarak. Kalp-damar hastalıkları? Hayır. Ağaçlar ve bitkiler? Hayır. Taze fasulye? Hayır. Bulmakta biraz zorlanıyoruz galiba. O zaman başlayalım, bakalım bulabilecek miyiz.
Güvenlik neden önemlidir ve gereklidir? Bunun özelden genele farklı cevapları olabilir. Genelden bakıldığında güvenlik tüm sistemin çalışması ve birbirini etkilememesi içindir aslında. Herhangi bir problem yaşandığında tüm sistem az ya da çok tamamen etkilenir. Taşıma sisteminin bozulmasına, gerekli malzemelerin bazı yerlere ulaşılamaması gibi çok büyük sorunlar doğurabilir. Özele yani daraltılmış olarak baktığımızda ise güvenlik bir malzemenin A noktasından B noktasına sağlıklı ve doğru bir şekilde ulaşabilme durumudur aslında. Herhangi bir problem yaşandığında, etkiler fiziki bir zarardan can kaybına kadar çok geniş yelpazede sonuçlar doğurabilir.
Aklınızda canlandı mı bazı şeyler yoksa hala kafa karışıklığı var mı? Tamam, ben de cevabı açıklamak için sabırsızlanıyorum artık. Bahsettiğimiz sistem, her gün mücadele ettiğimiz trafikten başkası değil. Ben trafiği, damarlara sahip büyük bir organizma olarak görüyorum. Bu sistemin herhangi bir yerinde yaşanacak her türlü gelişme diğer tüm bileşenleri doğrudan etkileyecek.
Güvenlik kısmına dönecek olursak, güvenlik aslında sistemi oluşturan her türlü elemanın sağlıklı bir biçimde trafiğe katılıp ardından sağlıklı bir biçimde trafikten çıkmasıdır. Bu amacı gerçekleştirmek ve bu uyumu sağlamak için de çeşitli düzenlemeler yapılmak zorundadır.
Güvenlikte olduğu gibi bu "Trafikte ne yapmalıyız?" sorusunun cevabını yine iki farklı bakış açısından cevaplamak mümkün. Genelden, yani karar vericiler penceresinden, bakıldığında sistemin en güvenli, en akıcı ve en hızlı şekilde işlemesi için tüm elemanları etkileyecek şekilde bazı düzenlemeler, yönlendirmeler yapmak, uygun bir çevre oluşturmaktır. Örneğin, bazı yolları tek yön yapmak aslında elemanları bazı davranışlara yönlendirmektir. Özelden, kişisel pencereden, bakıldığında ise yapılması gereken en uygun bireysel ve ekipman hazırlığını yapmaktır. Fiziki ve mental anlamda yapılacak hazırlıklar küçük yaşlarda başlayarak ömür boyunca sürekli güncellenmelidir. Küçük yaşlarda "Doğru Yaya" olmayı öğrenerek başlanan bu yolculuk ileride araç sürücülüğü ile birlikte katlanarak devam eder. Bu süreçler ve yöntemler yeni gelişmeler, yaşanan olaylar ve deneyimler sayesinde sürekli değişir ve dönüşür.
Sorunlardan bahsettik yukarıda, sistemi ve elementleri etkileyen. Bunlar güvenliği bozan ya da başkaları tarafından bozulmuş güvenlikten etkilenen kişilerdir. Güvende olmayan kişiler mantık olarak tehlikededir. Daha önce bahsettiğimiz gibi tehlikede olanlar maddi zarardan can kaybına kadar geniş yelpazede sonuçlar doğururlar. Kişisel ve sistem olarak güvende olmak için önce kendi hazırlığımızı yapıp sonra karar vericilerin koyduğu kurallara uymaktır. Yani, kendi sorumluluğumuzu en iyi şekilde yapıp daha sonrasında başka doğru hareketleri diğer kişilerden beklemeliyiz.
Daha önce de belirttiğimiz gibi trafik sadece araçlardan oluşmuyor. En önemli elementlerden biri de, şüphesiz, yayalardır. Yayaların da sürücüler gibi dikkat etmesi gereken sorumlulukları vardır. Bunlar hem kendi güvenlikleri hem sürücülerin güvenlikleri hem de tüm sistemin işlemesi için gereken davranışlardır. Yayalar, trafik için çok önemli, kudretli gözükmese de trafikte en kuralsız hareket edebilecek tek unsurdur. Araçlar, sürücüleri olmadan bir teneke yığını; sürücüler, dışarıya etkisi sınırlı, sadece aracın içinde aracı kontrol edebilen bir unsurken yayalar, herkese ve her yere ulaşabilen, korumasız ama trafikte en nüfuzlu unsurdur. Kuralların ve düzenlemelerin birçoğu da yayaların güvenliği ve istedikleri yere en hızlı ve konforlu şekilde ulaşmaları için yapılmıştır. Emin değilim ama sayılara bakılacak olursa yolları yayalar, araçlara ve sürücülerden çok daha fazla kullanıyor olabilir.
Peki, bir yaya veya bir sürücü olarak uymam gereken tüm kurallara uydum ve diğer unsurları da olumsuz olarak etkilemedim ama bir araç geldi bana çarptı. Ben boşuna mı uymuş oldum bu kurallara veya zaten imkansız olan bir şey (Güvenli Yolculuk) için mi uğraştım? Hayır. Daha önce trafiğin bir organizma olduğundan bahsetmiştik hatırlarsanız. Siz kendi sorumluluğunuz alanındaki her şeyi yapsanız bile başka bir element kendi sorumluluğunu yerine getirmezse organizmadaki diğer tüm unsurlar bu durumdan zarar görebilir. Bunu sağlık penceresinden açıklayalım. Bir kişi çok fazla şeker tüketti, hastalandı ve bir organı kesilmek zorunda kaldı. Burada suçlu kesilen organ mı? O, kendi sorumluluğundaki tüm görevleri en iyi şekilde yapsa bile organizmanın başka bir yerindeki problemden dolayı direkt etkilenmiş oldu. Bu durum kesilen organı başarısız veya hatalı mı yapar?
Tüm bunlara bakacak olursak, yukarıda sorduğumuz “Ne yapabiliriz?” sorusuna farklı pencerelerden de bakabiliriz. Fiziki ve mental hazırlık, kişinin kendi sorumluluğunda yapabileceği bir davranıştır. Birden fazla kişiden oluşan topluluk ve organizasyonlar neler yapabilir? Kişilerin sözlerinin etki alanını genişletip, karar vericilerin dikkatini çekmek için etkinlikler düzenleyebilir, projeler geliştirebilirler. Hatta gerekli örgütlenmeyi yaptıklarında hiyerarşide yukarılarında olan unsurları isteklerine göre zorlayabilirler. Yani, bireyler ile hiyerarşik olarak yukarıda olan ülkeler (Karar vericiler) arasında bir köprü oluştururlar. Ayrıca, konuyla ilgili daha bilgili kişiler bireysel bazda dikkat edilebilecek konular hakkında kişileri bilinçlendirebilir. Yani, bu tip kuruluşlar hem altı hem de üstü etkileyebilecek güce sahiptir. Ülkeler ise kendi bünyelerindeki tüm unsurların (Yaya, Sürücü ve Çevre) trafikte en güvenli, en akıcı ve en hızlı şekilde trafiğe girip çıkmalarını düzenlemekle görevlilerdir. Trafiğe kuş bakışı gibi bakabilen ülkeler, yerel karar vericiler, gördükleri sorunlara karşı gerekli önlemleri alıp düzenlemeler yaparlar. Kendi kuyduğu kurallara uymayan, trafiği ve diğer unsurları da olumsuz yönde etkileyen unsurlara da cezai yaptırım uygulama yetkisine sahip yapılardır. Son olarak da ülkelerin bir araya gelerek oluşturdukları, yerel ve ülkeler arasındaki trafiği düzenlemek için uluslararası kuruluşlar vardır. Farklı alanlarda olsa da Birleşmiş Milletler bu kuruluşlara örnektir. Bu tip kuruluşlar yerel etkilerden bağımsız, en geniş açıdan bakabilen ve kurallar koyabilen yapılardır. Bu yapılar yaptıkları düzenlemeler ve sahip olduğu imkanlar bakımından genel karar vericilerdir. Bu kuruluşların bileşenleri olan ülkeler, bu büyük yapılar ile kendi içindeki organizasyonlar arasında bir köprü görevi görür.
Tüm duruma en geniş açıdan baktığımızda, bir sistemin işleyebilmesi için en alttan en üste kadar her bir unsurun paralel olarak çalışması gerekir. Bu unsurlarda oluşabilecek herhangi bir problemden diğerleri de aynı şekilde etkilenecektir. "Bizim sesimizi kim duyar ki?" serzenişinizi duyar gibiyim. Ancak şunu hatırlayın ki, sistem içindeki herhangi bir sorun ancak tabandan bir dalga olduğunda fark edilir. Yukarıda belirttiğimiz gibi bireyler organizasyonları, organizasyonlar ülkeleri, ülkeler de uluslararası çatı kuruluşları doğrudan etkileyecek ve sistemin optimize edilmesi için en uygun çözümün bulunmasını sağlayacaklardır. Kendinizi en iyi şekilde hazırlarsanız büyük sorunların çözülmesi için ilk adımı atabilirsiniz. Siz, sandığınızdan daha kuvvetlisiniz.
Trafiği büyük bir orkestra gibi düşünelim. Her bir araç, her bir yaya hayatın senfonisinde önemli bir notayı oluşturuyor. Orkestranın çaldığı her parça gibi trafiğin de bir ritmi var. Bu ritmi koruyabilmek sürücülerin ve yayaların trafik kurallarına uymasıyla oluşuyor. Orkestrada bir kişi hata yaptığında parçaya baştan başlanabiliyor ancak trafikte yapılan hatalar insanların hayatına mal olabiliyor. Bu nedenle trafiğin ritmini yakalamak güvenli bir ortam sağlamak için çok önemli. Peki bu senfonide bizim payımıza düşenler neler?
Orkestrada her bir enstrüman önündeki nota kağıtlarındaki kurallara uyduğunda harmoni oluşuyor çünkü bir piyanist bir kemancının dilinden anlamayabilir. Nota kağıtlarında ne hızla çalınması gerektiği, hangi zamanlarda es verilmesi gerektiği, her şey yazılı bulunuyor. Biz trafikte araba kullanırken ya da bir yaya olarak karşıya geçmek istediğimizde kurallar önümüzde yazılı bir şekilde bulunmasa da trafikte herkesin güvenliğini sağlamak için belirlenen kuralları hepimiz biliyoruz. Trafikte araçların hangi hızda gitmesi gerektiğini hız kuralları belirliyor; trafik kameraları, radarlar bir kondüktör gibi takip ediyor kurallara uymayanları. Ne zaman araçların ne zaman yayaların hareket edeceğini es işaretleri gibi trafik işaretleri belirliyor. Biz de ister sürücü olarak ister yaya olarak kurallara uyduğumuz zaman trafikte harmoni yakalıyoruz. Trafiğin ritmine – kurallarına – uymak trafiğin güvenli olmasını sağlıyor.
Her ülkenin her şehrin kendine özgü ritmi vardır. Bazı kültürlerde sarı ışıkta geçmek, araçlara yol vermemek, makas atmak gibi tehlikeli davranışlar trafiğin ritmini oluşturuyor olabilir ancak böyle davranışlar motorcuları, yayaları ve başka araçları tehlikeye sokar. Trafiğin senfonisi korumak için dikkat etmemiz gereken üç etmen vardır: hız sınırları, sorumlu sürüş ve araç bakımı. 2014’te yapılan Türkiye’deki trafik kazalarının analizine göre kazaların %95’i sürücü hatalarından kaynaklandığı için sorumluluk sahibi bir sürücü olmak aslında buradaki en önemli etken. Bu nedenle çarpışmaları önlemek için herkes kendi sırası geldiğine kurallara uygun hızda hareket etmeli, gerektiğinde yol vermelidir.
Mikro seviyede herkes kendi enstrümanını çalıyor ancak her bir bireyin performansı harmoninin oluşmasını sağlıyor. Kuruluşlar ve belediyeler orkestranı kondüktörü gibi mezo seviyede sürücüleri kontrol ederek harmoninin korunmasını sağlıyor. Magna seviyede ülkeler başka ülkelerle etkileşime geçerek etkili trafik kuralları oluşturuyor; eğitimlerle ve kampanyalarla insanların bilinçlenmesini sağlıyor ve trafik güvenliğini sağlamak için gerekli altyapının oluşturulmasında belediyelerle birlikte çalışıyor. Devlet kurumları ve kuruluşları insanlarla beraber trafiğin senfonisinde beraber çalışarak güvenliği sağlamaya çalışıyorlar.
Ritmimiz ister largo ister allegro olsun aslında hepimizin amacı harmoni oluşturarak trafik güvenliğinde kreşendoya ulaşmak. Unutmamalıyız ki orkestranın sahibi olmadığı gibi trafiğin de sahibi yoktur. Senfonide harmoni kurallara uyarak ve başka enstrümanları düşünerek meydana gelir. Trafikte de güvenliği sağlamak için yapabileceğimiz en önemli şey sorumlu hareket eden bir sürücü olmak. Başka sürücüleri ve yayaları da düşünerek, empati kurarak, kurallara uyarak hareket etmeliyiz.
Sizce hangi sürücüler araba kullanırken telefonu ile ilgilenebilir? Daha deneyimli olanlar, daha iyi sürüş becerisine sahip olanlar mı? Cevap ne yazık ki bunlardan hiçbiri. Sürüş esnasında telefonla ilgilenmek ve dikkatin bölünmesine sebep olmak hem sürücüler hem de yayalar için büyük bir risk teşkil ediyor.
Telefonla ilgilenmek, arama yapmak veya mesaj atmak gibi farklı yollarla gerçekleşebilir. Yapılan araştırmalara göre bu davranışlara daha çok genç sürücülerin katıldığı gözlenlenmiştir (Cazzulino ve diğerleri, 2013). Gençlerin bu davranışları daha çok sergilemesinin sebepleri olarak yenilikleri kabul etmeye olan yatkınları, sosyalleşme ihtiyaçları, akranları tarafından hissettikleri sosyal baskı gibi etkenler sıralanabilir. Bütün bu etkenler gençlerin trafikte bu tarz riskli davranışlarda bulunmasına yol açıyorken, riskli davranışlardan en çok uzak durması gereken grup da yine gençler. Yayımlanan bir araştırmaya göre genç sürücüler ehliyete sahip olan sürücülerin yalnızca %6’sını oluştururken ölümcül trafik kazalarının %14’ünü oluşturuyor. Bu oranlarının en büyük sebebi genç sürücülerin yetersiz deneyimleri. Bu yetersiz deneyimin olumsuz sonuçlarından korunmaları için en önemli nokta sürüş esnasında tamamen odaklanmaları ve dikkatlerinin telefon gibi farklı uyaranlara yönlenmesine engel olmaları.
Her ne kadar gençler üzerinden sürüş esnasında telefon kullanımının tehlikelerinden bahsetmiş olsak da bu davranış bütün sürücüler ve hatta yayalar için büyük risk teşkil etmektedir. Deneyimli sürücüler her ne kadar kendi beceri ve deneyimlerine güvenerek bu tarz davranışlar sergilese de maalesef ki bütün sürücülerin becerileri insan beyninin kapasiteleriyle kısıtlıdır. İnsan beyni aynı anda telefon, yol ve araç gibi birden fazla uyarana odaklanırken bütün bunları algılayabilmek için dikkati her birine ayrı olarak bölmeyi gerektirir. Bunun sonucunda dikkatin azalması ve normalde fark edilebilecek uyaranların, tehlikelerin fark edilmemesi kazalara yol açmaktadır. Sürüş esnasında telefon kullanan sürücülerin bu davranışın oluşturacağı riskli durumları ciddiye almaması, ve olaylar üzerinde kontrollerinin bilişsel kapasitelerinin üstünde olduğuna inandığı gözlemlenlenmiştir (Cazzulino ve diğerleri, 2013).
Trafikte güvenlik hem sürücüler hem de yayalar için sağlanmalıdır. Bu tarz riskli davranışlarda bulunan sürücülerin bu davranışlarını sergilememeleri ya da en azından azaltmalarının sağlanması trafik güvenliği için çok önemlidir. Trafikte telefon kullanımın ve dolayısıyla oluşturduğu tehlikenin önüne geçmek için kapsamlı bir önleyici program gereklidir. Groeger (2011), yol güvenliğini sağlamak için yol güvenliğini etkinleyen faktörleri yedi ayrı başlıkta incelemiştir. Sürüş esnasında telefon kullanımını azaltmak için bu yedi faktörün her birinden yararlanabilir. Bu faktörler: Eğitim, Yasal Uygulamalar/Denetimler, Mühendislik, Maruz Kalma, Yeterlik ve Uygunluk Denetlenmesi, Acil Durum Müdahalesi ve Değerlendirmedir.
