GWS Blog

ODTÜ Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları / Gender and Women's Studies

Kadınlar, ‘Şiddetle Mücadele Tasarısı’ndan hesap soracak!

Şiddete Son Platformu kurucularından Avukat Hülya Gülbahar, TBMM’ne sevkedilen Şiddetle Mücadele Yasa Tasarısı’nı KAZETE’ye değerlendirdi

Kazete
1 Mart 2012

TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nda görüşüldükten sonra Adalet Komisyonu’na gönderilerek süratle 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne kadar yasalaştırılmaya çalışılan Kadının ve Aile Bireylerinin Şiddetten Korunmasına Dair Yasa Tasarısı‘nı 236 kadın örgütünün çatı kuruluşu Şiddete Son Platformu tepkiyle karşıladı.

Platform adına tasarıyı KAZETE’ye değerlendiren Avukat Hülya Gülbahar, “Bu tasarı kadın örgütlerinin tasarısı değil! Zaten bu tasarı ‘Şiddetle Mücadele Tasarısı’ da değil. Olsa olsa aileyi koruma politikalarından biri daha…” dedi.

Hülya Gülbahar’ın tasarıyla ilgili değerlendirmesi şöyle:

“Kadın cinayetlerinin önlenmesi ve kadına yönelik şiddetle mücadelede etkin önlemler getirmesi için yıllardır beklenen yasa tasarısı, 24 Şubat 2012 gecesi TBMM’ye sevkedildi. Artık alıştık, geceleri oluyor bu işler… Dünya tarihinin, sadece geceleri çalışan ilk ve tek parlamentosuna sahip olmakla dilediğimizce övünebiliriz.

Kadın örgütlerinin (şiddetle mücadele için yıllardır yükselttiği mücadele bir yana), özellikle 19 Eylül 2011 tarihinden itibaren Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile yaptığı yoğun çalışmalar sonucunda oluşturulan ve 30 Ocak 2012 tarihinde Bakanlar Kurulu’nun imzasına açılan yasa taslağı, kadın yerine aileyi esas alacak biçimde isim değişikliği yapılarak ve dört bir yanından budanarak meclise sevk edildi.

236 kadın örgütünün oluşturduğu “Şiddete Son Kadın Platformu” ve platformun 33 sayfalık alternatif taslağını destekleyen tüm kadın platformları ve kadınlar; nefeslerini tutmuş, bakanlar kurulundan çıkacak taslağı bekliyordu. Herkes büyük bir merak içindeydi. Çünkü daha önce kadın örgütlerinden habersiz olarak Bakanlar Kurulu’na sevkedilen ilk taslaktaki “yakın beraberlik içinde yaşayanlar” kavramı çıkarılmış ve taslak yeniden Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na iade edilmişti. Resmi nikah olmayan beraberlikleri bir anda kapsam dışına iten bu müdahale, şiddetle ilgili yürürlükteki 4320 sayılı yasanın bile gerisinde bir düzenleme istediği için kamuoyunda büyük bir tartışma yaratmıştı.

Bu tartışma, ister “yeni hayırlara vesile oldu” diyelim, ister “yeni bir oyalama/sorunu unutturma sürecini başlattı” diyelim; sonuçta kadın örgütlerinin müdahalesi ile taslağın başından sonuna değiştirilmesini sağladı. Şiddete Son Kadın Platformu’nun Bakanlıkla oturduğu müzakere sürecinin sonunda, kadın örgütlerinin içine tamamen sinmese de, eski haline göre daha etkili bir yasa taslağı oluşturuldu. Bakanlığın her düzeydeki yetkilileri ise, kalan eksikliklerin, TBMM’deki komisyonlarda tamamlanacağı sözü verdi.

Bu taslağın en önemli özellikleri:

– kadına karşı şiddetin asıl kaynağı/nedeni olan kadın-erkek eşitsizliğini, toplumsal cinsiyet rollerini yasanın ana eksenine koymaya çalışması,
– tüm yetersizliklerine rağmen, Türkiye çapında 7/24 çalışacak kadın merkezleri ile şiddetin takibini öngörmesi,
– ve aynı zamanda da şiddet uygulayan erkeklere karşı alınacak tedbirlerde, onların temel insan haklarına/onuruna saygı gösterilmesi kuralını getirmesi idi.

Bakanlar Kurulu, bu düzenlemelerin tümünü çizdi; yasanın ve 7/24 kadın merkezlerinin içeriğini boşaltarak; gerek meclisin, gerek kamuoyunun önüne hiçbir ciddiyeti ve samimiyeti olmayan bir tasarı müsveddesi attı.

Şimdi, basına servis edilen bildiriler ile “kadın örgütleri ile birlikte hazırlanmış (!)” bu tasarının 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde yasalaşmasını hedeflendiği açıklanıyor. Benzer yasa yapma süreçlerinden de tanıdığımız üzere, kendilerince “iş bitti” deniyor.

Haberin devamı için: http://www.ucansupurge.org/turkce/index2.php?Hbr=543

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *