Views: 135
Övelim mi; cesaretlendirelim mi?
Çocuklarımızın yaptıkları işe yönelik geribildirim ihtiyacı duyduğunu belirten Elvin Klassen, bunu en verimli şekilde nasıl yapabileceğimize yönelik düşüncelerini paylaşmış. Yazısına bir öğretmenin bir öğrencisiyle yaptığı diyaloğu incelememizi isteyerek başlamış:
Verilen görevi nadiren tamamlayabilen 7. sınıf öğrencisi Serkan’ın sosyal çalışmalara yönelik sorulara defterinde cevaplar verdiğini fark eden öğretmeni, Serkan’dan beklenmeyen bu duruma oldukça şaşırmış ve Serkan’a bir geribildirimde bulunmak istemiş: ‘Serkan, cevapların bir harika.’ Serkan öğretmenine alay edercesine bakmış ve konuşma boyunca başını öne eğmiş. Serkan’ın yanında oturan Mali ise öğretmenini sınıfın ön tarafına doğru takip ederek: ‘Benim cevaplarım nasıl; onlar da harika değil mi?’ diye sormuş.
Klassen, sınıflarda bu ve benzeri olayların yaşandığını ve genellikle geribildirimlerin övgü dolu sözcüklerle sonuçlandığını belirtiyor. Övgü dolu sözcüklere alışık olmayan Serkan’ın, öğretmenin verdiği geribildirimi samimiyetsiz ya da kendi isteğini yaptırmak için söylediğini düşünebileceğini, Mali’nin ise övgü almadığı için kırılmış hissedebileceğini ve bundan sonra öğretmenin isteklerine yanıt vermeyebileceğini çünkü Mali’nin de yaptığı işin doğru olup olmadığına karar verebilecek kadar kendine güvenmediğini ve bu yüzden öğretmenin görüşüne ihtiyacı olduğunu belirtiyor. Övgü başlangıçta masum gibi gözükse de, alınmayan övgünün genellikle eleştiri olarak değerlendirilmesinden dolayı övgü almayanların cesaretinin kırabileceğinin altı çiziliyor. Kendileri için çok yüksek standart belirleyen ve onları karşılayamayan öğrenciler için samimi övgüler bile küçümseyici gelebilir veya öğretmenin doğru bir karar vermediğini düşünebilirler. Bu yüzden övgü yerine çocuklarımızı cesaretlendirmemiz daha iyi olabilir mi?
Cesaretlendirme, övgüye alternatif olarak değerlendirilebilir. Öğrenci çabalarına veya tamamlanan işin belirli özelliklerine odaklanan olumlu bir onay yanıtını ifade eder. Övgüden farklı olarak, cesaretlendirmede öğrenci çalışmaları hakkında iyi, kötü gibi niteleyici sıfatlar kullanılmaz; yapılan işin değeri hakkında bilgi verilmez. İster öğretmen, ister eğitmen, istersek ebeveyn olalım; öğrencilerimize, çocuklarımıza söylediklerimizi gelin hep birlikte bir de bu açıdan ele alalım.
- Cesaretlendirme kişiye özeldir: Bir öğrenciye “Resmin çok güzel olmuş” demek yerine, öğretmen “Ahmet, resminde çok fazla mavi kullandığını görüyorum. Uzun süredir resmin üzerinde çalışıyorsun.” vb. cümleler söyleyerek, resmin kalitesi hakkında karar verme işini Ahmet’e bırakabilir.
- Cesaretlendirme genellikle özel olarak yapılır: Öğrencilerin çabaları özel olarak cesaretlendirildiğinde, hem öğrencinin olası utanmasının önüne geçilebilir hem de karşılaştırma yapmalarını engelleyeceği için diğer öğrencilerin ‘benmerkezci’ algıları azaltılır. Bu yüzden cesaretlendirmenin bireysel olarak yapılması tavsiye edilmektedir.
- Cesaretlendirme, bitmiş bir işin değerlendirilmesinden çok sürecin iyileştirilmesine odaklanır: “İyi iş” demek yerine “Bunu tek başına yaptınız” veya “Bütün sabah burada çalıştığını fark ettim” demek daha uygun olacaktır. Okuması çok iyi olmayan Melisa’ya 6 yeni kelime okuduğunda “Melisa, çok iyi bir okuyucusun” demek doğru olmayacaktır. Melisa, zayıf bir okuyucu olduğunu gayet iyi bilmektedir. Bu yüzden, “Melisa, 6 yeni kelime okudun.” ya da “Melisa, bazı yeni kelimeleri okumayı öğreniyorsun.” demek daha doğru olacaktır.