İlk olarak sürücüleri telefon kullanımı davranışının olası sonuçları ve bireysel kapasitelerinin sınırları hakkında bilgilendirmek bu önleyici programın başında gelmelidir. Bu eğitimlerin örgütsel, ülkesel hatta uluslarası boyutlar da sağlanması gerekse de bireysel düzeyde de buna katkı sağlayabilir. Şu an yazmakta olduğum bu yazı, arkadaşınızla veya ailenizle sahip olduğunuz trafik güvenliği bilgilerini paylaşmanız buna katkı sağlayacaktır. Bunun dışında en etkili uygulamalardan biri olan yasal denetimlerden faydalanılmalıdır. Ülkeler tarafından sürüş esnasında telefon kullanımı davranışı denetlenmeli ve cezalandırılmalıdır. Ayrıca mühendislik çalışmalarından da bu alanda yararlanılabilir. Gittikçe yaygınlaşmakta olan telefonun araca bağlı radyodan çalması ve oradan yanıtlanabilmesi gibi sistemler üzerinde çalışılmalıdır. Dikkatin bölünmesi konusunda tam anlamıyla bir çözüm sağlayamasa da sürücülerin doğrudan telefonla ilgilenip birden fazla uyarana maruz kalmasından daha etkili bir çözüm olabilir. Bu alanda çalışmalar ülkesel ve uluslarası boyutta gerçekleştirilebilir. Başka bir çözüm yöntemi olarak çözüme doğrudan katkı sağlamasa da çözüme giden yolda oldukça önemli olduğu için bu davranışlara katılan bireylerin yaşı, kişilik özellikleri, davranışın sıklıkla görüldüğü saatler gibi farklı etkenler bireysel, örgütsel, ülkesel ve uluslarası bütün boyutlarda incelenmelidir. Ayrıca en önemli önleyici faktörlerden bir tanesi yeterlik ve uygunluk denetlenmeleridir. Sürücülerin yeterliliklerini, trafik güvenliği için uygunlukları ülkeler tarafından tespit edilmelidir. Son olarak, en kilit faktör bütün bu önleyici çalışmaların denetlenmesidir. Bütün bu önleyici çalışmaların sürücülerin sürüş esnasında telefon kullanımı davranışına etki edip etmediği ülkesel ve uluslarası olarak takip edilmeli, gerekli düzenlemeler ve yeni çalışmalar yapılmalıdır.
Kapsamlı bir bakış açısıyla bu soruna yönelik çözümleri ele almış olsak da en temel çözüm bireysel olarak bizlerde. Masum görünebilen sürüş esnasında telefon kullanımı davranışının zararlarını göz ardı etmemeli ve sevdikleriminizin de güvenliği için onlarla paylaşmalıyız. Hep birlikte daha güvenli ve daha keyifli yolculuklara!
Trafiğin önemini, gündelik hayatın peşinde, şehrin damarlarında dolanırken gözden kaçırmak kolay olabilir, her ne kadar sürekli içinde bulunduğumuz bir alan olsa da. Ancak, yollar sadece şeritler, kavşaklar, köprüler veya geçitlerden ibaret değildir; onlar aynı zamanda sayısız yaşamın kesişim noktalarıdır. Trafik güvenliği sadece bir seçenek değildir, aksine yeni dünyada mutlak bir zorunluluktur.
Şehirlerde yaşayan insanların hayatları için büyük bir film seti gibidir trafik; direksiyonda, koltukta, yolda veya bisiklette, kişinin rolü hiç fark etmez, herkes aynı senaryoya tabi. Ve bu saydıklarımın hepsinde, güvenlik her zaman söz konusu. Her bir birey, o anki rolü fark etmeksizin, birbirinin güvenliğinden sorumlu. Bugün çoğu insan bu rolün getirdiği sorumluluğun farkında değil, farkında olsa bile kaçınabiliyor, gözden kaçırabiliyor. Trafikte güvenli kalmak için yapmamız gereken bazı şeyler var ve bu sadece kurallara uymaktan ibaret değil.
Kimler tehlikede? Bu setteki herkes. Yayalar, bisikletliler ve motorlu sürücüler, hepimiz bu riskin bir parçasıyız, etki eden taraf olarak da, etkilenen taraf olarak da. Burada yapmamız gereken şey, sorumlu olmak, güvenli davranmak. Yaya geçitlerine öncelik vermek, belirlenmiş şeritlere saygı göstermek ve güvenli bir takip mesafesi korumak, bunlar her zaman duyduğumuz ve uygulamamız gereken basit kurallar. Ne yazık ki bir çok can kaybı bu ülkede bu basit kuralların uygulanmaması üzerine yaşandı, yaşanmaya da devam ediyor.
Trafik güvenliğinde önemli olan birçok faktör var. Uygun altyapı, etkili yasal düzenlemeler, halkı bilinçlendiren kampanyalar ve araç güvenliği teknolojisinin ilerlemesi, bunlar bazı kritik unsurlar. Peki biz ne yapabiliriz? Birey olarak, trafik kurallarına uymak, dikkat dağıtmaktan kaçınmak ve sürüş becerilerimizi sürekli olarak geliştirmek önemli, tabi önce bunun bizim sorumluluğumuz olduğunu kavramamız gerekli. Öte yandan kuruluşlar ve şehirler, altyapı iyileştirmelerine yatırım yapabilir, etkili trafik yönetim sistemleri uygulayabilir ve eğitim programları düzenleyebilir. Trafik güvenliğini iyileştirmek adına ülkeler, sıkı trafik yasalarını uygulamalı, toplu taşıma sistemlerine yatırım yapmalı ve sürekli olarak trafik güvenliği önlemlerini değerlendirmelidir. Uluslararası düzeyde ise bilgi alışverişini kolaylaştırabilir, küresel güvenlik standartları belirleyebilir ve ortak sorunlara çözüm bulmak için işbirliğini teşvik edebilir. Bu faktörler trafiği oluşturan en temel faktörlerdir, baştan güvenilir bir ekosisteme ayak basmalıyız.
Lafın kısası, güvenli bir trafiğin en önemli etmeni günün sonunda bizleriz. Bu ekosistemi bizler oluşturuyorsak, bizler güvenli kılarız. Bu nedenle, her trafiğe çıkışımızda aldığımız sorumluluğun farkında olarak yaşamalıyız, öyle ki yaşayalım ve yaşatalım…
Hepimiz trafikteyiz. Hepimiz işe, okula, hastaneye ve en basiti hava almaya dışarı çıkıyoruz. Bunun ehliyet sahibi olmakla ya da küçük bir yerde yaşamakla alakası yok.
Hepimiz yol kullanıcısıyız.
Hepimiz trafiğin içindeyiz.
Yaya olarak, sürücü olarak ve can sahibi bir insan olarak.
Ve trafik akıyor, hayat akıyor.
Günlük hayatta bu konu hakkında ne kadar düşünüyorsunuz bilmiyorum. En azından ben Trafik Psikoloji dersi almadan önce Trafik Güvenliği hakkında pek düşünmezdim. Sonra ilk Trafik dersimizde şu rakamlarla yüzleştim:
135.000.000/yıl.
3650/ her gün.
152/ her saat.
Her yıl, her gün, her saat trafikte yaralanan ve can verenlerin sayısı.
Gözünüzde canlandırabilir misiniz, her an Dünya’da ne kadar çok kişi trafikte yaralanıyor, can veriyor? Bu istatistikler birer sayı değil, her bir kişinin beraberinde etkilediği onlarca insan, onlarca acı. Hepimiz trafikten ne kadar etkileniyoruz farkında mıyız?
Trafikteki görünür tehlike her yıl bizi pek çok hastalıktan daha fazla etkileyen ciddi bir meseledir. Buna rağmen Trafik güvenliği hakkında düşünmüyoruz, konuşmuyoruz. Çoğu zaman kader deyip geçiyoruz. Kader değil, hata değil, kaza değil; çoğu zaman ihmal, dikkatsizlik, umursamazlık ve önemsememek…
Trafik kazalarının manevi boyutlarıyla beraber maddi boyutları da vardır. Kişilerin bireysel ekonomilerine büyük zarar gelmesinin yanında her yıl ülke ekonomisi de trafik kazalarının sebep olduğu hasarlardan payını almaktadır.
Hepimiz toplumun bir parçası olduğumuzu ve trafikte yaptığımız hataların kendi canımızın yanında başkalarının canlarını da tehlikeye attığını unutmamalıyız. Ya hepimiz tehlikedeyiz ya da hepimiz güvendeyiz. Trafik güvenliği konusunda farkındalığı arttırmak öncelikle kendi yararımıza olacaktır. Üzerimize düşen sorumluluğu alarak daha güvenli bir trafik ortamı için adım atmalıyız.
Trafikte hem yaya hem sürücü olarak dikkatli olmalıyız.
Yaya olarak kurallara uymalıyız. Gideceğimiz yere birkaç dakika erken gitmek pahasına canımızı ve diğer insanların canlarını tehlikeye atmamalıyız.
Sürücü olarak sorumluluklarımızı bilmeliyiz. Yetersiz uykuyla yola çıkmamalıyız. Özellikle alkollü araç kullanımı büyük tehlikedir. Bazen trafikte sürücüler, fazla özgüvenin de etkisiyle, alkollü araç kullanıyor ya da sürüş halinde telefonları ile ilgileniyorlar. ‘Zaten kısa mesafe, yolları biliyorum, ben alkollü ya da telefonla konuşurken de araç kullanabilirim’ gibi düşüncelerle dikkat seviyelerini çok aza düşürerek ölümcül hatalar ve ihmaller yapabiliyorlar. Bu şekilde trafik kurallarını göz ardı etmemeliyiz. Kurallar hepimizi koruyan bir zırh gibidir, kurallara uymak hayatidir.
En önemlisi hem yayaların hem sürücülerin, yani bütün yol kullanıcılarının dikkat etmesi gereken hayati bir husus daha vardır: sakin kalmak. Trafikte öfkemize hâkim olmayı öğrenmemiz gerek. Yine ehliyet verilirken dikkat edilmesi gerekenlerden biri: kişi öfkesini kontrol edebiliyor mu? Diğer yol kullanıcılarına saygılı olmalıyız. Trafikte sinirlerimizi kontrol altına almalıyız, aksi halde öfke patlamaları herkes için kötü sonuçlar doğurabilir.
Kişisel olarak kendi önlemlerimizi aldıktan sonra ülke çapında önlemlerimizi arttırmalıyız. Bu konuda daha fazla konuşmalıyız. Kamu spotları, eğitimler ve seminerler düzenlemeliyiz. Trafik güvenliği konusunda tanımadığımız bir kişinin birazcık bile olsa farkındalığının artması yine bizim yararımızadır. Bugün yol hipnozu nedir bilmeyen ve ehliyet sahibi, aktif araç sürücüsü pek çok insan var. Ehliyet almadan önce gerekli eğitimleri verebiliyor muyuz, kendimizi sorgulamayız.
Trafik güvenliği, dünya çapında bir sorundur. Bu yüzden ülkeler üzerlerine düşen görevi yapmalı, sonrasında ise birbirlerine yardımcı olmalıdırlar. Bu konuda uluslararası konferanslar düzenlenerek bilgi paylaşımı yapılabilir. Ülkeler iş birliği yaparak, bu konudaki teknolojik gelişmelerden ve sürdürülebilir çözümlerden birbirlerini haberdar etmelidir. Uluslararası düzeyde gerekli kuruluşlar kurulmalı, var olanların etkinliği arttırılmalıdır.
Trafik güvenliğinin çağımızın en kritik ve hayati konularından biri olduğunu unutmamalıyız. Birbirimizi destek olmalı ve üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeliyiz. Birimizin yapacağı en küçük hatanın hepimiz için ölümcül sonuçlara yol açacağını aklımızdan çıkarmayarak kendi canımızı ve başka hayatları tehlikeye atmamalıyız.
Traffic safety is important, but often, we take it for granted in today's fast-paced society, where everyone is always on the move and convenience is fundamental. Safe mobility on our roads, however, is a shared responsibility that impacts all of us and goes beyond simple following of the law. Now, let's explore the fundamentals of traffic safety, talking about who is at risk, why it matters so much, how to move securely, and the responsibilities that individuals, groups, cities, nations, and international bodies may play in encouraging safety.
Since each journey matters, traffic safety is of the highest priority. Protecting lives and avoiding the devastating impacts that accidents can have on families, communities, and society are more important than figures and statistics. We prioritize people's safety and provide the basis for a secure future when we put traffic safety first.
Traffic rules and regulations must be followed in order to guarantee safe movement. It's important to give priority to the rights of cyclists and pedestrians, observe speed restrictions, and avoid from being distracted when driving. On the other hand, dangerous actions that seriously endanger safety, such as speeding, drunk driving, and violating traffic signs, must be strongly prohibited.
All road users are in danger, including motorcyclists, cyclists, pedestrians, and drivers. Being a responsible driver includes awareness, tolerance, and empathy. Using seat belts, obeying speed limits, and putting down electronic devices are basic behaviors that make driving safer.
Public education, construction investment, and strict law enforcement are all essential components of traffic safety. Important elements include seat belt use, speed limits, and a restriction on driving while drunk. Equally important are developing carefully planned road networks, appropriate signs, and a shared responsibility culture.
Our aim is to create a world where there are very few road accidents. To do this, an extensive approach that includes updated security measures, better infrastructure, along suitable driving practices is needed. Adopting a culture of ongoing awareness-raising and improvement is necessary to work toward safer road users.
Individuals can make a tiny impact by learning safe driving practices, keeping up with safety instructions, and showing respect for other drivers. It's about developing an attitude of responsibility for one's own and other people's safety.
Organizations and cities play an important role at the middle level. Road safety can be improved via infrastructure investment, the application of smart technologies, and the implementation and improvement of transportation policy. Planning urban areas with safety as the primary goal improves the well-being of people in general.
At the national level, countries need to provide public awareness programs, update legislation on a regular basis, and implement detailed traffic laws. A unified and consistent strategy for protecting citizens on the roads can be guaranteed when road safety is given priority in national policies. International organizations have the potential to encourage cooperation and information sharing at the global level. Raising standards while improving road safety globally is ensured by the international exchange of best practices, innovations, and technologies.
In final words, let us keep in mind that every journey is important as we make our way toward a safe tomorrow. Our overall efforts, whether as individual drivers, urban planners, or international supporters, influence how traffic safety develops in the future. Together, we can prioritize safety by supporting efforts that put safety first, committing to drive responsibly, and working toward a world where everyone can get where they're going safely. For the safety of all other drivers as well as for your own sake, drive carefully. Stay alert, and arrive alive.
Herkes ülkemizde yaşanabilecek büyük depremlerden ve oluşacak tahribatlardan oldukça korkuyor. Peki insanlarımızın canı ve malı için tek büyük tehdit deprem mi?
Ülkemiz karayolu ağında 2022 yılında toplam 1 milyon 232 bin 957 adet trafik kazası meydana geldi. Bu kazaların 1 milyon 35 bin 696 adedi maddi hasarlı, 197 bin 261 adedi ise ölümlü yaralanmalı trafik kazasıdır. Yıl içerisinde meydana gelen ölümlü yaralanmalı trafik kazalarının %82,5'i yerleşim yeri içinde %17,5'i ise yerleşim yeri dışında meydana geldi. Türkiye'de 2022 yılında meydana gelen 197 bin 261 adet ölümlü yaralanmalı trafik kazası sonucunda 2 bin 282 kişi kaza yerinde, 2 bin 947 kişi ise yaralanıp sağlık kuruluşlarına sevk edildikten sonra kazanın sebep ve tesiriyle 30 gün içinde hayatını kaybetti (TÜİK). Deprem gibi büyük felaketler yaşadığımızda ve toplu halde binlerce insanımızı kaybettiğimizde konunun uzmanları çıkıp derhal bu konuda ciddi önlemler alınmasını tavsiye ediyorlar. Ülkemizin tüm fertlerinde geçici de olsa bir bilinç oluşuyor. Fakat, her yıl binlerce insanımızı trafik kazalarına kurban verirken ülkemizde trafik güvenliğine dair genel bir bilinç oluştuğundan söz edemeyiz. Yani trafik her yıl sinsice can aldığından toplumsal bilinci ıska geçiyor. Bana göre onu deprem gibi felaketlerden daha tehlikeli yapan da budur. Ülkemizde her yıl bir büyük deprem olsa ve bu depremlerde ortalama 7 bin insanımızı kaybetsek muhtemelen bütün yetkililer ve vatandaşlar deprem güvenliğini dillerinden düşürmezlerdi. Belki de bu konuda çok somut adımlar atılırdı. Fakat trafiğin çalışma yöntemi böyle değil. Bu yüzden de aldığı canlar ve yarattığı tahribat deprem gibi felaketler kadar çarpıcı olmuyor. İşte tam da bu nedenle trafik güvenliği oldukça önemli hale geliyor. Muhtemelen son 20 yılda trafik dolayısıyla kaybettiğimiz insan sayısı depremler dolayısıyla kaybettiğimiz insan sayısından çok daha fazladır. Bu yüzden de nasıl insanları deprem konusunda bilinçlendirip güvenli yapılar inşa etmekten bahsediyorsak insanları trafik güvenliği konusunda bilinçlendirip güvenli yollar inşa etmeliyiz. Ülkemizdeki ve dünyadaki her insanın canı değerlidir. Trafik insanın kendisiyle, insan hayatıyla doğrudan ilişkili bir olgudur. Tam da bu yüzden trafik güvenliği oldukça önemli ve inşa edilmesi oldukça gereklidir.
