Sınav Öncesinde Şekerleme Yapmanın Faydası

Visits: 22

Singapur’da yapılan bir araştırma, konu hakkında elde edilen önceki bilgileri doğruladı: Uyku, hafızayı güçlendiriyor. Araştırmacılar 72 gönüllünün katılımıyla gerçekleştirdikleri çalışmada, yeni öğrenilen bir konuyu hafıza kazımanın en kestirme yolunun, üstüne biraz şekerleme yapmak olduğunu gördüler. Yani sınav öncesinde biraz uyumak, son dakika telaşıyla çalışmaya devam etmekten daha faydalı. Araştırmayı yöneten James Cousins, “Bilgilerimizi hızla öğrenmek için strese girmenize gerek yok” diyor; “Biraz uyuklamak da bunun kadar faydalı.”


Kaynak: Popular Science Türkiye, Mart 2017, s.10.

Akşam 20.00’den Sonra Yenen Yemek Daha Mı Çok Kilo Aldırır?

Visits: 52

İnsanların bir kısmı gündüz saatlerini daha çok severken, bir kısmı da çeşitli sebeplerden ötürü geceleri daha aktif oluyor. Yemek saati de uyku düzenine bağlı olarak değişebildiğinden herkesin akşam yemeğini 20.00’ye kadar yemiş olması beklenemez. Örneğin çeşitli Avrupa ülkelerinde akşam yemeği saati 20.00’yi geçiyor ve aynı ülkelerde obezite sorununda herhangi bir artış olmadığı gibi, yemek saati erken olan kimi ülkelere kıyasla (örn; ABD) bu sorun çok daha az yaşanıyor. Yani geç yenen yemekle ilgili genel bir sağlık standardı bulunduğunu söyleyemeyiz. Akşam yemeği saatine etki eden en önemli faktörlerden biri uyku düzeni. Eğer uykusuzluk çekiyor ya da uykunuzu yeterince alamıyorsanız daha fazla yeme ihtiyacı oluşur. Columbia Üniversitesi’nde yapılan araştırma, günde 4 saatlik uykunun, 9 saatlik bir uykuya oranla ortalama 300 kalorilik fazladan enerji ihtiyacı doğurduğunu gösterdi. Ve bu fazladan enerji ihtiyacını genelde yağ oranı yüksek yiyeceklerden karşılıyoruz. Bunun yanı sıra Northwestern Üniversitesi araştırmacıları da akşam 20.00’den sonra yeme alışkanlığı olan bireylerin, aynı oranda kalori tüketseler dahi daha erken yiyenlere göre daha fazla kilo alabildiklerini gösterdi. Ama bu sonuçlar herkes için geçerli değil; uyku düzeniniz vücudunuzun ritmini değiştirip akşam yemeğini daha geç saatlerde yemenize uygun hale getirdiyse sorun yok. Aksi takdirde uyumanız gereken saatte yediğiniz için vücut saatiniz metabolizmanızı bu duruma göre uyarlayamıyor.


Yazar: Tuna Emren, Popular Science Türkiye, Mart 2017, s.92.

Kendi İdrarını İçmek Nasıl Bir Şey? Şerefe!

Visits: 113

Jeff Williams, NASA Astronotu ve uzayda en çok kalan ABD’li unvan sahibi

Dünya’da her suyun tadı aynı değildir. Bazısı lezizdir, bazısı da içindeki mineraller ya da metallerden yüzünden ağzınızda kötü tat bırakır. Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaysa (UUİ) geri dönüştürülmüş ter ve idrar içtiğimiz halde durum böyle değil. Suyun hiçbir sıra dışı tadı ya da kokusu yok. Hem su hem de suyla yaptığımız içecekler tutarlı bir şekilde enfes oluyor. İstasyonda atık su arıtma süreci Dünya’nın doğal su döngüsünden daha farklı değil. Dünya’da su akıyor, buharlaşıyor, bulutlara dönüşüyor ve yağıyor. Gezegenin su döngüsü kirli bulduğumuz suyu içilebilir suya dönüştürüyor. UUİ’nin sistemleri de aynısını yapıyor. Suyu hemen her gün test ediyoruz, o yüzden içme suyumuzun temiz olduğu konusunda içimiz rahat. NASA’nın bu konudaki standartları çok sıkı. Sürekli şakasını yapıp duruyoruz ama aslında içme suyumuzun eskiden ne olduğunu pek düşünmüyoruz. İstasyonda şu ana kadar 55 kişiyle görev yaptım; içlerinden birinin bile suyu içmekte tereddüt ettiğini görmedim. Biz Rusların idrarını içiyoruz, onlar da bizimkini.


Yazar: Sarah Fecht, Popular Science Türkiye, Mart 2017, s.84.

