4 Ocak 1996 tarihinde, Türkiye’de İnternet henüz 3 yaşında bile değilken bir basın kuruluşuna İnternet hakkında yazdığım yazı. Öngörülerimin tümü doğru çıkmış, özellikle 2. Sorunun cevabı günümüz Türkiye’si için tam uymuş.
Prof.Dr. Kürşat Çağıltay, ODTÜ
Soru 1- Türkiye’deki Internet altyapısının gelişmesi için neler yapılabilir? Altyapı girişimlerinin devletin mi yoksa özel sektörün mü yapması daha uygun olur?
Cevap 1-
(Bu sorunun cevabına önce ülkemizin geniş alan bilgisayar ağları ve Internet tarihçesi ile başlamakta yarar var.)
Ülkemizde genel amaçlı kullanım sağlayan geniş alan bilgisayar ağları ilk olarak 1980’li yılların ortalarında üniversitelerin önderliğinde kurulmuş ve geliştirilmiştir (TUVAKA-Türkiye Üniversite ve Akademik Kurumlar Ağı). Kurulduğu günlerdeki gereksinimler sonucu sadece üniversiteler ve araştırma kurumları tarafından kullanılan ve finanse edilen ağ, 1990’lı yılların başlarında çeşitli nedenlerle yetersiz kalmaya başlamıştır. Bu dönemde, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) ve Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBITAK) ortak çabaları ile bazı yeni ağ teknolojilerinin kullanımı öngörülmüş ve 1993 yılında önemli bir aşama yapılarak Türkiye’nin Internet bağlantısı sağlanmıştır. 1993-1995 yıllarında, Türkiye Internet Proje Grubu (TR-NET) çatısı altında çeşitli sektörler arasında hızla yaygınlaşan Internet ağı için sürekli bir devlet desteği ve kurumsallaşma gerekliliği oluşmuştur.
Yaklaşık 3 yıl önce ODTÜ ve TÜBITAK’ın ortak çabaları ile başlatılmış olan çalışma sonucu oluşturulmuş olan TR-NET örgütlenmesi bugüne değin önemli ölçüde yol katetmiş, Internet bağlantılarını başarı ile gerçekleştirmiş ve önemli ölçüde yaygınlaşmasını sağlamıştır.
Ileri Batı ülkelerinde benzer örgütlenmelerin gereği çok önceleri (1980’li yılların 2.yarısında) kavranmış ve gereken destek sağlanarak bugünkü gelişmiş ağ altyapılarına erişilmiştir. Daha da ötesinde, sözü edilen ileri batı ülkeleri bugün çok daha gelişkin alt yapıları yaşama geçirmek için çalışmalar başlatmışlardır.
Ülkemizde ulusal bilgisayar ağlarının devlet desteği ile kurulması ve yaygınlaştırılmasına ilişkin somut öneriler TR-NET tarafından hazırlanmış ve çeşitli platformlarda ilgili kurumların dikkatine sunulmuştur..
Ulusal politikanın hayata geçirilmesinin genel üretkenliğe yönelik yararlarının yanısıra diğer somut yararları şöyle özetlenebilir.
i. Ulusal veri tabanları ve bilgi sistemlerinin kurulmaları ve erişilebilir olmalarında önemli bir itici güç olacaktır.
ii. Ileride kurulabilecek bir Ulusal Yüksek başarımlı Hesaplama Merkezi için altyapı oluşturacaktır.
iii. PTT’nin de içinde bulunduğu örgütlenme sonucu yeni hızlı ve çağdaş iletişim teknolojilerinin (ATM, vb.) kurulması ve yaygınlaştırılması sağlanabilecektir.
iv. Ülkemizin yüksek teknoloji ile ilgili konularda temsil gücünü artıracaktır.