Başlangıçta trafik güvenliğinin önemini vurgulamak adına ülkemizden örnek verdim fakat trafik güvenliği dünyanın geri kalanı için de önemli bir problem olarak karşımıza çıkıyor. Dünya genelinde her yıl ortalama 1,3 milyon kişi trafik kazası nedeniyle hayatını kaybediyor (WHO). Neredeyse bir büyük şehir dolusu insan demek bu. Peki bunun önüne geçmek için ulusal ve küresel çapta neler yapmalıyız. Öncelikle, daha önce de söylediğim gibi, trafik insanın kendisiyle bir olgu. Bu yüzden alınacak tüm önlemlere insanın kendisinden başlamak isabetli olur diye düşünüyorum. Her ülke trafik güvenliği ile ilgili dersleri kendi eğitim sitemlerine entegre etmeliler. İnsanları genç yaşta bilinçlendirmek adına çarpıcı müfredatlar hazırlamalılar. Bu müfredatta trafik güvenliğinin yanı sıra trafik probleminin yarattığı bilanço da net ve çarpıcı bir şekilde gençlere aktarılmalı. Sadece öğrenciler için değil genel halk için de eğitimler oluşturulmalı ve bunlar halka uygun bir biçimde ulaştırılmalı. İşin başrolünü hallettikten sonra her ülke güvenli yollar inşa etmek için ayırdığı bütçeyi gözden geçirmeli ve bu konuda daha doğru yatırımlar yapmalı. Gerçekleşen trafik kazalarının özellikle hangi bölgelerde ve ne sebeple meydana geldiği detaylıca incelenmeli ve buna uygun adımlar atılmalı. Bu adımlarla birlikte trafik güvenliği açısından çok daha iyi bir noktaya gelebileceğimize inanıyorum.
Aslında insanlar olarak hepimiz trafik probleminden dolayı tehlikedeyiz. İnsanlar genelde kendilerine bir şey olmayacağını düşünüp tedbirsiz davranabilirler. Mesela trafikte telefonla konuşmak veya mesajlaşmak en büyük problemlerden birisi ve ben bunun insanların gereksiz özgüveninden kaynaklandığına inanıyorum. İnsanlar bunu yaparken kendilerini ve diğerlerini tehlikeye attıklarının bilincinde olmuyorlar diye düşünüyorum. Bu davranışın yol açabileceği felaketi hayal edemiyorlar çünkü kendilerini bu işi kotaracak kadar yeterli görüyorlar. Daha önce 50 kere telefonla mesajlaşırken başarı ile araç kullandıklarından 51. sefer de başarılı olabileceklerine inanıyorlar. Böylelikle trafikte telefon kullanmak sinsi bir katil olan trafiğin sinsi azmettiricisi oluyor. Bu yüzden de trafik psikoloji alanının özellikle bu konuya eğilmesi trafik güvenliği açısından oldukça elzem diye düşünüyorum.
Aslına bakarsak trafik güvenliği açısından son yıllarda gittiğimiz nokta umut verici gözüküyor. Fakat tabi ki de bunun yeterli olmadığı açık. Bu iyiye gidişi sürekli ve kalıcı hale getirmek için daha radikal adımlar atılmalı. Doğal afetlere verilen önem ve alınan tedbirler gibi yapay bir afet olarak niteleyebileceğimiz trafiğe de aynı şekilde yaklaşılalı. Trafik psikolojisi akademide daha görünür hale gelmeli ve bu alanda daha fazla çalışma ve araştırma ortaya konmalı. Trafik probleminin çözüme kavuşması için sadece araçlı yol kullanıcıları değil araçsız yayaların da bilinçlendirilmesi ve bu problem çözülürken onlar için sorun teşkil eden hususların da göz önüne alınması oldukça elzem. Eğer tüm bunlar planlı ve programlı bir şekilde hayata geçirilirse son yıllardaki umut verici gelişmeler önümüzdeki yıllarda da artarak devam eder ve gelinen son nokta da trafiğin insan hayatına olumsuz etkisi minimuma iner.
Güvenli bir trafik için temel unsur olan insanlar sistematik bir şekilde bilinçlendirilmeli ve sorumluluklarını yerine getirmeli. Yerel belediyeler yayaların ve araçların güvenli bir şekilde seyahat edebilecekleri yollar inşa etmeli. Ulusal kuruluşlar insanların bu konuda eğitilmesini ve bilinçlendirilmesini sağlamalı. Güvenli trafik için tüm gerekliliklerin yerine getirildiğinden emin olmalı. Uluslararası kuruluşlar ise ülkelerin trafik güvenliğine gerekli önemi vermesini sağlamalı ve trafik güvenliği sağlamak adına yeterli bütçesi olmayan devletleri bu konuda desteklemeli. Tüm katmanlar üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirdiği takdirde yollar insanlara mezar olmak yerine insanların güvenle seyahat sağlayabileceği yapılar haline gelecektir.
Deprem, sel, kuraklık… Bu olayları ağır sonuçlarından ötürü nasıl doğal afet olarak niteliyorsak benzer ve hatta daha ağır sonuçları olan trafiği de yapay afet olarak niteleyebiliriz. Şansımız şu ki bu yapay afetin sorumluları bizleriz. Biz istersek bu afeti bitirebiliriz. Biz trafikte telefon kullanmazsak, başkalarının canını hiçe saymazsak, alkollü veya uykulu araç kullanmazsak bu yapay afet bize zarar veremez. Bu yüzden sevgili okuyucular, hepimiz elimizle yaptığımız afeti bitirmekte güç sahibiyiz. Bu gücü kullanalım. Bu afeti bitirelim. Güvenli yolculuklar!
Traffic safety is one of the most important topics in our daily lives. We should prioritize safety rules in traffic. Even though we do not always realize that the roads are such complex networks, each individual's actions can create significant consequences. In this post, I will discuss the significance of traffic safety, explore measures to promote safe mobility and identify risks. Besides, I will look at the roles of individuals, organizations, cities and countries to ensure safer roads.
It is obvious that traffic safety is important and necessary. Not surprisingly, traffic accidents can give rise to personal tragedies. Furthermore, they can cause a significant financial burden on communities through the cost of healthcare and damage to properties. However, preserving individuals' lives, preventing injuries and safeguarding communities when traffic safety is prioritized is possible.
Safe mobility can be defined as the ability of individuals to access a destination freely with minimized risks of accidents. Therefore, ensuring safe mobility in our country and globally is an essential point. In order to encourage this, investments in infrastructure can be made, strict traffic regulations can be implemented, and public awareness can be promoted as well. As a society, we should not ignore unsafe practices. The safety of pedestrians, cyclists, and motorcyclists should be considered because those are the most vulnerable road users. Traffic rules should protect them. For example, drivers should avoid speeding, engaging in distracted driving behaviors, and obey the traffic rules. In this way, individuals who are in danger can be protected as much as possible.
There is more than one element which contributes to traffic safety; however, some of them are particularly important. For example, effective road designs can positively affect traffic safety. Furthermore, whether an infrastructure is well-maintained or not plays a crucial role in traffic safety. That's why the existing infrastructures should be improved, and new well-maintained ones should be made. More advanced safety technologies in each area, especially in vehicles, can be promoted because they are essential components of traffic safety. This technology can considerably contribute to traffic safety if it is used effectively. Adequate education and awareness programs are also critical in improving traffic safety. However, increasing awareness, offering incentives, and rewarding road users can positively influence traffic safety.
Our aim for road users should be to make them educated, responsible and considerate. In this way, as a society, we can see better days. We should bear in mind that each individual has huge power overall, which means we should not ignore our unique contribution to society and traffic safety as an individual. There can be a snowball effect. Traffic safety is a collective responsibility. Each individual in society should take responsibility. How can we do it? The answer is simple. On the micro level, individuals must prioritize safe driving practices and adhere to traffic rules. If you are a driver, you can drive responsibly and obey the speed limit and traffic laws. Whether you are a pedestrian, cyclist, motorcyclist, or driver, you can advocate for change and should be aware of your responsibilities. In organizations and cities, on the meso level, it is crucial to invest in infrastructures, put safety policies into practice, and promote a responsible society as a whole. At the macro level, countries should promote and regularly update traffic regulations. And lastly, at the global level, international organizations need to encourage collaboration and share best practices to make a global positive impact.
In conclusion, remember that accomplishing traffic safety is a collective responsibility. We have a lot to do as individuals, such as being responsible and advocating for change. The changes are necessary to create a safe journey. With collective efforts and patience, it is possible to create a world where each individual and road user knows the importance of traffic safety and behaves according to this reality.
Mobility and traffic are essential parts of our daily lives. Mobility refers to the ability to move in between places, and traffic refers to the movement of many vehicles and pedestrians within an area. Either by a vehicle or by foot, we, as people, are a part of the traffic system. This system, along with bringing us ease, also brings death and injuries. Around 1.19 million people die each year, and between 20 and 50 million people get injured
as a result of crashes. These numbers are extremely high, which means there are problems with the current traffic and transportation systems and tools. Let's have a look at the importance of the traffic system and its components in detail.
Although most of us only consider cars when we hear traffic, it is much more complex and crowded than what we think. The system of traffic includes drivers, pedestrians, bicyclists, motor riders, private and commercial vehicles, and passengers. All of these can be present in a traffic setting, which can make all of them subject to dangerous accidents. When we think about what can be done to improve safety, we have to consider all types of road users. Therefore, improvements in engineering, enforcement, and education related to traffic can positively affect everyone, increasing the safety in traffic in Turkey. Education on traffic safety is crucial for less fatality and injuries. In our country, education and awareness on safety must be increased as a part of our education system. The occasional courses on traffic rules are not enough to equip people with the necessary knowledge and awareness. There should be more emphasis on teaching people how to take safety measures from a young age. With the gradually developing technology, the vehicles and roads can become safer. As individual drivers, at micro level, making use of the existing safety gadgets in vehicles, such as safety belts, dash cams, and parking sensors carefully are helpful steps. Engineering can also be implemented by macro level to reconstruct road designs. In Turkey, the number of dividers, roundabouts, pedestrian crossings, and traffic lights must be increased by the related officials.
Enforcement is another important component in safety. The presence of police around the roads can actually deter users from committing violations. Moreover, I believe that officials must listen to what people have to say about the problems in traffic. At meso level, organizations can collect data about the common problems of citizens and act accordingly. This would also foster collaboration. At magna level, international structures may run global awareness campaigns to draw more attention to this issue.
Overall, education and improvement in engineering are key factors in traffic safety. However, at any level, there are many things we can do to collaboratively build a safer future. Attention and resources are needed to achieve this common goal, which I hope we can achieve in the near future. Sticking to the general rules of traffic and caring for others are among the most basic things we all can apply in our daily lives. Remembering that we are a part of a system that consists of a vast number of individuals and acting accordingly should prevent accidents and fatality in the traffic.
Gerek şehir içi, gerek şehirler arası ulaşım herkesin hayatının gündelik parçası haline gelmiş durumda. Özellikle büyük şehirlerde herkes her gün saatlerini bir yerlere ulaşmaya çalışarak geçiriyor. Hatta yeri hayatımızda o kadar büyük ki çocukken ilk öğrendiğimiz şeylerden biri yolda karşıdan karşıya geçerken önce solumuza sonra sağımıza sonra tekrar solumuza bakmak oluyor. İlkokulda hepimiz “Trafik Güvenliği” dersi alıyoruz. Ancak Trafik Başkanlığı’nın yayınlamış olduğu verilere göre yalnızca 2023 yılında toplam 555,668 kaza yaşanmış, ki bu da her geçen dakikada 1 kaza olması anlamına geliyor. Yani hala her gün, ağır ya da hafif, bir sürü trafik kazası yaşanmaya devam ediyor. Trafikle ilgili bir sürü kural koyulsa ve bunun eğitimi verilse bile insanlar ya hala bu kurallara dikkat etmiyorlar ya da koyulan kurallar yetersiz kalıyor.
Bunu düzeltmek için bireysel olarak belki yapabileceğimiz çok bir şey olmayacağını düşünebiliriz ama toplu bir değişim için öncelikle herkesin kendinden başlaması gerekir. En basitinden hepimiz toplumda yayalar olarak daha dikkatli olabiliriz. Mesela araç sürücüleri için trafik ışıklarının önemi ne kadar vurgulansa da yayalar için o kadar önemsenmiyor bu mesele. Halbuki trafik ışıkları yayalar için de eşit derecede önemlidir. Özellikle kırmızı ışığın biraz uzun olduğu yerlerde yayalar yola atlayıp koşarak karşıya geçmeye çalışıyorlar. Bu şekilde hem kendi canlarını tehlikeye atıp hem de trafiğin akışında sıkıntıya sebep oluyorlar. Bunu engellemek için en azından herkes için yeşil ışığı beklemeyi norm haline getirebiliriz. Devlet tarafındansa öncelikle eğitimler biraz daha sıkılaştırılabilir çünkü insanların bu kuralları sadece sınavları geçmek için ezberlenmesi gereken birkaç cümleden daha fazlası olarak görüp hayatlarına entegre etmelerinin sağlanması gerekiyor.
Son zamanlarda herkes için tehlike oluşturan bir diğer durum ise motor kuryeler. Online market ve yemek servisleri çok popülerleştiği için motor kuryelerin sayısında da ciddi bir artış oldu. Ayrıca bu kuryeler uygulamalar üzerinden hızlarına dair puanlandırıldıkları için gittikleri yere olabildiğince hızlı bir şekilde ulaşmaya çalışıyorlar. Bunun için de arabaların arasında makas atıyor ve trafik ışıklarında ya da kalabalık caddelerde motorlarını kaldırım üzerinden sürüyorlar. Yapma sebepleri belki tolere edilebilecek olsa da bu davranışlarla toplumdaki herkesin canı tehlikeye giriyor. Bunun önüne geçilmesi için de hem yollar ve kaldırımlar daha dikkatli kontrol edilebilir hem de bu uygulamalardaki puanlama sistemlerinde değişikliğe gidilebilir.
Bunların dışındaysa en büyük sorunu elbette araba sürücüleri oluşturuyor. Öncelikle taşıt kullanıcıları için yalnızca ehliyet ilk alınırken bir eğitim veriliyor. Sürücü eğitimini bir kere geçtikten sonra hiçbir şekilde hatırlatmalar yapılmıyor ve insanlar kuralları öğrenseler bile bir süre sonra unutabiliyorlar. Ya da zaman geçtikçe şehir düzenlerinde de değişiklik olmasıyla kurallarda değişiklik yapılabiliyor. Bunların önüne geçmek için ehliyet aldıktan sonra da belirli aralıklarla sürücü eğitimleri devam ettirilebilir. Ayrıca trafik kurallarına uyumu arttırmak için daha caydırıcı cezalar koyulabilir.
Çocuklara da okullarda verilen trafik ve güvenliği hakkındaki eğitimler detaylandırılıp düzenli şekilde takip edilebilir. Bu eğitim aile ve okul birliği içerisinde de takip edilirse daha verim alınabilir. Bunun dışında sürücü kurslarında da teorik eğitimler genelde çok ciddiyetle takip edilmiyor ve adaylar derslere gitmeyi tercih etmeseler de sınavları geçebiliyorlar. Bunu önlemek için devam zorunluluğu getirilebilir.
Kısacası sürücü ya da yaya olmamız fark etmeksizin trafik ve ulaşım hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi ve artık hep birlikte güvenli bir şekilde yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Bunun için hem bireysel hem de ulusal düzeyde gerekli düzenlemelere uymamız ve durumu biraz daha ciddiye almamız gerekiyor. Bu da ancak eğitimin arttırılmasıyla gerçekleştirilebilir çünkü trafik kurallarına uymayı sadece ceza almamak için değil güvenli bir yaşamın gereği için olduğu bilincini vermemiz, yani trafik kültürü de oluşturmamız gerekir. Bu kültürün oluşturulmasıyla ilerisi için daha sağlıklı ve güvenli toplumlar kurulabilir.