Tramvay İkilemi

Visits: 620

BİLİM TARİHİ, Albert Einstein’ın “düşünce deneyi” olarak isimlendirdiği (Gedankenexperirnent), hayali bir senaryodan ibaret olup, içinden çıkılması zor olan entelektüel bilmecelerle dolu. Bunlar önemli sorunlara ışık tutan bilmeceler. Çözüm bulabilmemiz için derinlemesine düşünme mekanizmasını harekete geçirmemiz gerekiyor. Einstein’ın, kendisini özel görelilik kuramına yönlendirmiş olan ışık demetini takip etme hikâyesi ve Erwin Schrödinger’in zalimce tasarlanmış bir kuantum mekaniği kutusunda hapsolup sonsuza dek hem ölü hem de canlı kalabilen zavallı kedisi bu bilmecelerin en ünlüleri. Schrödinger’in kedisi, dalga mekaniği ve ölçümler arasındaki karmaşık etkileşimi vurguluyordu.

Tramvay ikilemi de ahlaki seçimlerimizi sorgulatan bir düşünce deneyi. İkilemin çeşitli tasvirleri olsa da şöyle özetleyebiliriz: Yokuş aşağı hızla yol alan tramvay bir düğüm noktasına varır. Önündeki yol ikiye ayrılıyor; soldakine girerse raylarda takılı kalmış bir insan var, sağdakine devam ederse bu kez beş kişiye çarpacak. Tramvayın yolunu değiştirebileceğiniz makas hemen yanı başınızda duruyor. Tramvayın freni arızalı. Kolu çekerek sağa ya da sola yönlendirme şansınız var. Bunu yapar mıydınız? Peki ya raylarda duran o insanlar hakkında daha fazla şey biliyor olsanız? Belki solda tek başına duran kişi ufak bir çocuk ve diğer beş kişi de yaşlı insanlar olsaydı? Ya da belki tek başına olan kişinin bir çocuğu olduğunu ve diğerlerinin de bekâr olduğunu bilseniz? Bu farklı senaryolar sonucu nasıl değiştirir? Neye göre karar verirdiniz? Bunlardan hangisine daha çok değer veriyorsunuz?

Bu, ilginç bir düşünce deneyi olmanın da ötesinde. Artık karar alma sorumluluğunu makinelere ve onları yöneten yazılımlara yükleyip sırtımızdaki bu yükten kurtulduğumuz bir çağda yaşıyoruz. Fakat yazılımcılar ve mühendislere büyük bir iş düşüyor. Onlar da git gide artan bir sorumlulukla, makinelerin ölüm-kalım meselelerine dönüşmesi mümkün olan mühim sorunları halletmesini sağlarken, uyguladıkları tüm işlemlerin sonuçlarıyla yüzleşmek zorundalar. Karar alma mekanizması mutlaka bir değerlendirme sisteminin sonucunda ortaya çıkar. “Fayda fonksiyonu” denilen bu süreç vasıtasıyla neyi, hangi sebepten ötürü seçeceğimize karar veririz. Biri mutlaka diğerine oranla daha büyük bir kazanca ulaşmamızı sağlar. Bu bazen açıkça ortadadır, bazen de deneme-yanılma yoluyla hareket etmek zorunda kalırız. Örneğin beğendiğiniz iki çift ayakkabıdan hangisini satın alacağınıza karar verirken olasılıklara dayanan hesaplar yapar ve beklentilerinize göre hareket edersiniz.

Ancak bazen söz konusu seçim çok daha büyük bir önem taşır. Belirli bir konuda, önünüzde iki farklı veri varsa hangisini seçeceksiniz? Yazılımı oluşturan değerler şimdi sizin kendi değerlerinizi şekillendirmenizle sonuçlanacak. Ve verdiğiniz karar sadece sizi değil, toplumu da etkileyecek. İşte bu durumda kalınca vereceğiniz kararla alınacak olan risk çok daha büyük. Tramvay ikilemi, bir ölüm-kalım meselesi karşısında mevcut programımıza hâkim olan değerler sistemini görmemizi sağlıyor. Yakın gelecekte sürücüsüz hareket eden tramvay, kamyon ve otomobillere sahip olacağız. Bunların da bazı kararlar vermeleri gerekecek: Emniyet şeridinde giden bisikletli gence mi çarpayım, yoksa ileride durmakta olan lüks otomobile mi? Yazılan algoritma neye dayanarak, hangi kararı alacak?


Yazar: Daniel Rockmore, Matematik ve Bilgisayar Bilimleri Uzmanı; Dartmouth Koleji Neukom Bilgisayar Bilimleri Enstitüsü Yöneticisi, Popular Science Türkiye, Mart 2017, s.76