Yukarıda açıklandığı gibi ülkemizde bu konudaki çalışmalar tamamen devlet desteği ile başlatılmıştır ve bugünde Internet konusundaki en yaygın servis devlet desteği ile verilmektedir. Aslında Internet’in doğduğu, geliştiği ve bugünde en yaygın olarak kullanıldığı ülke olan ABD ye bakacak olursak Internet konusundaki gelişmelerin orada da benzer şekilde hayata geçtiği görülmektedir. Zira NSFNET (National Science Foundation Network) adı ile anılan ABD nin kıtasal boyuttaki bilgisayar ağının kuruluşu devlet desteği ile olmuş ve bu destek uzun yıllar boyunca devam etmiştir. Sistem sağlıklı çalışmaya başladıktan ve kendi kendine ayakta kalabilecek güce ulaştıktan sonra bu altyapı 1995 yılının Mayıs ayında tamamen özelleşmiştir. Bu bağlamda ülkemizde de en azından başlangıç aşaması (ya da emekleme) olarak adlandırabileceğimiz bugünlerde devlet desteğinin devam etmesinin Internet’in yaygın olarak kullanılmasında önemli bir etkisi olacağı açıktır. Ancak bu konuda ülke olarak ciddi problemlerle karşı karşıya olduğumuz da bir gerçektir. Zira Türkiye deki Internet projesi bir devlet politikası olarak değil teknolojiyi takip eden ve bu konuda ülkemizde de bir şeyler yapılmasının gerekliliğinin bilincinde olan akademisyenlerimizin özverili çabaları ile hayata geçmiştir. Halen bu konuda (veya daha global olarak bilişim teknolojileri konusunda) devletimizin ciddi politikası, ileriye dönük somut planları bulunmamaktadır.
Internet projesinin başından itibaren içinde bulunan kişiler olarak ülkemizde bu servisin sağlıklı ve yaygın olarak kullanılması için gerekli altyapının (Türkiye bilgi otoyolunun) devlet tarafından (başlangıç için) yapılması (veya desteklenmesi) ve bu altyapı üzerinden uç kullanıcıya verilen servislerin özel kuruluşlarca sağlanmasının en uygun yol olduğu kanısındayız. Internet kullanımı için gerekli teçhizat ve iletişim masraflarının oldukça yüksek olduğu da düşünülecek olursa bu konuda da kullanıcıları koruyucu bazı önlemlerin alınması da çok önemlidir. Belli bir süre sonra, sistem kendi kendine yaşayacak boyutlara ulaştıktan sonra devlet desteği tamamen kaldırılıp sistem tamamen özelleştirilebilir.
Yine ABD deki örnekten yola çıkacak olursak, NSFNET in tüm yurttaşların kullanımına sunulması için ABD hükümeti büyük oranlarda subvansiyon yapmıştır. Ancak, toplam rakkamlarda yüksek gözüken meblağlar üzerinde yapılan araştırma sonucu kişi başına yapılan desteğin 2ABD Doları/Yıl miktarında kaldığı görülmektedir. Benzer bir desteğin Türkiye de de uygulanması durumunda yıllık toplam 120 Milyon ABD Doları gibi bir rakkam ortaya çıkmaktadır. Devlet desteğinin çok daha düşük miktarlarda (Tahminen yıllık 4-5 milyon ABD Doları- kişi başına 10 cent in altında) tutulması ile dahi Türkiye içinde çok yüksek kalitede Internet servisinin verilebileceği yaptığımız olurluluk çalışmalarında ortaya çıkmıştır.
Internet’in bugünden tamamen özelleşmesi ise pek olurlu gözükmemektedir. Gerek bugünkü pazar payının darlığı ve gerekse oldukça büyük yatırım ve teknik destek isteyen bir alan olmasından dolayı sadece özel sektör temelli bir sistemin ucuz fiyatlarla yaygın bir servis verilmesini sağlamasının çok zor olacağı tahmin edilmektedir.
Soru 2- Internet kullanımının yakın bir zamanda televizyon gibi çok yaygınlaşacağı hızlı gelişmelerden belli oluyor. Bu durumda Internet’in toplum sosyolojisi ve ferd psikolojisi üzerinde olumsuz etkileri olabilir mi, nasıl? (Internet’te etik kavramını da bu bağlamda düşünebilirsiniz)
Cevap 2-
Bu konudaki tartışmalar Internet’in yaygın olarak kullanıldığı batı ülkelerinde uzun bir süredir yapılmaktadır. Özellikle ülke yasaları ve toplumlarca genel kabul görmüş konulara aykırı bazı bilgilerin Internet üzerinde bulunması ve tüm kullanıcıların bu bilgiye ulaşabilir olması ciddi tartışmalara yol açmaktadır. Internet ortaya çıkışından bugüne kadar hemen hemen yazılı hiçbir kurala bağlı olmaksızın büyüyen ve diğer bir tabir ile anarşist yapıya sahip bir olgudur. Ayrıca ülkeler arasındaki varolan fiziksel sınırları ortadan kaldırması ve değişik kültürlerdeki milyonlarca insanı ortak bir ortam üzerinde bir araya getirmesi bugüne kadar hiç düşünülmemiş bir dizi sorunu da beraberinde kaçınılmaz olarak getirmektedir.