We frequently undervalue the importance of one vital factor that impacts us all in the midst of the daily grind: traffic safety. Every day, the roads—which are the lifeblood of our communities—see a complex dance between automobiles and pedestrians. Without the proper safety precautions, though, this dance could become dangerous. We will discuss the significance of traffic safety, the current problems, and our shared accountability for making roads safer in this blog.
Why is Traffic Safety Important?
The numbers make sense and are clear. Every year, millions of people are injured, or worse lose their lives in traffic accidents. The financial toll is high and includes medical costs, property damage, and lost productivity. The emotional toll on families and communities is incalculable when you look past the numbers. Because of this, putting traffic safety first is not just a matter of preference; it is also a social responsibility.
Safe Mobility: What Should (Not) We Do?
It is everyone's duty to ensure safe mobility. Individually, it's important to drive defensively, obey speed limits, and keep your eyes off other things. In addition, cyclists and pedestrians contribute significantly by observing traffic laws. On a bigger scale, cities need to make investments in smartly planned road systems, use technology to control traffic, and support environmentally friendly forms of transportation.
Identifying Those in Danger and Driving Behavior:
Everybody on the road, including cyclists, pedestrians, and experienced drivers, is susceptible to potential dangers. Acting responsibly begins with acknowledging this vulnerability. It's imperative to drive cautiously, follow the law, and give up aggressive driving habits. Both cyclists and pedestrians should prioritize visibility and stay on designated routes in order to reduce risks.
Critical Elements in Traffic Safety:
Traffic safety is influenced by many factors, but some stand out as being particularly important. It is crucial to maintain roads and cars on a regular basis, enforce the law effectively, run public awareness campaigns, and integrate smart technology into traffic control. Together, these components form a complete safety net.
Charting a Safer Course:
The goal is obvious: a world where drivers are safer and there are fewer accidents. This calls for a multifaceted strategy. People need to make a commitment to acting responsibly; businesses and cities need to put infrastructure and education first; nations need to enact and regularly amend traffic laws; and international cooperation is essential for exchanging best practices and putting international standards into effect.
Responsibility at Every Level:
Every individual needs to act as a micro advocate for their own safety as well as the safety of other drivers. Cities and mesoscale organizations can make contributions by implementing policies, providing infrastructure, and teaching people. Macroeconomically, nations must invest in national safety initiatives and impose strict traffic laws. International organizations ought to support cooperation, research, and the creation of global safety standards at the magna level.
A Last Word for Readers:
All of us are ultimately part of the collective effort to improve road safety. We contribute to making the world a safer and more secure place when we value the lives of those around us as well as our own. When we work together, we can decide to drive defensively, advocate for change, and work toward the day when accidents happen infrequently rather than frequently. Happy travels to all of you!
Hepimizin bir yerlere yetişmeye çalıştığı ve hayatın bu hızlı yapısına ayak uydurmak için trafikte hayatlarımızı tehlikeye attığımız bu günlerde trafik güvenliği daha da önemli bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Emniyet kemeri takmak da bu gibi durumlarda koruyucu ve önemli bir yapıtaşını oluşturuyor. Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği İdaresi (NHTSA)’ne göre emniyet kemeri kullanımının son yıllarda %90.7’yi bulmasına rağmen, emniyet kemeri kullanımını kapsayan ve insanların önemini fark etmelerini engelleyen birçok efsane ve yanlış kanılar hala mevcut.
Bu yaygın efsanelerden biri emniyet kemerinin kısa mesafeli sürüşlerde gereksiz olduğu düşüncesi. Eğer uzun bir yolculuk yapılmıyorsa ya da hızlı gidilmiyorsa emniyet kemeri kullanmanın koruyucu olmadığı ya da gereksiz olduğu düşüncesi çevremizde de sıklıkla görülebilir. Oysaki kazaların nerede ve ne zaman olacağını bilemeyeceğimiz gibi her türlü olasılığa karşı önlem almalıyız. Bunun yanı sıra, sürücülerin kendilerini dikkatli ve güvenli bir sürücü olarak tanımladığı için emniyet kemeri kullanmasına gerek olmadığı kanısı da oldukça yaygın. Böyle durumlarda da sizin elinizde olmayan faktörlerin düşünülmesi ve bunlara karşı bir önlem alınması da trafik güvenliğinin sağlanması açısından oldukça önemli.
Bir diğer yaygın kanı ise kaza durumlarında emniyet kemeri hareketleri kısıtlayacağı için yararlıdan çok zararlı olduğu yönünde. Emniyet kemeri kullanımı ciddi kazalarda morarma ya da çizilme gibi küçük yaralanmalara sebep olmakla birlikte, çok daha ciddi yaralanmalara karşı bizi koruyor. Emniyet kemerleri ilk olarak çarpışma esnasında yolcuların çarpışmanın etkisi ve hızıyla araçtan dışarı fırlamasını önlemektir. Aynı zamanda kazanın yarattığı etkiyi emerek ciddi yaralanma ve ölüm ihtimalini düşürürler.
Son olarak değineceğim yanlış kanı ise hava yastıklarının yeterli korumayı sağladığı düşüncesi ve bu düşüncenin emniyet kemeri kullanımını düşürmesi üzerine olacak. Hava yastıkları ciddi hasarlar alınabilecek ve yüksek hızda gerçekleşen kazalarda yolculara bir koruma sağlamakla beraber, modern araçlarda emniyet kemerleriyle birleştiklerinde tam koruma sağlayacak şekilde tasarlanmışlardır. Hava yastıkları kaza esnasında baş ve göğüs bölgesini korumakla beraber emniyet kemeri tüm vücudu sabitler ve koruma sağlar. Bu sebeplerden dolayı işi şansa bırakmayıp her iki koruma yöntemini de kullanmalıyız.
Emniyet kemerleri, yolcu ve trafik güvenliği için vazgeçilemez araçlardır. Bu sebeple emniyet kemeri kullanımıyla ilgili yanlış kanıları ve efsaneleri çürütmek hayat kurtarıcı bir rol oynar. Bir sürücü kendine ne kadar güvenirse güvensin ya da araba kullanacağı mesafe ne kadar kısa olursa olsun önlem almak ve hem kendi hem de diğer yolcuların hayatını riske atmamak adına emniyet kemeri kullanımı önemli bir koruyucu ve önleyici etkiye sahiptir. Bu yanlış kanıları çürüterek ve gerekliliğini anlatarak, kullanılmadığını gördüğümüzde uyararak herkesin emniyet kemeri kullanmasını sağlayabilir ve oluşabilecek olumsuz durumları minimuma indirebiliriz.
Trafik nedir? Trafik dendiğinde aklınıza ilk ne gelmektedir? Yoğunluk, sıkışıklık, gürültü, karmaşa, sinir ve stres…? Belki de bunlara benzeyen birçok olumsuz düşünce ve duygu… İçerisinde onlarca farklı katmanı bulunduran, çeşit çeşit canlı ve cansız varlıkları kapsayan bu büyük dünya, günümüzde ne yazık ki hep olumsuz özellikleriyle bilinmekte ve onlarla ifade edilmektedir. Oysaki trafik bu olumsuzlukların haricinde pek çok yararı, pek çok kolaylığı bünyesinde barındırmaktadır. O çok sevdiğimiz grubun konserine gitmek istediğimizde, saatlerce hazırlanıp arkadaşlarımızla kafeye gitmeye karar verdiğimizde ya da aylarca ailemizden uzakta, okuduğumuz üniversitede finallerden çıkar çıkmaz evlerimize geri döndüğümüzde bize olanak sağlayan şey “trafiktir”. Trafik, başlı başına kocaman bir dünyadır ve her detayının dikkatle incelenmesi gerekir.
İnsanın içinde bulunduğu her alan psikoloji için büyüyüp gelişecek bir kaynaktır. Bu yüzdendir ki günlük hayatımızda böylesine önemli yere sahip olan bu kavramı psikoloji biliminden ayrı değerlendirmek ve ele almak belki de yapılan en büyük hatalardan bir tanesidir.
Trafiğin dünya genelinde sahip olduğu olumsuz imaj da insan psikolojisi ile trafiğin arasında bulunan karşılıklı ilişkiyi yeterince anlamamaktan kaynaklanmaktadır. Trafikte bizi sinirlendiren, zaman zaman kontrol seviyemizi aşacak derecede öfkelenmemize neden olan etkenlere baktığımızda, bu etkenlerin hemen hemen hepsini trafik psikolojisi tarafından açıklayıp anlayabileceğimizi görmekteyiz. Trafik psikolojisi dersinde de gördüğümüz gibi trafik; insan-çevre-araç elementlerinin içerisinde bulunduğu döngüden oluşmaktadır. Birbirleriyle sürekli iletişim ve etkileşim içerisinde olan bu üçlünün anlaşılması belki de trafiği ilişkilendirdiğimiz tüm o negatif kavramları derinden sarsacak güçtedir. Trafiği ve trafikteki “bizleri” anlamak sadece trafiğe bakış açımızı değiştirmekle kalmayıp davranışlarımıza da yansıyacaktır. Bu sayede herkesin zaman zaman korkulu rüyası haline gelen trafiğin yaralayıcı, zarar verici sonuçlarını da ortadan kaldırmaya adım atmış oluruz. Trafikte riske neden olan bir hareketimizi değiştirmemiz bile kelebek etkisi gibi birbirini zincirleme takip eden birçok yeni değişikliği peşi sıra getirir. Bu değişiklikler, maddi ve çevre zararlarının azaltılmasından can kayıplarını azaltmaya kadar gidebilecek güçtedir. Peki biz maddi ve manevi kayıpları azaltabilecek belki de tamamen ortadan kaldırabilecek güçte olduğumuzun farkında mıyız? İstersek bir gün içinde meydana gelen onlarca kazayı minicik bir hareketimizle engelleyebileceğimizin farkında mıyız? Maalesef, değiliz… Kendimizin ve davranışlarımızın trafiği ne derece etkilediğini bilmediğimizden bir çoğumuz bu negatif sonuçlar doğuran riskli davranışlarımızın farkında bile değil. Farkında olanlarımız ise sahip olduğu gücü ve etkiyi hafife aldığından kontrolü ele almıyor ve “Ben ne yapabilirim ki?” diye düşünerek sürecin olduğu gibi işlemesine izin veriyor. Oysaki biz yayalar olarak, bisiklet sürücüleri olarak, araç kullanıcıları olarak tahmin ettiğimizden çok daha güçlüyüz, çok daha etkiliyiz. Trafik güvenliği, ortak sorumluluk gerektiren bir süreçtir ve bu süreç her bireyin kendi üzerinden sağladığı katkı ile toplumsal seviyeye ulaşır. O yüzden de önemli olan önce kendimizin sonra da etrafımızdaki insanların trafikteki hareketlerine dikkat edip onları objektif bir şekilde değerlendirmektir.
Yaya olarak üst geçitleri ve yaya geçidini kullanmak ne kadar zor olabilir? Sürücü olarak hız limitlerine uymak ve araç kullanırken telefonumuza gelen mesajı birkaç dakika geç cevaplamak ne kadar zorlayıcı olabilir? Arabaya bindikten sadece birkaç dakika sonra emniyet kemerini takmak bizi ne kadar zora sokabilir? Tüm bu bize göre önemsiz, daima gözden kaçan veya bilerek göz ardı edilen minik davranışlar belki de onlarca insanın, uzun vadede yüzlercesinin, hayatını kurtarabilecekken neden biraz çaba göstermeyelim? Tüm bunlar bizim elimizde olan, kontrol altına alabileceğimiz davranışlardır. Psikolojinin birçok alanında olduğu gibi “Algılanan Davranışsal Kontrol Teorisi” burada da karşımıza çıkmaktadır. Biz yaya geçidini kullanabilecek, emniyet kemeri takmayı bir alışkanlık haline getirebilecek güçte varlıklarız. Bu ve bunun gibi nice davranışlar üzerinde kontrol sahibiyiz. Bu kontrol de bize davranışlarımızı pozitif yönde değiştirmek için oldukça büyük bir yardım sağlamaktadır. Bireysel düzeyde başlayan bu değişimler yavaş yavaş önce grupsal sonra da toplumsal seviyelere ulaşarak ülke çapında bir değişime sebep olabilir. Bu yüzden de davranışlarımızda bilinçlenmeye ve değişikliğe gitmekten çekinmemeli aksine bunu yaygınlaştırmalıyız.
Hayatımızın hiçbir anında trafikten kaçmamız mümkün değildir. İstesek de mümkün kılamayacağımız bu durum, bizleri çok daha bilinçli, çok daha güvenli davranışlara yönlendirmelidir. Bu yüzden önce trafiği sonra da kendi tutum ve davranışlarımızı anlamalı, bu çerçevede trafiği herkes için güvenli hale getirecek önlemler almalıyız. Adım adım yapılan minik değişimlerle sadece kendimiz için değil bizimle aynı koşulları paylaşan herkes için çok daha sakin, çok daha güvenli bir trafik ortamı sağlayabiliriz. Hep birlikte, minik değişikliklerle, eğlenceli yolculuk deneyimlerimizi gerçekleştirebileceğimiz güvenli bir geleceğe…
Okula, işe veya arkadaşlarımızla buluşmaya gitmek için her gün hatta bazen günde birkaç kez yola çıkıyor ve trafikte uzun süreler geçiriyoruz. Her gün farklı risklerle, tehlikelerle karşı karşıya kaldığımız trafikte güven içinde seyahat edebilmek için trafik güvenliğine odaklanılmalı ve gereken önlemler tespit edilip yapılmalıdır. Trafik güvenliği sağlanamadığı zaman karşılaşılan tehlikeler kişilerin yaralanmasına, hayatını kaybetmesine veya büyük maddi zararlar görmesine sebep olabilir. Bireysel etkilerin yanında güvenliğinin sağlanamamasının tıbbi harcamalar gibi toplumsal sonuçları da olacaktır. O yüzden trafik güvenliği üzerinde çalışmak birçok canın hayatını kurtarmak ve birçok mal kaybını önlemek için oldukça önemli bir sorumluluktur.
Güvenli mobilite için dikkat edilmesi gereken birçok unsur vardır. Bunlardan ilki sürüş esnasında hız limitlerine ve trafik levhalarına uymaktır. Araç kullanırken teknolojik alet kullanmamak, dikkat dağıtıcı herhangi bir işle uğraşmamak önemlidir. Tüm odak yolda olmalıdır. Ayrıca yolda da hem sürücü hem de yaya dostu iyileştirmeler yapılması güvenlik için oldukça yararlı olacaktır. Trafikte herkes tehlike altındadır. Sürücüler, yayalar, motosikletliler ve bisikletliler birbirlerine saygı göstermediği sürece güvenli bir trafik ortamı sağlanması mümkün değildir. Yaya geçitlerinde yayalara yol vermek, yanlış sollama yapmamak ve güvenli takip mesafesi bırakmak gibi davranışlar güvenlik için küçük gözüken önemli adımlardır. Bu konularda toplumu bilinçlendirmek ve eğitmek trafik güvenliğini önemli ölçüde arttıracaktır. Trafik güvenliğinin etkilendiği birçok unsur vardır. Eğitim, yol güvenliği, araç bakımı ve sürücü bilinçlenmesi bu unsurlardan bazılarıdır. Teknolojik gelişmeleri takip ederek daha güvenli bir trafik için çalışmalar yapmak, yolları daha güvenli hale getirmek, yayalar için düzenlemeler yapmak ve toplu taşımayı geliştirmek önemlidir. Kişileri toplu taşımaya, bisiklet yollarının sayısını artırarak bisiklet kullanmaya ve yürüyüş yolu ve yaya geçitlerinin düzenlenmesiyle yürümeye teşvik etmek de trafik güvenliği için önemli bir adımdır. Hedefimiz yolları herkes için daha güvenli hale getirmek için gereken düzenlemeleri ve bilinçlendirmeleri gerçekleştirmektir.
Bireysel olarak yapılabilecekler oldukça basittir. Trafikte kurallara uygun davranmak ve diğer sürücülere ve yayalara karşı saygılı olmak yapılabilecek en temel davranışlardır. Kuruluşlar ve şehirler yolları düzenleyebilir, toplu taşımayı iyileştirebilir, yayalar ve bisikletliler için yollar yapabilir. Ülkeler eğitimler düzenleyerek toplumsal bilinçlenmeyi sağlayabilir, trafik yasalarına uyulmamasına karşın caydırıcı cezalar uygulanmasını sağlayabilir. Uluslararası kuruluşlar ise küresel çapta ortak kararlar alabilir, diğer ülkelerle iş birliği yapabilir.