- Normal/Doğal bir ses tonu ile samimi, dolandırmadan verilen direk yorumlar cesaret vericidir: Cesaretlendirilmenin kullanılması öğretmenlerin “Bravo!”, “Vay canına, müthiş iş”, “Bu çok güzel” gibi aşırı kullandıkları ifadelerden kaçınmalarını sağlar. Dürüst bir şekilde, dolandırmadan direk yapılan yorumlar, öğretmenlerin beden dilinin (örn. çatık kaş) ya da mimiklerinin yanlış anlaşılmasının önüne geçer. Cesaret veren ifadeler dürüst bir hisle sunulmalı ve koşullara uyacak ölçüde inandırıcı ve çeşitlilikte olmadır.
- Cesaretlendirme çocukları başarısızlığa itmez: “Halil, harika bir çocuksun.” gibi öbekler cesaret verici değildir, çünkü her zaman her durumda harika olmak mümkün değildir. Bunun yerine, “Halil, bugün arkadaşın Gözde ile yaptıklarını paylaştığını fark ettim.” demek ve davranışın hoş olduğunu Halil’in kararına bırakmak daha doğru olacaktır. Davranışın kabulü, bir pekiştirme yöntemidir.
- Cesaretlendirme, çocukların kendi davranış ve başarılarını takdir etmelerine yardımcı olur: “… yaparken çok heyecanlı gözüküyordun” gibi cümleler, çocuğun davranışını analiz etmesini ve çabalarını daha iyi takdir etmesini sağlar.
- Cesaretlendirme, çocuğun önceki başarılarını bağlam olarak kullanır: “15 dakika boyunca kendin okudun. Bu, dün okuduğun süreden daha fazla.” ya da “Şekillerin eşleştirilmesinde gittikçe hızlanıyorsun.” gibi ifadeler çocuğun değişim ve gelişimini fark etmesini sağlayacaktır.
- Cesaret veren ifadeler bir çocuğu diğeriyle kıyaslamaz: Birçok öğretmen “Semra, sınıftaki en düzenli kişidir.” gibi bir cümle kurduğunda öğrencileri kıyaslama niyetinde değildir. Fakat öğrenciler tarafından bu durum kıyaslama olarak değerlendirilebilir. Bu yüzden, “Semra, dolabını temizlediğini ve kitaplarını düzgün bir şekilde dolabına yerleştirdiğini görüyorum.” şeklinde bir cesaretlendirme sözcüğü kullanılması daha iyi olacaktır.
- Cesaretlendirme, çocuğun çalışmaya verdiği çabaya odaklanır: Çalışmadaki problem çözme süreci vurgulanır. Cesaretlendirme; yapılan bir iş ya da davranış hakkında nihai bir karar vermek değildir. Aksine değişim ve gelişimi fark ettirecek bir gözlemin bireyle paylaşılmasıdır.
Aşağıdaki ifadeleri okuyun ve övgü (Ö) veya cesaretlendirme (C) olup olmadığını belirtin. Övgünün değer yargısı verdiğini ve kişiye odaklandığını; cesaretlendirmenin ise bir davranış hakkında gözlem yaptığını hatırlayın:
___ 1. Odanızı temizlemek için ne iyi bir kız.
___ 2. Öğrenmeyi sevmenize çok sevindim.
___ 3. Hikâyeniz heyecan verici ve çok renkli bir dil kullanıyor.
___ 4. Çarpım tablosunu öğrendiğiniz için sizinle gurur duyuyorum.
___ 5. Sınıf gezisi esnasındaki davranışlarınızdan memnuniyet duyuyorum.
___ 6. Bunu tek başına çözdün. Memnun değil misin?
Sonuç olarak, çocuklarımıza iyi niyetle söylediğimiz övgü sözcükleri, çocuklarımızın ürünlerini, davranışlarını kendi kendilerine değerlendirmesini; süreçteki değişim ve gelişimlerini fark etmelerini engelliyor olabilir. Bir başka açıdan ele alırsak, bilim merkezinde kalabalık bir gruba yapılan bir gösteri esnasında söz verdiğimiz bir öğrenciden gelen doğru cevaba övgü dolu sözcüklerle karşılık verdiğimizde, başka bir öğrenci içinden “Yaaa, ben de biliyordum. Bana söz vermedeki… Küstüm, cevap vermiyorum bundan sonra” diyor olabilir. Hiçbir çocuğumuzu kırmamak, üzmemek için onlara sürekli övgü dolu sözcükler yerine cesaret verici ifadeler de kullanmayı deneyebiliriz. Sonuçlar, hem bizi hem de çocuklarımızı cesaretlendirebilir…
Yanıtlar: 1)Ö, 2)C, 3)C, 4)Ö, 5)Ö, 6)C.
Kaynak: http://www.iched.org/cms/scripts/page.php?site_id=iched&item_id=encouragement_praise