Bu yapısından dolayı kullanım yaygınlaştıkça Internet’in değişik sosyolojik ve psikolojik etkileri baskın olarak ortaya çıkmaktadır. Toplumsal ve kişisel etkiler ile ilgili somut örnekler vermek gerekirse:
– Politik: Bir ülke için suç unsuru olan bir konu diğer ülke için özgürlüklerin doğal bir parçası olarak kabul edilmektedir. Dolayısı ile bazı devletler bilginin filtrelenmesi ya da ulaşımın kısıtlanması gibi önlemler alma yoluna gitmektedirler.
– Ticari: Elektronik iletim ortamı olması sebebi ile Internet’te ülkeler arasında fiziksel sınırlar ve doğal olarak gümrükler bulunmamaktadır. Bu yolla yapılan ticarette gümrük ya da vergi gibi konuların denetlenmesi neredeyse imkansızdır.
– Ahlaki: Küçükler için zararlı olarak tanımlanan bazı yayınların doğal olarak Internet üzerinden de ulaşılabilir olması bazı ülkelerde bu tür yerlere ulaşımın sansürlenmesi taleplerini getirmektedir.
– Kültürel etkiler: Internet üzerindeki baskın iletişim dilinin Ingilizce olması sebebi ile bilgilerin büyük bir yüzdesi bu dilde elektronik ortama aktarılmakta ve Ingilizce konuşmayan ülkelerde yaygın olarak bir dil kirlenmesi oluşmaktadır (Ingilizce den çok sayıda kelimenin yerel dile geçmesi ve yerleşmesi).
Internet’te fiziksel sınırların bulunmaması ve Internet’i yöneten bir kurumun da bulunmaması gibi sebeplerle sözü edilen sorunların çözümü ya da bir regülasyona gidilmesi hemen hemen imkansız gibi gözükmektedir. Zaten bu türden bir düzenleme çalışmasının Internet in gelişimini engelleyeceği ve bazı kısıtlamalar getireceği için büyük tepkilere yol açacağı kesindir.
Internet yapısı gereği bugün içinde yaşadığımız nispeten kapalı ya da dar bir alana sıkışmış toplum yapısından çok farklıdır. Onun içinde klasik toplum kuralları ile düşünmek ve yaşamak kaçınılmaz olarak sorunlar yaratacaktır. Belkide doğru olan bu yeni toplum anlayışına uyum sağlamak veya Internet’in farklı bir ortam olduğunu bilerek ve o ortamın kurallarından haberdar olarak yerimizi almak olmalıdır.
Internet in konusunda çalışan bazı araştırmacıların yaptıkları araştırmaların oldukça ilginç bazı sonuçları da çıkmıştır. Örneğin ülkelerdeki Internet yaygınlığı ile demokratikleşme seviyeleri arasında doğrudan bir ilşki bulunmuştur. Aşağıda bu yönde yapılan çalışma sonucu çıkarılan Internet bağlantı ve demokrasi seviyesi haritaları oldukça ilginçtir:
Resim 1- Demokrasi oranları
Resim 2- Ülkelerin Internet bağlantıları
Resim 3- Demokrasi ve Internet bağlantısı
Soru 3- Internet teknolojisine kadar bilginin her kelimesini-karesini maddi bedel karşılığında satma anlayışına sahip, arz talep dengesine göre bütün üretim-tüketim işlevlerini ayarlayan ‘kapitalist ekonomi’ nin iflas etmeye doğru gittiğini söyleyebilir miyiz?
Cevap 3-
20. yüzyılın sonlarına geldiğimiz bu günlerde aslında oldukça ilginç bir dönemden geçmekteyiz. Bu döneme uzmanlar “üçüncü endüstri devrimi” adını da vermekteler.