Sonuç olarak trafik güvenliği hem bireysel hem de toplumsal olarak herkesin fayda sunabileceği bir konudur. Öncelikle bireysel davranışlarımıza dikkat etmeliyiz ki toplumsal düzeyde de birlikte fayda sağlayabilelim. Mikro, meso, makro ve magna düzeyde faydalar sağlayabilmek ve güvenli bir trafik ortamı oluşturabilmek için herkes öncelikle kendisini gözden geçirmelidir.
As of January 2024, a Google News search for "traffic accident" produced 71,300 results, while the equivalent term in Turkish, "trafik kazaları," yielded 21,200. This numerical data serves as a reminder of the critical nature of traffic safety in the midst of daily life, highlighting the influence of culture and regulations on this issue. The escalating tragedy of traffic casualties emphasizes the imperative for both individuals and society as a whole to assume responsibility for addressing this ongoing problem.
Referencing the World Health Organization's "Global Status Report on Road Safety" from 2023, which reported a slight decrease in the annual toll of 1.19 million traffic-related deaths, it is evident that efforts to enhance traffic safety have been effective. The report highlights the importance of implementing verified measures to remarkably reduce traffic fatalities, with a global target set to halve traffic deaths and injuries by 2030. Particularly concerning is the prevalence of traffic accidents as a leading cause of death among individuals aged 5-29, with over half of these fatalities occurring among pedestrians, cyclists, and motorcyclists in low and middle-income countries.
In alignment with the WHO's 2023 Report, Turkey's Road Traffic Safety Strategy Coordination Board Meeting decisions outline several actions. These include the establishment of a "Traffic Safety Platform" involving businesses, media, and civil society organizations to conduct nationwide awareness-raising activities. Additionally, the coordination of activities within the Action Plan at the provincial level, the formation of the "Road Traffic Safety Action Plan Coordination Board" in collaboration with relevant authorities, and the promotion of the "Seat Belt and Speed Control Project" from Afyonkarahisar and Ankara to the entire country.
The decisions also emphasize joint efforts to enact proposed amendments to the 2918 Road Traffic Law, recognizing that improvements across various areas, from traffic education to enforcement, can pave the way for positive changes. The need for collaboration between the General Directorate of Security and the Gendarmerie General Command is highlighted, addressing issues such as drug control, seat belt enforcement, in-car protection systems, tire inspections, heavy vehicle checks, traffic light and signal violations, and cellphone usage checks. These decisions encompass measures from individual education and awareness to inter-agency collaboration, stringent law enforcement, and infrastructure enhancements.
Hence, Enforcement, one of the 7E's, plays a critical role in traffic safety. At the meso level, organizations and cities should focus on stringent law enforcement and infrastructure improvements, ensuring safer roads and implementing effective emergency response mechanisms to minimize the impact of accidents. Adhering to Hofstede's cultural dimensions ensures traffic safety strategies consider cultural nuances, promoting effective and culturally sensitive road safety measures globally. Countries, at the macro level, must enact and enforce comprehensive road safety laws, invest in infrastructure, and prioritize the well-being of road users. At the Magna level, international structures should facilitate collaboration, information exchange, and the establishment of global standards to ensure consistent and effective traffic safety measures worldwide.
However, regulations at both global and local scales are only effective if road users collectively embrace them through heightened awareness. Failure to adhere to traffic regulations poses a potential threat to everyone on the road, and dangerous driving habits such as speeding, drunk driving, or cellphone usage jeopardize the safety of all road users. At the micro level, individuals can integrate Schwartz's individual values into their driving behaviors by prioritizing safety and responsibility. This involves avoiding distractions, adhering to speed limits, and respecting traffic regulations. To ensure safe mobility, adopting psychotechnical assessment tests can help evaluate drivers' cognitive and psychological fitness.
To sum up, traffic safety emerges as a topic demanding responsibility at every level, from individuals to global. The aim is to create a safer and more sustainable road environment, achieved through a future built on harmony, fostering responsibility and awareness from the individual to the global level.
Trafik hayatımızın her alanında sürekli maruz kaldığımız bir oluşum, aynı zamanda toplumun refah/huzur seviyesini önemli ölçüde etkileyen canlı bir yapıdır. Yaya veya sürücü olmak fark etmeksizin, hepimiz trafiğin potansiyel tehlikeleriyle her an karşı karşıyayız. Can ve mal güvenliğimiz sık sık trafiğin canlı akışı tarafından tehdit edilirken, gerekli önlemleri almak hayati bir önem taşıyor.
Hem ülkemizde hem de dünyanın geri kalanında trafik güvenliği adına alınabilecek önlemlerin başında eğitim geliyor. Bu konuda atılabilecek adımlara örnek olarak sürücü ve yayaların trafik kurallarını tamamen benimseyebilmelerini ve bu kuralları uygulamaya açık hale gelebilmelerini hedefleyen eğitim kurslarına tabii tutulması verilebilir. Ayrıca, toplumun refah seviyesini önemli ölçüde etkileyen teknolojik ve modern trafik uygulamaları yürürlüğe girebilir. Bunun için trafiğin önemini açıkça belirten kamu spotları, okullarda ve üniversitelerde verilen trafik derslerinin müfredatları ve son olarak yolların, altyapı işlemlerinin, alt geçit ve üst geçitlerin güvenliğine/pratikliğine ayrılan bütçeler gözden geçirilebilir. Hiçbir ülkede trafik güvenliği önemsizleştirilmemeli, gereken özenin gösterilmesi maddi veya manevi sebeplerle engellenmemelidir.
Trafiğin potansiyel riskleri yayaları da sürücüleri de yakından ilgilendirir. Trafik kazalarında iki taraf da can kayıpları, ciddi veya hafif yaralanmalar ve maddi hasarlar açısından devamlı bir hedef halindeyken, trafikte özellikle hatalı araç kullanımı kazaların başlıca sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkar. Sürücüler araç kullanırken trafik kurallarına ve yaya haklarına özen göstermeli, kendilerini ve trafiğe dahil olan diğer insanları tehlikelerden korumayı öncelik haline getirmelidir. Agresif ve saygısız davranışlardan, aceleyle araba kullanmaktan veya trafikteki diğer araçların/yayaların haklarını ihlal edecek tutumlardan kaçınılmalıdır.
Genel olarak baktığımızda, trafik güvenliğinin en elzem maddeleri arasında yeterli sürüş becerileri, sakin kalabilme yeteneği, trafik kurallarının ve yasaların detaylı bilinmesi ve uygulanması yer alır. Trafiğin akışında aktif olarak yer alan insanlara düşen sorumluluğun yanı sıra, mühendislik ve mimarlık çalışmaları, çevre tasarımı ve en önemlisi yol/köprü/kavşak gibi yapıların güvenli ve korunaklı olması trafik güvenliğinin bir diğer kritik noktasını oluşturur. Bu da bize aslında trafik güvenliğinin tek sorumlularının sürücü ve yayalar değil, diğer meslek grupları ve devlet mensupları gibi toplulukları da ciddi ölçüde kapsadığını gösterir. Yani trafik güvenliği, hepimizin omuzlarında taşıdığı büyük bir sorumluluk ve hayatımızın merkezinde yer alan önemli bir görev diyebiliriz.
Gelişen yollarımız, köprülerimiz, tünellerimiz bizi kolayca gitmek istediğimiz yere ulaştırırken, hedefimiz her zaman trafiğin risklerinden korunmak ve güvenli bir şekilde yolculuklarımızı tamamlamak olmalıdır. Bu yüzden daima korunaklı yolları tercih etmeli ve araçlarımızı sürekli bakımdan geçirerek güvenliğimizden emin olmalıyız. Mevsim şartları, çevre koşulları gibi faktörleri göz önünde bulundurmayı ve önlem almayı ihmal etmemeliyiz.
Trafiği güvenli bir oluşum haline getirmek hepimizin elinde. Bireyler olarak kurallara uymalı, kendimizin ve başkalarının can/mal sağlığını daima öncelemeliyiz. Öte yandan kurum ve kuruluşlar, belediyeler ya da güç sahibi topluluklar trafik güvenliğini, yasaları ve kuralları hatırlatacak ve topluma kazandıracak faaliyetler geliştirmelidir. Devlet ve hukuk yasaları kapsamında tüm ülkeler bu durumun ciddiyetini kavramalı, toplumun refahını korumak adına gerekli adımları atmalıdır. Trafiğin insan hayatına etkisi tartışılmaz olduğundan, uluslararası konferanslar, yeni teknolojik gelişmeler ve ülkeler arası trafik güvenliğine dair dayanışma da elzem konumdadır. Sonuç olarak, kendimizi, toplumumuzu, diğer tüm insanları ve hatta hayvanları düşündüğümüzde, hepimize pay düşüyor. Herkes elinden geleni ortaya koymalı ve güvenli bir hayat için trafiğe gerekli olan önemi vermeli. Çünkü ancak herkes el ele, omuz omuza çabalarsa gerçek bir güvenlik ortamı mümkündür.
Hayatın her alanında etkili olan ve günlük yaşamımızda büyük bir yer tutan trafik, gerek ulaşım sağlamaya olan gereksinimimiz gerekse de hayatın bir çok noktasını birbirine bağlaması sebebiyle önemlidir ve önemsenmelidir.Trafik söz konusu olduğunda ulaşımdan bile daha öncelikli olan şey güvenliğimizdir. Günlük rutinlerimizde fazlasıyla yer tutan trafik olgusu, trafikteki her bir doğru kararla, her bir önlemle yaşamımızı yalnızca trafikte değil hayatın genel akışı içerisinde de daha güvenli kılar. Günlük rutinlerimizin içinde sıradan gibi görünen kararlar, aslında hayati önem taşır. Trafik psikolojisi derslerimizin birinde bu konuyu sınıfta tartışmıştık. Karşıdan karşıya geçme kararı gibi küçük ve basit görünen bir eylemin, meslek seçimi kadar hayatımızı etkileyebileceği fikri üzerinde durmuştuk. Eğer insanlar, trafikte verilen en küçük bir kararın bile ne kadar büyük sonuçlara yol açabileceğini fark edebilseydi, muhtemelen trafik güvenliğine çok daha fazla önem verir ve daha dikkatli davranırdı çünkü trafikteki her adım, beklenmedik sonuçlar doğurabilir.Trafikteki her adımın, her kararın ne kadar kritik olduğunun temel sebeplerinden biri, trafikteki unsurların birbirine sıkı sıkıya bağlı ve birbiriyle etkileşim içinde olmasıdır. Bu ağ gibi bağlılık, her unsurdan birinin diğerini nasıl ciddi biçimde etkileyebileceğini gözler önüne serer. Trafik kurallarından dahi verilen en küçük tavizin, birbirini takip eden olaylar zinciriyle ne kadar büyük sorunlara yol açabileceği göz ardı edilemez bir gerçektir. Her araç, her yaya, her sürücü ve her yol, trafikteki devamlılığı ve düzeni sağlamak için bir araya gelmiş puzzle parçaları gibidir. Bu unsurlar arasındaki uyum, küçük bir aksaklığın bile geniş bir etki yaratma potansiyeline sahip olduğu anlamına gelir. Maalesef bu durum ülkemizde de dünyada da göz ardı ediliyor. Trafik kazalarının ülkemizde her yıl binlerce insanın yaşamını yitirmesine sebep olması ve kazaların sebeplerinin büyük bir çoğunluğunu beşeri faktörlerin oluşturması bu durumu gözler önüne sermektedir. Türkiye istatistik kurumunun verilerine göre 2022 yılında türkiyede toplam 197 bin 261 adet ölüme sebebiyet veren trafik kazası yaşandı ve bu kazalar 5 bin 229 kişinin ölümüne sebep oldu (TÜİK,2022). Bu durum ülkemizde trafik güvenliğinin yeterince sağlanamadığının göstergesidir. Dünyada ise trafik kazası ölümleri her yıl milyonları bulmaktadır. Bu kazaların beşeri faktörlerini en aza indirmek onları engellemekte kilit bir rol oynar, bu nedenle trafikte bulunan özellikle sürücüler, daha sonra diğer yol kullanıcıları bütün kuralları önemsemeli ve kendi davranışının sonuçlarını ve önemini gözardı etmemelidir. Trafik güvenliği bilinci tüm trafik kullanıcılarını kapsayacak şekilde çok küçük yaşlardan itibaren benimsenmeli ve bu bilinç toplumsal norm haline gelerek sürdürülebilirlik kazanmalıdır. Her bir trafik kullanıcısı güvenlik söz konusu olduğundan her an tehlike altındadır. Fakat sürücüler bu tehlikeyi en aza indirmek , kendilerine ve başkalarına zarar vermemek adına trafikteki en aktif unsur olması sebebiyle bu konuda daha aktif bir şekilde sorumluluk almalıdır . Sürücülerin daha bilinçli olması, trafikte bulunan her unsurun güvenliğini artırır. Örneğin, hız sınırlarına uymak, emniyet kemeri takmak, cep telefonu kullanmamak gibi basit önlemler, kazaların ve yaralanmaların önlenmesine yardımcı olabilir. Bunun yanı sıra, sürücülerin diğer araçlarla uyumlu ve saygılı bir şekilde hareket etmeleri, trafik akışının daha düzenli olmasını sağlar. Sürücülerin daha dikkatli olması, özellikle trafikteki diğer unsurlara karşı daha duyarlı olmaları, yayaları gözetmeleri , ani manevralardan kaçınmaları ve yayalara öncelik vermeleri, trafikteki güvenliği artırır.
Sürücülerin bireysel olarak trafik kurallarına uyması, sonrasında ise toplu olarak bu normu benimsemesi ve diğer unsurların da bu norma uygun davranması, daha güvenli bir trafik ortamının oluşturulmasında önemli bir rol oynar. Her birimizin, trafikteki bu normlara uygun davranarak, toplumsal bir bilinç oluşturmada katkı sağlaması gerekmektedir. Trafik kurallarına tam uyum trafik güvenliğini sağlamak için en önemli faktörlerden biridir, oluşabilecek riskleri algılama, dikkatli olmak ve gerektiğinde önlem almak da destekleyici faktörlerdendir.
Trafik güvenliğini artırmak için yapılan çabaların iyileştirici olduğu ancak hedeflenen seviyeden henüz uzak olunduğu bir gerçektir. Bu noktada, yol kullanıcılarına daha güvenli bir trafik ortamı oluşturmak için bireysel, toplumsal, kurumsal, yerel, ülke ve uluslararası düzeyde birbirini tamamlayıcı bir işbirliği içinde olunması gerekmektedir.Bireylerin trafik kurallarına uyması ve bilinçli hareket etmesi, toplumsal olarak trafik güvenliğini geliştirmeye yönelik adımlar atılması, yerel ve ulusal düzeyde yol altyapısının daha güvenilir hale getirilmesi, hız kontrolü ve denetiminin sağlanması, ayrıca trafik güvenliği ile ilgili farkındalığı artırıcı eğitimler düzenlenmesi gibi adımlar güvenliği artırmak için etkili olabilir.Uluslararası boyutta ise, dünya çapında trafik güvenliğini sağlayacak standartlar belirlenmesi, ülkeler arası trafik verilerinin paylaşılması ve analiz edilmesi, teknolojiyi etkin bir şekilde kullanma gibi uygulamalar trafik güvenliğini olumlu yönde etkileyecek önemli adımlardandır.
Son olarak, trafik güvenliği tıpkı eğitim, sağlık , ekonomi gibi ciddiye alınması ve tüm boyutlarıyla değerlendirilmesi, öncelenmesi gereken bir konudur. Bu nedenle her birimiz, her bir şehir, her bir ülke bu durum üzerine çalışmalı ve daha etkili yöntemler ve önlemlerle güvenliğimizi korumalıyız.
Trafik hayatımızın önemli ve vazgeçilmez bir parçası. Bir gününüzü gözden geçirdiğinizde evden dışarı adımınızı attığınız anda trafiğe o veya bu şekilde dahil olmamanız neredeyse imkânsız gibi duruyor. 7’den 70’e her yaştan insan sürücü veya yaya olarak trafiğe dahil oluyor. Bu, zaman zaman kulaklığı takıp kaldırımda yürürken veya karşıdan karşıya geçerken olabildiği gibi, bir sürücü olarak belki de saatlerce trafikte araba sürmek de olabilir. Tabi ki motosiklet, bisiklet sürücülerini ve son zamanların yeni ulaşım araçları olan martıları da unutmamak gerek. Trafiğe bu kadar maruz kalıyorken trafik kazaları da çeşitli sebeplerden dolayı kaçınılmaz (!) olabiliyor ve aslında hepimiz bu kazaların kurbanı olabilme tehlikesiyle karşı karşıya olduğumuzdan trafik güvenliğini sağlamak çok önemli.
