Covid 19 Salgınında ve Sonrasında Eğitim

Eğitim önceliğimiz. Ancak önce sağlıklı ayakta kalmamız, salgın sonrasında ise ilerlememize katkı sağlayacak eğitimi almalıyız.

Salgında yapılan çevirimiçi eğitimi 6 Eylül’de kapatıp yüz yüze eğitime döneceğiz. 2. aşılama çalışmaları devam ediyor. 6 ay öncesinde gençlere pek dokunmayan Covid-19 yeni varyantları ile onlara saldırıyor. 15 yaş üstü yeni ilk aşılarını yapıyorlar.

Ülkemizde salgın ile yürütülen eğitim çalışmalarında farklı yöntemler denendi. Uzaktan eğitim, çevirimiçi eğitim maalesef dijital uçuruma (digital divide) yakalandı. Şanslı büyük bir kesim çevirimiçi eğitimlere ulaştılar ancak yüzyüze eğitim mantığı ile yapılan bu yaklaşım öğrencilerin büyük bir çoğunluğunca sıkıcı ve etkisiz bulundu. Çevirimiçi eğitimler geliştirilemedi, öğrentmenlerin canlı tahta başında yapılan eğitimleri maalesef başarısız oldu. 1.5 yıl boyunca kapalı olan okulların açılmasına herkes sevindi.

Dünyada yaşam boyu eğitimde başarılı bir şekilde kullanılan çevirimiçi eğitimin genel eğitime katılması  için sanırım kimse çok istekli değildi. Bunun çok farklı nedenleri var. Çevirimiçi eğitimde ders süreleri yüz yüze ile aynı olması çocukları bunaltı, konsantrasyonlarını bozdu. Ders içeriklerinin sadece power point sunumlara aktarılması  dersleri sıkıcı yaptı. Öğretmenlerin bilişim teknolojileri konusunda yetersizliği ortaya çıktı.

Derslerde çevirimiçi yapılırken yapısal olarak değişiklik yapılması gerektiği unutuldu. Sabah 8:30 ‘da ekran başına geçen bir çocuktan, saat 15:30 kadar etkin öğrenmesi beklendi. Eğitim öğrenme yerine yıl sonu notları için herkesin rolünü yaptığı  bir piyes gibiydi. Piyes bitti.

1.5 yıllık bu deneyimden bizler hangi dersleri çıkardık. Klasik eğitimde verilen Türkçe, edebiyat veya matematik dersleri yerlerini korurken geleceğin ciddi problemleri olan iklim değişimi, göçler, gıda kıtlığı ile kariyer planlama, yazılım, dijital dönüşüm, uzay yolculuğu gibi konular ders haline getirilemedi. Yerel iş gücüne hizmet etmek için tasarlanan eğitim sistemimiz global dünyada hangi yeniliği getirdi?

Kısacası 20 yıl önce şirketlerin, kamu kuruluşlarının  kendi iş akışlarını internete taşırken yapılan onca hata veya yanlış uygulama eğitimi dijitale taşırken de yapıldı. Yüz yüze verilen 40 dakikalık ders saati ısrarlı bir şekilde kısaltılmadı. Öğrencilerin kendi aralarında tartışma yapmalarına veya birlikte konuşarak çözüm oluşturacak, proje yapacak, sorun çözecek veya kafa yoracak zamanları olmadı. Temelini 40-50 yıl öncesinin sorunlarına merhem olacak müfredatlar power pointlere konularak sunuldu. Öğretmenler 40 dakikayı doldurmak için sunumlarına bu sefer daha fazla bilgi yüklediler. Bilgiler artınca daha sıkıcı oldu ve sonuç “çevirimiçi” eğitimin sonu veya başarısızlığı ile sonuçlandı. Dersleri çevirimiçine aktardığınızda, ödevleri, uygulamaları veya projelerinde dijital dünyaya uyumlu bir hale getirilmesi unutuldu.

Benzer başarısızlık üniversitelerimizde de oldu. Dersler dijital ortamda çevirimiçi verildi ancak sınavlar klasik yöntemle  evlerinde kamera karşısında yapıldı. Bazı üniversiteler öğrencilere sınavlarda kullanmaları için ayna bile gönderdiler. Bazı okullar yazılı sınavları daha sonra sözlü sınav şeklinde çevirimiçi olarak öğrencilerinden anlatmalarını istediler.

Melez bir eğitime (buna hibrit diyenlerde var) ihtiyaç olacak gelecekte. Öğretmenlerin daha yenilikçi ve farklı bir şekilde öğretme kabiliyetlerini geliştirmesi gerekecek. Bu konuda daha detaylı bir yazıyı (COVID-19’un Eğitimde Değiştirdiği 3 Şey) okuyabilirsiniz.

Singapur’da Covid döneminden çıkardığı dersler konusunda “Zamanında değişim ve zamansız sabitler: Singapur’da COVID-19 ve eğitimsel değişim” adlı makaleye bakabilirsiniz.

S. Gopinathan ve N. Varaprasad  “Geleceğin eğitimini hayal etmek” yazısında “Artık devlet sınavları, fiziksel sınıflar, öğretmen liderliğindeki toplu öğrenme yok. Bunun yerine, kişiye özel, her zaman, her yerde, her yaşta ve danışmanlardan ve ayrıca AI’dan öğrenen bir müfredat olmalı” diyor.

Bu süreçte ülkelerin okullarda ne yaptıkları değil ne yapamadıklarına bakmak gerekir. Çevirimiçi eğitimi tek yönlü bir eğitim gibi sunmanın yanlışlığı ortada. Bunu çift yönlü, katılımcı yapmanın yolunun bulunması gerekir.

Sonuç olarak 10 yıl sonranın gençlerini yetiştirmek için 10 yıl sonranın ihtiyaçlarını analiz etmek gerekir.

Herşeyde olduğu gibi eğitimde de yeni değişimlere ihtiyaç var. Her kadame için ayrı ayrı çözümlere bakma zamanı geldi.

Yer işareti koy Kalıcı Bağlantı.

Yorumlar kapatıldı.