Bugünü ilginç kılan en önemli gelişmelerden birisi uygarlık tarihinde ilk kez şehirlerde yaşayan insan sayısının kırsal alandaki insan sayısını geçmesi diğer deyişle insanlığın büyük kısmının uygarlaşmasıdır. Bu değişim esnasında da “information superhighway” ya da “bilgi otoyolu” kavramı gündeme gelmiştir. Bu noktaya nereden geldik? Uzmanlara göre birinci endüstri devrimi kömür ve demirin kullanımı ile fabrikalarda toptan üretim yolunun açılmasıdır. Bu dönemi “producer oriented” ya da “üretici bazlı” makinalar yaratmıştır. Ikinci endüstri devrimine ise yeni keşifler sayesinde plastik, petrol ve elektriğin yaygın kullanımı sayesinde girilmiştir. Bu dönemi de “consumer oriented” ya da “tüketici bazlı” makinalar (Örneğin yolcu araçları, elektrikli ev aletleri vs.) açmıştır. Üçüncü endüstri dönemini ise bilgisayar ağlarının gelişimi açmak üzeredir. Bugün çok ucuza sahip olunabilen güçlü bilgisayarların bulunduğu bilgisayar ağları ile evde ve ofiste yüksek hesaplama ve iletişim gücüne sahip olmak normal bir olay haline gelmektedir. Bu gelişmeler sonucu toplumsal değişikliklerde oluşmakta ve modern uygarlıklar yavaş yavaş bilgi toplumu haline dönüşmektedirler. Bu dönüşüm içinde bugün “yuttaş” ya da “citizen” olarak geçen kavram da “ağdaş” ya da “netizen” kavramına dönüşmektedir. Ağdaşlar bilgisayar ağlarının oluşturduğu dünyada hergün daha fazla bilgiyi kullanarak yaşamlarını sürdüren insanlar olarak da tanımlanabilir.
Bu değişim doğal olarak ekonomik ilişkileri de etkiliyecektir. Günümüzde pazar ekonomisi (Market based economy) olarak adlandırılan sistem bu değişiklikler sonucu bilgi ekonomisine (Information based economy) geçmektedir. Sonuçta toplumlar bilgi tüketicisi haline geleceklerdir. Örneğin bugün sadece Internet’e ulaşım sağlayan cihazlar, kullanım ücretleri, servisler ve danışmanlık hizmetlerinin yarattığı 300 Milyon dolarlık bir pazar vardır ve bu pazarın 2000 yılında 10Milyar dolar seviyesine ulaşması beklenmektedir. Diğer servislerinde devreye girişi ile dünya pazarının en büyük pastasını bu ekonomi alacaktır.
Buradan orijinal soruya dönecek olursak “kapitalist ekonomi’ nin iflas etmeye doğru gittiği” varsayımı doğru gözükmemektedir. Zira bu değişim içinde kapitalist ekonomi de kendisini uyarlamakta ve bu yeni çağdaki yerini yeni üretim ve tüketim yolları ile almaktadır. Kapitalist ekonomi için bu yeni çağda bilgi en değerli mal halini almaktadır. Batılı ülkelerin özellikle telif hakları konusundaki çalışmaları ve bilgi tüketicisi diğer ülkelere bu yönde yaptıkları baskılar temelde gelişmiş ülkelerdeki ilgili sermaye kesimlerinin baskısı ile oluşmaktadır. Internet teknolojisi bilgiye ulaşımı sağlamaktadır ama bilgiye para ödenmesini tamamen ortadan kaldırmamaktadır. Eğer olayı biraz karikatürize etmek gerekirse şu an ulaştığımız ücretsiz bilgiyi insanları alıştırmak için başlangıçta parasız verilen uyuşturucuya benzetmekte mümkündür.
Ülkelerin bilgi tabanlı ekonomiye geçişi ile fakir ve zengin ülke ayrımının kalmayacağı da iddia edilmekte ama bilgi-zengini (“Information-rich”) ve bilgi-fakiri (“Information-poor”) ülkeler sorununun nasıl çözüleceği sorusu da cevaplanamamaktadır. Günümüzde gelişmekte olan ülkelerin gelişkin ülkelere bağımlılığını yaratan unsurların bu yeni endüstri devriminde ortadan kalkacağını beklemek hayal gibi gözükmektedir. Zira bu yeni çağ beraberinde yeni bağımlılıkları da kaçınılmaz olarak getirecektir. Bu potansiyel bağımlılık tehlikesine karşı daha ciddi ve uzun vadeli planlarla önlem almak ve hazırlıklı olmak gerekmekle beraber geçmiş deneyimlerimiz ne yazıkki bizim bu konuda fazla umutlu olmamızı engellemektedir.