Bu sebepler arasında aklımıza ilk gelenler dikkatsizlik, aşırı hız, alkollü araç kullanımı, kurallara uymama, psikolojik veya fiziksel sağlık sorunları olabildiği gibi kötü hava şartları veya araçtaki mekanik aksaklıklar olabiliyor. Saydığım nedenlere baktığımızda fark etmişsinizdir ki bizlerin ihmalinden kaynaklı sebepler çok daha fazla görünüyor.
Sosyal medyayı, haberleri takip ediyorsanız her gün dünyadan veya ülkemizden trafik kazası haberlerine rastlayabiliyoruz. Hatta bu kadar sık olmasının getirdiği hissizleştirmeyle bazen haberi okumadan dahi geçebiliyoruz. Son birkaç günün gündeminde yer alan birkaç haberden kısaca bahsetmek istiyorum. Bir yanda Mersin’de şehirler arası yolcu otobüsünün viraja olması gerekenden hızlı girmesi sonucu otobüsün devrilmesiyle 9 kişi hayatını kaybederken, diğer yandan sağ şeritte ilerlerken önündeki aracı makas atıp geçmeye çalışan araç refüje çıktı. Bu aracın sürücüsü nereye yetişmeye çalışıyordu da böyle bir kazaya sebep oldu yoksa gerçekten kuralları mı bilmiyordu bilemeyiz ama bu haberleri okurken nasıl böyle hatalar yapabilirler diye içimizden geçirmiyor değiliz. Bu örneklerde olduğu gibi insanların ölümüne dahi sebep olabilecek kadar ölümcül olan bu trafik kazalarında insan faktörü çoğunlukla diğer faktörlerden daha önemli bir rol oynayabiliyorsa o halde bu kazaların önüne geçebilmede bizlerin rolü aslında sandığımızdan çok daha büyük. Trafik kazaları sıfıra indirilebilir mi emin değilim ama hem kendimizin hem sevdiklerimizin hem de trafikteki diğer insanların can güvenliğini sağlamak ve maddi manevi zararları en aza indirmek, faciaları ve sonucunda olabilecek her türlü toplumsal ve bireysel travmaları en aza indirmek için trafik güvenliğini sağlamak bu yüzden çok önemli ve bu anlamda hepimize ayrı iş düşüyor.
Önce kendimizle başlayabiliriz. Bazen trafikte acele etmek için gideceğimiz yere bir dakika erken varabilmek için ya da sadece “üşendiğimiz” için canımızı tehlikeye atmak pahasına sorumsuzca davranabiliyoruz. Trafik tek taraflı, sadece sürücülerin uyması gereken kuralların olduğu bir yerden çok karşılıklı iş birliğinin gerektiği bir yer. Eğer biz yaya isek ve trafiğe dahil oluyorsak kurallar bizim için de var demektir. Mesela, ben nasıl olsa yayayım yola atlayayım araba zaten durmak zorunda diyorsak, zaten herkes geçiyor mantığıyla diğer sorumsuz yayalardan güç alarak ben de araya kaynayayım diyorsak, karşıdan karşıya geçerken canım o kadar yaya geçidine kadar kim yürüyecek, üst geçidi kim arayıp bulacak, şuradan arabaların kenarından geçeyim diyorsak, kulaklığımızı takıp çevreyle tüm iletişimimizi kesiyorsak, trafikte dahi kafamızı telefonlarımızdan, sosyal medyadan kaldıramıyorsak kendimizi tekrar bir gözden geçirmeli ve davranışlarımızı bir düzeltmeliyiz gibi duruyor. Duruma bir de sürücü koltuğuna geçip baktığımızda, öncelikle emniyet kemerini hem kendimizin hem de önde veya arkada oturması fark etmeksizin sevdiklerimizin taktığından emin olmalıyız. O kemerleri arkadan takarak yasaları kandırmaktan çok kendimizi kandırdığımızı unutmamalıyız. Gideceğimiz yere beş dakika önce veya sonra varmak canımızdan daha önemli değil. O halde hız sınırına uymak takip mesafemizi korumak, trafik ışıklarına uymak vb. öncelikli sorumluluklarımızdan. Alkollü araç kullanımından bahsetmeye gerek bile duymuyorum ama telefonda çok önemli bir işiniz varsa arabayı müsait bir yere park edip işinizi öyle halledebilir, çok yorgunsanız, uykuluysanız, çok öfkeliyseniz bir dinlenme, kahve molası verip aslında hem kendi ihtiyaçlarınıza kulak vermiş hem de kazaya sebep olmanın önüne geçmiş olabilirsiniz.
Bu noktada şehir bazında da belediyeler tarafından yapılması gereken uygulamalar var elbette. Yollardaki altyapısal sorunların iyileştirilmesi, gerekli yerlere yaya geçidi, üst geçitlerin veya alt geçitlerin sağlanması, kaldırımların yayalar için daha fonksiyonel hale getirilmesi, toplu taşımanın daha ulaşılabilir hale getirilip trafikteki özel araç sayısının bir nebze de olsa azaltılması, merkezi yerlerde trafik ışıklarının doğru kullanımı ile trafiği daha güvenli bir hale getirmek mümkün.
Yollar, altyapılar ne kadar iyi olursa olsun kurallar, düzenlemeler, yasalar olmazsa, o kurallara uyulmasını sağlayacak işlevsel trafik cezaları olmazsa üstelik de eğitim olmazsa kazalar yine kaçınılmaz olur. Bu nedenle en öncelikli olarak trafik güvenliği için eğitim içeriklerinin oluşturulması, okullarda, ehliyet alırken kurumlar tarafından bu eğitimlerin ülke genelinde ve dünyada verilmesi ve işleyişin takip edilmesi, insanların bilinçlendirilmesi gerekir. Maalesef, trafikte kural olmazsa kaos oluşacağından ve kurallara uymak bazı insanlar için gereksiz hatta zaman kaybı gibi görülebildiğinden caydırıcı birtakım cezalar trafik güvenliğine katkı sağlıyor. Ayrıca yine ülke genelinde ve dünyada trafikte sürücü ve yayaların davranış ve tutumlarının analiz edilerek, trafikte kazaya ve can kaybına sebep olabilecek psikolojik faktörler, kültürel farklılıklar, kişilik özellikleri incelenebilir ve insanların içinde bulunduğu kültürlerin dinamiklerine, insanların kişilik özelliklerine göre eğitim programları, modellemeler hayata geçirilebilir.
Son olarak, daha güvenli bir trafik ortamını hep birlikte inşa edebilmek için hepimiz elimizi taşın altına koymalıyız. Karşımızdakiyle empati yapabildiğimiz, trafikte sakin kalabildiğimiz, küçük hesapların peşine düşmeyip bir dakika kârın hesabını yapmadığımız, karşıdakinin ve kendimizin canını tehlikeye atmayıp bilinçli olmayı ve dikkati elden bırakmadığımız bir dünyayı inşa etmek mümkün. Çünkü canımızı elbette ki sokakta bulmadıysak neden trafikte kaybedelim?
Hareket etmeyi hiç bırakmayan bir dünyada trafik güvenliğinin önemi göz ardı edilemez. Bu sadece uyulması gereken bir dizi kural değil, hayatları korumak ve her yolculuğun güvenli olmasını sağlamak kolektif bir sorumluluktur. Bu makalede, trafik güvenliğinin çok yönlü yönlerini inceleyeceğiz ve bireysel sürücüden küresel topluluğa kadar yankı bulan soruları ele alacağız.
Yol, her gün milyonlarca hayatın kesiştiği dinamik bir sahnedir. Trafik güvenliğinin aciliyeti halk sağlığıyla doğrudan ilişkisinde yatmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, karayolu trafik yaralanmaları dünya çapında 5-29 yaş arası insanlar arasında önde gelen bir ölüm nedenidir. Yıkıcı can kaybının yanı sıra, bu olaylar ciddi ekonomik yükler getirmekte ve toplulukların sosyal dokusunda dalgalanmalara yol açmaktadır. Sağlam bir trafik güvenliği çerçevesi yalnızca bireysel güvenlik için değil, genel olarak toplumların refahı için de gereklidir. Bu, her yol kullanıcısının korkusuzca yolculuğa çıkabileceği bir ortamın geliştirilmesine yönelik bir taahhüttür.
Daha güvenli trafiğe yönelik ilk adım, karayolu güvenliğinin sağlanmasında bireysel ve kolektif rollerin anlaşılmasını içerir. Bireysel düzeyde sorumlu sürüş uygulamaları çok önemlidir. Buna hız sınırlarına uyma, alkollü araç kullanmaktan kaçınma ve dikkatli bir zihniyet geliştirme de dahildir. Bu, her sürücünün yaya, bisikletçi veya diğer sürücüler olsun yolu diğerleriyle paylaştığının farkına varmakla ilgilidir. Toplu olarak, güvenli hareketlilik, trafik kurallarına uymaya ve tüm yol kullanıcılarının refahına değer veren bir kültürün geliştirilmesine bağlıdır. Geçiş hakkına saygı göstermek, sabır göstermek ve yollarda nezaketi teşvik etmek, hep birlikte daha güvenli bir sürüş ortamına katkıda bulunur.
Yol güvenliği herkese uyan tek bir kavram değildir. Kimin en fazla risk altında olduğunu anlamak, hedefe yönelik stratejiler geliştirmek için oldukça önemlidir. Savunmasız yol kullanıcıları arasında yayalar, bisikletliler ve motosikletliler yer alır ve sınırlı korumaları nedeniyle genellikle daha büyük risklere maruz kalırlar. Ayrıca yaş önemli bir rol oynar; yaşlı ve genç sürücüler kazalara daha açıktır. Bu güvenlik açıklarının ele alınması, özel yaya bölgeleri, bisiklet yolları ve belirli yaş gruplarına hitap eden eğitim programları gibi özel yaklaşımlar gerektirir.
Trafik güvenliğinin nüansları incelendiğinde, bunun her biri karayolu kullanıcılarının genel güvenliğine önemli ölçüde katkıda bulunan çeşitli kritik faktörleri içeren kapsamlı bir ekosistem olduğu ortaya çıkar. Birincisi, altyapı temel bir rol oynar; açık tabelalarla, uygun aydınlatmayla ve güvenli yaya geçitleriyle donatılmış iyi tasarlanmış yollar, güvenli bir sürüş ortamı sağlamak için çok önemlidir. Daha sonra araç güvenliği çok önemlidir. Düzenli araç bakımı ve güvenlik standartlarına sıkı sıkıya bağlı kalmak, kaza riskini azaltmak açısından fazlasıyla önemlidir. Bir diğer hayati bileşen ise kolluk kuvvetleridir. Trafik yasalarının sıkı bir şekilde uygulanması, yalnızca dikkatsiz davranışları caydırmakla kalmaz, aynı zamanda yollarda düzeni sağlayarak kurallara uymayı da sağlar. Son olarak, kamuoyunun farkındalığı göz ardı edilmemelidir. Trafik güvenliği konusunda sürekli eğitim ve riskli araç kullanma davranışının sonuçlarına ilişkin farkındalığı artıran girişimler vazgeçilmezdir. Bireylerin yol kullanıcıları olarak sorumlulukları konusunda daha bilinçli olmalarını sağlayarak güvenlik kültürünün geliştirilmesine önemli ölçüde katkıda bulunurlar. Bu unsurların her biri, herkes için daha güvenli bir yol ortamı yaratmak üzere birbiriyle etkileşim halindedir.
İleriye baktığımızda nihai hedef, trafik kazalarının sıradan olaylar yerine nadir istisnalar olduğu bir dünya yaratmaktır. Bu, sürdürülebilir ulaşım çözümlerini, akıllı şehir konseptlerinin entegrasyonunu ve trafik güvenliğini önceliklendirme konusunda kolektif bir kararlılığı kapsayan bütünsel bir yaklaşımı gerektirir. Toplu taşıma ve bisiklet gibi sürdürülebilir ulaşım türleri yalnızca trafik sıkışıklığını azaltmakla kalmayıp, aynı zamanda daha yeşil, daha sağlıklı bir çevreye de katkıda bulunur. Gelişmiş teknolojileri ve veriye dayalı çözümleri birleştiren akıllı şehir girişimleri, trafik yönetimini ve genel güvenliği önemli ölçüde artırabilir.
Trafik güvenliğinde somut ilerleme sağlamak, toplumun çeşitli düzeylerinde, her biri benzersiz ancak birbiriyle bağlantılı bir rol oynayan ortak çabalar gerektirir. Mikro düzeyde bireyler güvenlik ortamının şekillendirilmesinde çok önemlidir. Defansif sürüş, toplumsal bilinçlendirme programlarına aktif katılım ve sorumlu sürüş alışkanlıklarının savunulması gibi uygulamalar daha güvenli bir ortam yaratmanın anahtarıdır. Orta düzeyde şehirler ve kuruluşlar, proaktif önlemler yoluyla trafik güvenliğini artırma sorumluluğunu taşır. Bu, iyi tasarlanmış altyapıya yatırım yapmayı, toplu taşımayı teşvik etmeyi ve yerel toplumun ihtiyaçlarına göre uyarlanmış eğitim kampanyalarının uygulanmasını içerir. Makro düzeyde ulusal çabalar çok önemlidir. Bu, trafik yasalarının oluşturulmasını ve titizlikle uygulanmasını, devam eden karayolu güvenliği araştırmalarına yatırım yapılmasını ve uluslararası iş birliğinin desteklenmesini içermektedir. En iyi uygulamaları paylaşmak ve çözümler üzerinde iş birliği yapmak, trafik güvenliği sonuçlarını önemli ölçüde etkileyebilecek hayati faaliyetlerdir. Son olarak, magna düzeyinde, uluslararası örgütler ve yapılar kritik bir rol oynamaktadır. Karayolu güvenliği yasalarını standartlaştırma çabalarına liderlik etmek, düşük gelirli ülkelere etkili güvenlik girişimlerinin uygulanmasında destek sağlamak ve bilgi alışverişini kolaylaştırmakla görevlendirildiler. Bireysel, organizasyonel, şehirsel, ulusal ve uluslararası düzeydeki bu çabalar, dünya çapında trafik güvenliğinin iyileştirilmesine yönelik kapsamlı bir yaklaşım oluşturmaktadır.
Sonuç olarak, daha güvenli yollara doğru yolculuk kolektif bir yolculuktur. Her bireysel tercih, her kurumsal karar ve her ulusal politika, karayolu güvenliğinin daha geniş bir dokusuna katkıda bulunur. Trafik güvenliğinin karmaşık ortamında yol alırken, birbiriyle bağlantılı sorumluluklarımızın bilincinde olmalıyız. Güvenli hareketliliğe yönelik ortak bir kararlılığı benimseyerek, her yolculuğun yalnızca ulaşılan bir varış noktası değil aynı zamanda insan yaşamına verdiğimiz değerin bir kanıtı olduğu bir geleceğin yolunu açıyoruz. Bir sonraki yolculuğunuza çıktığınızda, bunun güvenli ve emniyetli olmasını dilerim.
Trafik, bir noktadan başka bir noktaya gitmeye çalıştığımız anlarda içinde bulunduğumuz, eylemlerimizle çevremizi ve başkalarını etkilediğimiz ve başkalarının eylemlerinden ve çevreden etkilendiğimiz çok bileşenli bir sistemdir. Trafik içinde farklı roller vardır. Bir yaya, bir otomobil sürücüsü, bir aracın içindeki yolcu ya da bisiklet kullanıcısı olabiliriz. Arabamızla evden işyerine giderken, otobüsle şehirlerarası yoldayken, bisikletimizi sürerken ve hatta caddenin karşısına geçerken bile trafiğin bir parçası olarak bazı risklerle yüzleşir veya bazı riskler oluştururuz. Mesela karşıya geçerken bize bir araba çarpabilir, bulunduğumuz otobüs kaza yapabilir, arabamızla bariyerlere vurabilir ya da bir yayayı ezebiliriz. Bu riskler çeşitlendirilebilmekle beraber farklı risklere yönelik farklı bireysel tedbirler alınabilir. Örneğin, kaza anında yaralanma ihtimalimizi azaltmak için emniyet kemeri takabilir, karşıdan karşıya dikkatle geçebilir, araç bakımımızı düzenli yaptırabilir, kişisel aracımızı sürerken uygun takip mesafesine ve hız limitlerine uyabilir, bisikletimizi kask gibi uygun ekipmanlarla kullanabiliriz. Bahsedilen tedbirler, trafikte yaşayabileceğimiz olumsuzlukları en aza indirmek ve bu olumsuzluklardan görebileceğimiz zararı azaltmak için birey düzeyinde alınabilecek tedbirlerin sadece bazılarıdır. Bunlar, sevdiklerimizin hayatta olması veya olmaması, hayat boyu sakat kalmak ya da kalmamak, suçlu bulunarak hapiste yatmak ya da yatmamak ve trafik sebepli maddi zararlar görmek veya görmemek arasındaki farkı oluşturabilir. Kısacası trafik tedbirleri; yaşamla ölüm, iyi yaşamla kötü yaşam arasındaki sınırdır. Buna rağmen bazı kişiler trafik risklerini bilmemekte, bu riskleri dikkate alınmayacak düzeyde hafif görmekte, bazıları ise bu riskleri kendileri için geçerli görmeyip başkaları için oluşturdukları riski de umursamamaktadır. Tedbirler ise bazılarınca faydasız, bazılarınca uğraştırıcı, bazılarına göre ise keyfidir.
Trafik tedbirlerine uyumu arttırmak için çeşitli yollar izlenir. Riskleri anlatmak, tedbirlerin faydasını göstermek, tedbirlere uymayanlara yönelik para cezası gibi caydırıcı bedeller yaratmak bu yollardan bazılarıdır. Trafik risklerine ve tedbirlerine yönelik mesajların etkinliğini arttırmak, bu mesajları farklı kitlelere farklı şekillerde ulaştırabilmek, mesajların etkinliğini araştırabilecek ve geliştirebilecek araştırmaları desteklemek, kuralların uğraştırıcı olarak algılanmasını azaltabilmek ( örn: kaskları konforlu tasarlamak, toplu ulaşımı geliştirerek trafiğe sürücü olarak çıkmaması gerekenlerin ulaşımını kolaylaştırmak) trafik cezalarının tutarlılığını sağlayarak trafik oteritelerine ilişkin güveni güçlendirmek gibi yaklaşımlar güvenli trafik davranışlarını artırmaya katkı sağlar. Fakat bireyler kendileri de doğru bilgi kaynaklarına ulaşarak farkındalıklarını ve sorumluluk duygularını artırabilir, etraflarındaki hatalı kişileri uyararak tedbirliliğin norm haline gelmesine katkı sağlayabilir.
Buraya kadar trafik kurallarına uyumdan bahsedildi. Fakat herkes için güvenli bir trafik için güvenli trafik davranışlarının yanı sıra trafikteki riskleri en aza indiren fiziksel ortamın sağlanması da önemlidir. Yol, kavşak ve tünellerin kaza riskini azaltacak şekilde düzenlenmesi, ulaşım araçlarının sağlam ve sürücünün fiziksel konforunu arttıracak şekilde olup hava yastığı gibi güvenlik donanımlarına sahip olması, tabelalar ve trafik ışıkları gibi trafik uyarı ve gösterenlerinin uygun şekilde düzenlenmesi güvenli bir trafik ortamının koşullarıdır. Devlet kurumları fiziksel trafik ortamını (örn; yollar, tüneller) uygun bir şekilde yapılandırmak ve denetlemekle yükümlüyken otomativ firmaları da araçları trafik güvenliğene uygun tasarlamakla yükümlüdür. Trafikteki bireyler ise araç sahipleriyse eğer araçlarının kontrollerini düzenli bir şekilde yapmalı ve emniyet kemeri, kask, gerekliyse kar lastiği gibi ekipmanlardan yararlanmalıdır. Sürücüler, araç veya ekipmanlarla ilgili bazı sorunlar yaşarsa (örn: farların çalışmaması, frenlerin tutukluk yapması vb.) trafiğe çıkmamalıdır.
Fiziksel trafik ortamının düzenlenişiyle ilgili bazı sorunlar bireyler tarafından da fark edilebilir. Örneğin, trafik ışığının aynı yerde hem yayalara hem araçlara yeşil görünmesi, yanlış yönlendiren tabelalar, hatalı kavşaklar, iyi ışıklandırılmayan tüneller, yolların hava koşullarına uygun hale getirilmemesi (örn: buzlanmış yollara tuzlamama yapılmaması) gibi durumlar vatandaşlar tarafından yetkililere bildirilmelidir. Soruna ilişkin yapacağımız birkaç dakikalık bir telefon konuşması ya da birkaç satırlık dilekçe bile kendimizin veya başkalarının hayatını kurtarabilir.
Şu ana kadar bahsedilen trafik düzenlemeleri, güvenli trafik davraşlarının desteklenmesi, fiziksel ortam ve araç düzenlemeleri ağırlıklı olarak devlet kurumları ve organizasyonlar tarafından yürütülmektedir. Bu yapıların disiplinli ve birbiriyle uyumlu çalışması, kişiler tarafından gelen dönütlere göre kendini güncelleyebilmesi ve bu yapılara güven duyulması trafik güvenliği için çok çeşitli sebeplerden ötürü önemlidir. Örneğin, trafikte kriz yönetimi farklı birimlerin birbiriyle uyumlu çalışmasını gerektirir. Ciddi bir trafik kazası gerçekleştiğinde polis tutanak tutmalı, ambulans yaralılara ulaşmalı, trafik düzenleyicileri kaza bölgesine gelerek diğer sürücüleri gerekirse farklı yollara yönlendirerek olası aksama ve kazaları önlemelidir. Tüm bunların gerçekleşebilmesi için kaza bilgisi birimlere kolayca iletilebilmeli, birimler hızlıca kaza yerine gelebilmeli ve birbirinin ne yaptığından haberdar olmalıdır. Bu ise üst toplumsal yapılardaki sıkı denetlemeleri de içeren sistematik bir işleyişle mümkün olur. Fiziksel düzenlemelerden (örn: trafik ışıkları) sorumlu kurumların hantal bir şekilde işlemesi ise vatandaş tarafından bildirilen aksaklıkların hızlıca çözüme kavuşturulmasını engeller. Kural koyuculara güvenilmemesi kurallara olan uyumunu düşürebilir. Kurumlara olan güvensizlik kurallara olan uyumla olumsuz bir ilişki içindedir ve kurumların tutarsızlığı da kurumlara olan güvensizliğin önemli bir sebebidir (Kramer, 1999). Bununla ilişkili olarak, trafikteki hız limitlerinin ve alkol sınırlarının devamlı değişmesi kişilerde bu sınırların önemsiz olduğu ve rastgele belirlendiği algısı yaratabilir. Cezai yaptırımlar da düzensizse eğer kişilerin kurallara uyma eğilimi iyice azalabilir. Bu durum, trafikteki kişi ve kurumlar arasındaki etkileşimin önemine dair bir örnek sunar.
Kısacası bizler trafikteyken çevreyle, başka yaya ve sürücülerle, görevlilerle ve kurumlarla her zaman etkileşim içindeyiz. Rolümüz her ne olursa olsun bu sistemden etkilendiğimiz gibi sistemi etkileyebiliriz de. İyi haber şu ki etkimiz her zaman olumsuz olmak zorunda değil. Kurallara uyarak, çevremizdekileri güvenli davranışlara teşvik ederek, aksaklıklara karşı ilgilileri uyararak ve bize sunulması gereken güvenli ortamı talep ederek bir şeyleri değiştirebilir; yaşamı ölüme, iyi yaşamı kötü yaşama tercih edebiliriz.
Şu an bu satırları okurken duyduğunuz seslere dikkat etmenizi istesem? İşte o çok alışık olduğumuz ve farkındalık eşiğimizden pek de geçmeyen sesleri muhtemelen fark etmeye başladınız, motor sesleri, tekerlerler, kornalar, bitmek bilmeyen uğultular… İşte bu trafiğin hayatımıza nasıl sürekli dahil olduğunun göstergesi.
Günümüzde trafik ve dolayısıyla ulaşım hayatımızın birçok alanına yayılmış durumdadır. Otobüse binip okulunuza gidiyor, arkadaşlarınızla sokakta yürüyor ya da arabanızla şehir dışına gidiyor olabilirsiniz, her durumda trafiğin yaşamın önemli fakat fark edilmeyen bir parçası olarak varlığını sürdürdüğü görülmektedir. Bu kadar devasa ve önemli bir parça tabii ki hem artı hem de eksileriyle yaşamda yerini alıyor. Artıları hemen göze çarpsa da eksileri yani olumsuzlukları fark etmek biraz daha zaman alıyor… ya da tehlikelerini mi demeliyim?
Trafiğin içinde bulunduğumuz her an yaya, yolcu ya da sürücü olarak tehlike altında olduğumuz su götürmeyen bir gerçek, çünkü olası tüm seçimler ve sonuçları trafikte iç içe geçmiştir ister yaya olun ister sürücü. Telefona bir anlık bakmak, ani yol değiştirmeye karar vermek, yemek yemek, müzik dinlemek ve dahası! Tabii bazı gruplar diğerlerinden daha da çok tehlike altına girer; örneğin bir motosiklet sürücüsü için riskler ve olası sonuçları daha yıkıcı olabilir, bir yayanın olası kazalarda can güvenliğinin daha çok tehlike altında olduğunu söyleyebiliriz ya da bir bisiklet sürücüsünün trafikte daha kırılgan bir konumda olduğunu görebiliriz. Tek endişemiz can kaybı da değil üstelik, yaşanabilecek olumsuzlukların hem fiziksel hem de mental sağlığa da etkileri olmaktadır, hatta ekonomik problemler dahi doğurmaktadır. Durum böyle olunca bazı önlemler almak toplum için birçok yönden önem teşkil ediyor. Burada da tabii mikro, meso, makro ve magna düzeyde yapılacaklar farklılaşıyor.
Bireyler olarak, yani mikro düzeyde, trafik kurallarına uymak büyük önem teşkil ediyor. Trafikte haklarını ve kuralları bilip ona göre davranmak, dürtüsel hareketlerden kaçınmak, dikkat dağıtıcılardan uzak durmak, kullanılan araçların bakımını yaptırmak birey olarak üzerimize düşen küçük ama oyun değiştirici sorumluluklardır aslında. Meso düzeyde ise, yani şehir ve kurumların sürece dahil oluşu, şehir planlaması önceliklendirilmesi gerektiği açıktır. Çünkü iyi bir şehir planlaması hareketlilik ve ulaşım için anahtardır. Bununla birlikte vatandaşları toplu taşıma gibi seçenekleri kullanmak için teşvik etmek ve farkındalık kampanyaları oluşturmak da fark yaratacak çözüm önerilerinden olacaktır. Makro düzeyde ise sorumluluk ülkelere düşüyor, ceza sistemi her ne kadar kökten bir çözüm yolu olmasa da trafikte caydırıcılığı yüksek bir yöntem. Bu sebeple kural ihlallerine biçilecek yaptırımlar da yanlış davranışların azaltılmasını sağlayabilir. Yine de en etkili yöntem tabii ki devletlerin sağlayacağı eğitimler olacaktır ki eğitimlere ve altyapı çalışmalarına bütçe ayırmak önemli bir adım olacaktır. Dahası iyi bakılmış yollar ve açık işaretler de yaşanabilecek olası kazaları engelleyebilir. Ayrıca empatiyi destekleyecek eğitimler verilmesi de hareketlilik ve güvenlik açısından kritik olacaktır. Magna düzeyinde ise iş aslında uluslararası boyuta ulaşmaktadır, yani ülkelerin iş birliğini içermektedir. Bu düzeyde araçlar için belirlenecek ortak standartlar, ortak geliştirilecek projeler ve araştırmalar trafikte güvenliği sağlamanın en kapsamlı yollarından biri olacaktır. Özellikle burada şunu vurgulamak isterim ki trafik sıkışıklığını azaltmak için belirlenecek ortak ve sürdürülebilir hedefler kaza riskini önemli ölçüde azaltacaktır.
Yani kısacası hedef aslında belli ve ulaşabilmenin yolu iş birliğinden geçiyor. Bireylerin, kamu kuruluşlarının, şehirlerin ve devletlerin içi çe geçmiş sistemlerle destekleyeceği bir gelecek daha güvenli yollara gidecektir, yani iş birliği her yerde olduğu gibi burada da esastır.
Günümüzde şehirde yaşayan insanların gündelik sorunlarından biri olan trafik; artan araç sayısı, bisikletliler, yayalar ve toplu taşıma araçlarıyla giderek karmaşıklaşmakta, bu durum da trafik güvenliği sorunlarını beraberinde getirmektedir. Milyonlarca insanın aynı anda yoğun trafikte olması, kazaların yaşanma sıklığını ve trafikle ilgili sorunları artırmaktadır. Ben de günlük hayatta karşılaştığımız trafik güvenliği sorunlarına odaklanacak ve geleceğe yönelik bazı çözüm önerilerinden bahsedeceğim.
Cep Telefonu Kullanımı Güvenli Sürüş için Modern Bir Tehdittir.
Teknolojinin gelişmesiyle cep telefonları, hayatımızın bir parçası haline geldi. Ancak, trafikte, sürücülerin dikkatini dağıtarak ciddi güvenlik risklerine yol açabiliyor. Bu sorunun çözümü için, sürücü eğitim programlarının güncellenmesi ve cep telefonu kullanımının yol açabileceği tehlikelerine vurgu yapılması gerekmektedir. Ayrıca, araç içi teknolojilerin de sürücüleri cep telefonu kullanımı konusunda uyarabilecek şekilde tasarlanması önemlidir. Toplumsal bilinçlendirme kampanyaları da bu alanda farkındalık yaratmada etkili olabilir.
Güvenli Yolculukların Temeli Hız Sınırlarına Uymaktan Geçer.
Trafikte sıkça karşılaştığımız bir diğer önemli sorun, sürücülerin belirlenen hız sınırlarına uymamalarıdır. Bu durum, trafik düzenini bozar ve kaza riskini artırır. Bu yüzden, hız sınırları daha belirgin işaretlenmeli ve daha düzenli hatırlatmalar yapılmalıdır. Trafik polisi denetimleri sıklaştırılmalı ve hız sınırlarına uymayan sürücülere daha caydırıcı yaptırımlar uygulanmalıdır. Ayrıca, sürücülerin sorumluluklarına vurgu yapmak için bu konuda da toplumsal bilinçlendirme kampanyaları düzenlenebilir.
Yaya Geçitlerinde Güvenli Geçiş İçin Teknolojik Destek Hayati Öneme Sahiptir.
Yaya geçitlerindeki sorunlar, sürücülerin yayalara öncelik tanımaması ve yeterince yavaşlamaması gibi davranışlarla başlar. Bunları çözebilmek için, yaya geçitleri daha belirgin bir şekilde işaretlenmeli, aydınlatılmalı ve sürücülerin bu bölgelere yaklaşırken hızlarını otomatik olarak düşüren teknolojik sistemler kullanılmalıdır. Ayrıca, sürücülerin ve yayaların bu konuda daha duyarlı olmalarını sağlamak için bilinçlendirme kampanyaları düzenlenmelidir. Tüm bunlara ek olarak yaya geçitlerine saygı kültürü geliştirilmelidir.
Bisiklet Yolları Alternatif ve Güvenli Ulaşım İçin Daha Cezbedici Bir Seçenek Olmalıdır.
Bisiklet yollarının yetersizliği, bisiklet kullanıcıları için ciddi bir güvenlik riski oluşturur. Şehir planlamasında bisiklet yollarına daha fazla öncelik verilmeli, mevcut yolların düzenli bakımı yapılmalı ve bisiklet kullanımını teşvik eden kampanyalar düzenlenmelidir. Ayrıca, bisikletle ulaşımı teşvik eden kira sistemleri gibi uygulamalar daha fazla yaygınlaştırılmalı ve ilgi çekici tanıtımlar ile kullanımı arttırılmalıdır.
Geleceğe Doğru Umutla İlerlerken Teknoloji ve Doğa Dostu Ulaşım Çözümlerinin Önemi.
Trafikle ilgili umut vadeden gelişmeler; teknolojik ilerlemeler, yeşil enerji kaynakları ve toplumsal bilinçlenme çabalarıyla mümkün olacaktır. Otonom araçlar, trafik güvenliği ve etkinliğinde bir devrim yaratabilir. Çünkü, gelişmiş sensör ve yapay zekâ sistemleri sayesinde çevrelerini sürekli olarak izleyerek, sürücü hatalarını önemli ölçüde azaltabilirler. Akıllı şehir uygulamaları, trafik yönetimine yardımcı olarak şehir içi ulaşımı daha sağlıklı bir hale getirebilir. Gerçek zamanlı veri analizi, trafik sıkışıklığı ve yol durumu gibi faktörleri değerlendirerek alternatif güzergahları önerir. Bu sayede, sürücüler trafikle daha az karşılaşabilir ve hızlı ulaşım sağlanabilir. Ayrıca, elektrikli araçlar, fosil yakıtlı araçlara göre daha düşük emisyon salınımına sahip olduğu için şehirlerin hava kalitesini artırabilir.
Güvenli Trafik İçin Toplumun Gücünü Göz Ardı Etmeyelim.
Toplumsal katılım, trafik güvenliği sorunlarına karşı etkili çözümün vazgeçilmez unsurudur. Toplumun bilinçlendirilmesi, trafik kurallarına uyumu artırabilir. Eğitim programları, okullarda ve iş yerlerinde düzenlenen bilinçlendirme seminerleri, bu konuda toplumsal bilincin artırılmasına katkı sağlar. Ayrıca, medya aracılığıyla gerçekleştirilen kampanyalar da geniş kitlelere ulaşarak konuya katkıda bulunabilir.
Toplumun da Katılımı Sayesinde Trafik Güvenliğinde Geleceğe Dair Umut Hep Var!
Tüm anlattıklarımı toparlayacak olursam, cep telefonu kullanımından hız sınırlarına uymamaya, yaya geçitleri zorluklarından bisiklet yollarının yetersizliğine kadar pek çok sorunla karşı karşıyayız. Ancak, bu sorunları çözmek ve gelecekte daha güvenli bir trafik ortamı kurmak bizler sayesinde mümkün. Trafik kurallarına uyma, bilinçli sürüş alışkanlıkları kazanma ve teknolojik yeniliklere açık olma, güvenli ve sürdürülebilir bir ortam için önemli adımlardır. Geleceğe yönelik umutlu bir bakış açısıyla, teknolojik ilerlemelerin ve toplumsal katılımın bir araya gelmesiyle, trafik güvenliği konusunda önemli başarılar elde edebiliriz. Bu çabalar, toplumun ortak sorumluluk bilincini kuvvetlendirerek, özellikle de şehirlerde güvenli ve etkili bir ulaşım sistemi için bir temel oluşturabilir. Kurallara uymak, sadece ahlaki bir sorumluluk değil, aynı zamanda ekonominin iyileşmesinin önünde de kritik bir unsurdur. Günümüzde neredeyse herkes trafikte tehlike altındadır, bu nedenle sorumluluk kazanmak ve kullanıcılara saygı göstermek temel önem taşır. Trafik güvenliğini sağlamak için doğru altyapı düzenlemeleri, etkili yönetim sistemleri ve kamu bilinci artırımı hayatidir. Gelecekte ise, otonom araçlar, akıllı trafik yönetimi ve sık trafik düzenlemeleriyle desteklenen bir yol ağı hedeflenirse kazaların nadir olaylar haline geldiği bir dönem bile yaşayabiliriz. Trafik güvenliği evrensel ve çok katmanlı bir sorundur. Bireyler, sorumlu sürücülük alışkanlıkları edinerek, şehirler etkili politikalar izleyerek, ülkeler çeşitli önlemler alarak ve uluslararası düzeyde de en iyi uygulamaları diğer ülkelerle paylaşarak, evrensel trafik güvenliği standartlarının gelişimine katkıda bulunabilir. Bu konuda toplumsal bir çaba göstermeliyiz. Güvenli bir gelecek için birlikte, her yolculuğu güzel bir deneyim haline getirebiliriz.
Günümüzde yaşamlarımızdaki yoğunluk ve tempolu yaşamlarımız trafik stresini ve yol öfkesini beraberinde getirir. Pek çoğumuz bu stres ve öfkenin farkındayızdır ve bizim ruh halimizi ne kadar etkilediğinden bahsederiz, fakat çok fazla konuşulmayan nokta ise trafik güvenliğini de önemli ölçüde etkilemesidir. Trafikte güvenli bir ortam için sürücülerin dikkatli davranmaları ve sakin olmaları önemli bir faktörken, trafik stresi ve yol öfkesi agresif davranışlara sebep olmakta ve güvenlik açıkları ortaya çıkararak kaza ihtimalini artırmaktadır.
Trafik kurallarının var olma amacı insanların güvenliğini sağlamak, trafiğin akışını düzenlemek, sistemi yönlendirmek ve kazaları önlemektir. Tüm bunları sağlayarak toplumun genel düzenini korumaya destek olur ve çevresel duyarlılığı sağlayarak güvenli ve etkili bir ulaşım sistemini oluşturur. Güvenli mobilitenin ilk adımı da karşılıklı saygı ve bu kurallara uyulmasıdır. Trafik stresi ve yol öfkesi ise bunun önünde bir engeldir. Trafikte bir güvensizlik ortamı oluştuğunda tehlikede olan sadece sürücüler değildir. Bisiklet kullanıcıları ve yayalar da dahil olmak üzere geniş bir kitle bu tehlikeden etkilenmektedir. Bu nedenle hem sürücülerin hem de diğer tüm yol kullanıcılarının sorumlu bir şekilde hareket etmesi ve anlayışlı olması gerekmektedir. Dikkat ve diğer insanların hatalarını hoşgörüyle karşılamak trafiği güvenli hale getiren önemli etkenlerdir.
Tüm bunları sağlamak eğitim, bilinçlenme ve stres yönetimi ile mümkün olmaktadır. Bunu sağlarken çeşitli seviyelerde yapılabilecekler vardır. Mikro seviyede bireyler günlük rutinlerinde küçük fakat etkili değişiklikler yapabilirler. Evden normalden biraz daha erken çıkmak, yetişme telaşı etkenini ortadan kaldırarak stresi azaltabilmek mümkündür. Stres yönetimi uygulamaları da bu duruma katkı sağlayabilir. Meso seviyede kuruluşlar trafiğin akışını düzenlemek için trafik yoğunluğu gerçek zamanlı olarak değerlendirebilir ve trafik kaynaklı stresi azaltmak için akıllı sinyal sistemlerinden yararlanabilirler. Gelişmiş toplu taşıma sistemleri de araç kullanımını azaltarak trafik stresini azaltabilir. Makro seviyede ülkeler eğitimleri güçlendirerek ve altyapıyı destekleyerek güvenli ulaşımı sağlayabilir ve stresi azaltabilir. Magna seviyede uluslararası düzeyde ise küresel düzeyde projeler ile genel stres azaltılabiir.
Özetle, trafik stresi ve yol öfkesi ile baş etmek için öncelikle birbirimize karşı saygı göstermeli ve sakin olmalıyız. Güvenli bir yolculuk ve sağlıklı bir toplum için hepimizin yapabileceği pek çok şey vardır. Trafik güvenliği, hepimizin sorumluluğundadır.
Pedestrian
Every city’s street, chaos is given
The daily hustles cause tension to driven
Pedestrian life, always on the go
Let us end this by having a common goal
The street is always busy
Please, so, don't be silly
Watch out and take this seriously
For someone might take your life, and go freely
Just try to be cautious to not risk your life untimely
Crossing the road is like playing a chess,
Every step you take, puts your life to a test
No time for recklessness
no room for thrill,
On these crowded streets, it's survival of the skill
Any least mistake
Your life will be at stake
If you mistakenly lose your life
People will just send their tributes to your wife
Saying Gecmis Olsun
And life will continue
To Drivers
Hello Mr. driver
I am not your rival
Just see me as a family member
Please, be cautious not to take my life
Let us all obey the traffic rules to survive
I'm not asking for much, just a safe drive
Adhere to rules, but I know is difficult but strive
Let us have a cooperative journey, where safety will arrive
Sometimes I know you are in a rush
But this can lead to a crash
And remember you ain’t a flash
Just take time and relax
Introduction
Mobility is essential to our daily activities in this breakneck world, so we should prioritize traffic safety daily.
Securing safe mobility is significant for the well-being of individuals (micro level), organizations/cities (Meso level), countries (macro level), and international structures (magna level) because it is not just a matter of convenience. In this piece, I will delve into the crucial factors of traffic safety, probing why it is essential and addressing questions like:
What actions can we take, and what are the roles of individuals, organizations, cities, countries, and international structures in creating safer roads for everyone?
Why is traffic safety important and necessary?
Traffic safety is a keystone of a healthy and functioning society. It extends beyond avoiding accidents, preserving people's lives, controlling injuries, and safeguarding mental and emotional well-being.
It also addresses the economic impact of traffic accidents, including medical costs, property damage, and lost productivity, further highlighting the importance of prioritizing road safety.
What should (not) we do for safe mobility traffic in our country and worldwide?
Proactive actions and responsible behaviors are required to ensure safe mobility. Strict enforcement of traffic laws, investing in robust infrastructure, and promoting public awareness campaigns are crucial steps.
Who is in danger? How should we drive or behave in traffic?
The susceptibility to traffic danger circulates among pedestrians, cyclists, motorcyclists, and drivers. Drivers should be responsible for following speed limits, avoiding distractions, using seat-belts, and respecting the rights of other road users.
Drivers should also be aware of their cognitive impairments.
Pedestrians and cyclists should also stick to traffic signals and utilize designated crossing areas at the right time to avoid being victimized.
Which ones are essential/critical in traffic safety?
Several factors play a crucial role in the traffic safety arena, and these factors are linked to each other. Examples include adherence to speed limits, the proper use of seat-belts and helmets, the maintenance of safe distances between vehicles, and the implementation of effective road signage. Also, well-maintained roads and infrastructure contribute significantly to accident prevention.
What should we aim for safer road users?
Education is needed to play a crucial role in traffic safety to raise awareness of jeopardy and the risk of not following traffic rules.
Various platforms and activities, such as social media, public education, and campaigns, can be used to convey traffic safety to the world. The infrastructure system should be improved or renovated with well-designed or marked, visible pedestrian lanes and properly designed intersections to comfort traffic mobility.
What is your last word for readers?
Let's team up and work together
Let's be everyone's keeper
This will be a great goal
To save soul
Sevgili okuyucularım,
Yaşları fark etmeksizin her gün milyonlarca insan çeşitli sebeplerden ötürü yola koyuluyor ve kendilerini trafiğin içinde buluveriyorlar. Kimileri bu döngünün içerisinde sürücü olarak, kimileri yaya olarak, kimileri ise yolcu olarak yerlerini alıyorlar. Zaman zaman bu trafik döngüsünde bazı aksaklıklar, problemler, kazalar meydana geliyor. Aslında bugün sizlerle trafik güvenliği ve gerekliliği hakkında konuşacağız. Trafik güvenliği hem birey hem de toplumları doğrudan ilgilendiren kazaları önleme, can güvenliğini koruma, trafik düzenini sağlama ve toplumsal maliyetleri azaltma gibi birçok unsuru içinde barındıran bir kavramdır.
Negatif olarak etkilememek adına sizlere geçen yıl içerisinde meydana gelen kaza ve ölüm sayılarından bahsetmeyeceğim. Ancak sizlerle bir bilgi paylaşmak istiyorum. TÜİK verilerine göre, Türkiye'de 2022 yılında ölümlü yaralanmalı trafik kazasına neden olan kusurlar içinde sürücü kusurları %86,8 ile ilk sıradadır.
Öncelikle sürücü kaynaklı kazalar neden olmaktadır? Trafik kurallarına uymamak, alkollü araç kullanmak, dikkatsiz sürüş, yetersiz uyku, yorgunluk, hız sınırını aşmak ve kişisel sebepler olarak sıralanabilir. Peki bu sorunları engellemek adına neler yapılabilir? İlk etapta sürücüler ne kadar tecrübeli olurlarsa olsunlar kazanın her an başlarına gelebileceği bilincine sahip olmalılar. Bana hiçbir şey olmaz gibi düşünceleri bir kenara bırakmalılar. Mesafe fark etmeksizin tüm trafik kurallarına uymaları gerekmekte ve dikkatlerini sadece yola yöneltmeleri gerekmektedir. Düzenli olarak araç bakımlarını yaptırmalılar. Özellikle uzun süreli yolculuklarda mola vermeye özen göstermelilerdir. Emniyet kemerlerini her zaman takmalılar, dikkatlerini dağıtacak yeme-içme, telefonla ilgilenme gibi eylemlerden kaçınmalılardır. Trafikteki diğer araçların ve yayaların farkında olmalı ve onların haklarına saygı duymalılardır. Aynı zamanda trafikteki diğer araçlarla aralarında güvenli bir mesafe bırakmalılardır.
Kazaların büyük bir kısmı sürücülerden kaynaklı gerçekleşmesine rağmen tek hatalı sürücüler değildir. Yayalar, taşıtlar, yolcular ve yol kaynaklı problemler de kazaların meydana gelmesinde rol oynar. Yayaların kurallara uymaması (yaya geçidi kullanmaması, trafik ışıklarını dikkate almama), son yıllarda yaygınlaşan kulaklık kullanımının artması sonucu araçları duymama, yola aniden atlama gibi davranışlar da kazaların başlıca sebeplerindendir. Araçlardaki teknik arızalar, fren sistemlerindeki sorunlar, lastik problemleri, bakım yetersizliği gibi faktörler de kazalara yol açabilmektedir. Yolcu kaynaklı problemler ise araç içerisindeki tartışma ve kavgalar, sürücüyü yanlış yönlendirmek, sürücüye aşırı müdahale etmek, ani hareketlerde bulunmak sürücünün dikkatini dağıtarak kazalara sebebiyet verebilmektedir. Yol kaynaklı sebepler ise altyapı yetersizliği, hava koşulları, trafik işaretlerinin ve ışıklarının yetersizliği, yol yüzeyindeki boşluklar, çukurlar, su birikintileri gibi aksaklılardır.
Trafikte konumumuz ne olursa olsun güvenliği artırmak için yapabileceğimiz birçok eylem bulunmaktadır. İster yaya ister sürücü olalım birey olarak öncelikle tüm trafik kurallarına uymak, diğer sürücü ve yayalara saygı göstermek, dikkat dağıtıcı etmenlerden uzak durmak yapabileceğimiz en temel davranışlardandır. Ancak birey olarak alabileceğimiz önlemler çok sınırlıdır çünkü trafik şehirleri, ülkeleri birbirine bağlayan ekonomik, kültürel ve toplumsal etkileşimler bütünüdür. Kişisel olarak alabileceğimiz önlemler yalnızca bizi ve küçük çevremizi etkiler. Şehirler ve ülkeler çapında trafik güvenliğini sağlamak için daha geniş çaplı önlemlerden bahsetmemiz gerekir. Örneğin, bazı kuruluşlar ve şehirler trafik güvenliğini artırmak amacıyla toplu taşıma kullanımını teşvik etme, düzenli yol bakımları sağlama, farkındalık programları düzenleme, altyapı iyileştirmeleri, bisiklet ve yaya yollarının genişletme ve trafik denetimlerini artırma gibi yollara başvurabilirler. Ülkelere düşen bazı görevler ise ehliyet sınavlarının kapsamının genişletmek olabilir. Sürücü adaylarını daha zorlu sürüş koşullarına tabi tutmak, sürücü adaylarının psikolojik boyutlarının değerlendirilmesi gibi yenilikler eklenebilir. Caydırıcılığı artırmak amacıyla bazı trafik yasalarının ve cezalarının revize edilmesi, trafik güvenliğini artıracak yatırımların desteklenmesi ve teşvik edilmesi, gelişmiş ülkelerde uygulanan trafik sistemlerinin örnek alınması gibi eylemler trafik güvenliğini artırmaya yönelik davranışlardandır. En büyük halka olan uluslararası seviye ise içerisinde birçok faktörü barındırabilir. Birçok ülkenin ağırlandığı uluslararası sempozyumlar düzenlenebilir. Bu sempozyumlarda her ülkenin trafik kaza verileri paylaşılır ardından uzman bir ekip tarafından yapılan analizlerin sonucunda güvenlik stratejileri sunulabilir. Güncel trendlerden ve teknolojilerden yararlanılabilecek gelişmelerin duyurulması, kazaları önleyen ve can güvenliğini sağlayan yeni uygulamalardan bahsedilip yaygınlaştırılması için ülkeler arası iş birliklerinin yapılması faydalı olabilir.
Kısacası, sürücülerden yayalara şehirlerden ülkelere hepimizin trafikte güvenliği sağlamak adına yapabileceğimiz birçok şey var. Dilerim buraya kadar yazımı okuyan herkes kendisini ve çevresini bilinçlendirecek ve koruyacak olan bu önlemleri cebine atmıştır.
Tüm yolculuklarımızın kazasız belasız olması umuduyla…
MY CORNER
Recent Posts
- Trafik İştirakçileri! Bu Yolculuk Nereye Olsun?
- Trafikte Yaşamak ve Trafikte Yaşatmak için Sesleniyoruz!
- Trafik Psikolojisi Öğrencileri Trafikte Yaşam ve Trafikte Yaşatmak için Bizlere Seslendi! – Part 4
- Trafik Psikolojisi Öğrencileri Trafikte Yaşam ve Trafikte Yaşatmak için Bizlere Seslendi! – Part 3
- Trafik Psikolojisi Öğrencileri Trafikte Yaşam ve Trafikte Yaşatmak için Bizlere Seslendi! – Part 2