Bir İnsanın Kan Grubu Değişebilir Mi?

Views: 19497

Kan grubu kalıtsal olarak belirlenen özelliklerimizden. Kırmızı kan hücreleri üzerindeki antijenlerin ve kan plazmasındaki antikorların türüne göre kan grubu sınıflandırma çeşitleri var. Bunlardan en bilineni ABO sistemi ile Rh sisteminin birlikte kullanıldığı sınıflandırma.

Kan hücrelerinin büyük kısmı bazı kemiklerin içindeki boşluklarda bulunan ve süngerimsi bir yapıya sahip olan kemik iliği tarafından üretilir. Bir insanın kan grubu kemik iliği nakli sonrası değişebilir. Kemik iliği nakli, bazı kan ve kemik hastalıkları ile bazı kanser türlerinin tedavisinde kullanılan bir yöntemdir.  Kemik iliği naklinde hastaya önce yüksek dozda kemoterapi ya da radyasyon verilerek kendi kemik iliğinin işlevini kaybetmesi sağlanır ve hastalıklı kan hücreleri yok edilir. Daha sonra vericiden alınan kemik iliği kök hücreleri hastaya nakledilir. Kan hücreleri nakilden sonra vericiden gelen kemik iliği tarafından üretildiği için hastanın kan grubu birkaç hafta içinde vericinin kan grubuna döner. Kemik iliği nakli için hasta ile verici arasında doku uyumu olması çok önemlidir. Bunun için kan gruplarının değil, beyaz kan hücrelerinin yüzeyinde bulunan antijenlerin (HLA) uyumlu olup olmadığına bakılır. İlik naklinin yanı sıra çok nadir olsa da bazı hastalıklar kan grubunun değişmesine neden olabilir. İlaveten, sonuçları 2015 yılında Journal of the American Chemical Society dergisinde yayımlanan bir araştırmada bilim insanları kırmızı kan hücrelerinin yüzeyindeki A ve B antijenlerini uzaklaştıran bir enzim keşfetti. Bu gelişme gelecekte kan grubunun yapay olarak değiştirilebileceği anlamına gelebilir.


Yazar: Tuba Sarıgül, TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi, Şubat 2017, s.61-62.

Acı Biber Ömrü Uzatır Mı?

Views: 339

Baharatların ve acı yiyeceklerin hastalıkların tedavisinde yararlı olduğu düşüncesinin uzun bir geçmişi var. Yeni bir araştırmanın bulguları da bu düşünceyi destekler nitelikte. Vermont Üniversitesi’nden tıp profesörü Benjamin Littenberg ve öğrencisi Mustafa Chopan’ın yaptığı araştırmada 16.000’in üzerinde Amerikalının, 23 yıl boyunca takip edilen beslenme ve sağlık verilerinden yola çıkılmış. Katılımcıların kırmızı acı biber tüketimi ile ölen kişi sayısı ve ölüm nedenleri incelenmiş. Sonuç olarak acı biber tüketenlerin ölüm oranının daha düşük olduğu tespit edilmiş. Uzmanlara göre acı biberin yaşam süresini uzattığını söylemek şu an için iddialı bir ifade olsa da acının sağlığa yararlı olduğuna dair birtakım tahminler var. Bunlardan biri acı biberin acı olmasını sağlayan “kapsaisin” adı verilen maddeyle ilgili. Kapsaisin’in mikroorganizmaların çoğalmasını ve obeziteyi önlediği, koroner kan akışını düzenleyen hücresel mekanizmalarda rol oynadığı düşünülüyor. Aslında biberin yaşam süresi ile ilişkisine dair yapılan ilk çalışma bu değil. Çin’de gerçekleştirilen ve 2015 yılında The BMJ’de yayımlanan araştırmada da acı biber tüketimi ve toplam ölüm oranı arasında ters orantı olduğu gözlemlenmişti. Yeni araştırma ile bir önceki çalışmada elde edilen bulgular desteklenmiş oldu.


Yazar: Pınar Dündar, TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi, Şubat 2017, s.16-17.

Yapay Zekâlar İşbirliği Yapar Mı?

Views: 80

Yapay zekâ konusunda yapılan araştırmalara bir yenisi daha eklendi. Google DeepMind ekibi birden fazla yapay zekânın aynı sosyal ortamda nasıl davrandığını görebilmek için bazı özel oyunlar tasarladı. Birinci oyunda iki farklı yapay zekâ tarafından kontrol edilen iki oyuncu bir elma yığınından elma toplamaya çalışıyor. Oyuncular isterlerse birbirlerini lazer tabancasıyla işaretleyerek kısa süreliğine oyundan atabiliyor. Böylece oyunda kalan oyuncu daha fazla elma toplayabiliyor. Oyun sırasında, oyuncuların davranışlarını kurallara ve bağlama göre değiştirdiği görülmüş. Eğer elma yeterince çoksa oyuncular birbirleriyle uğraşmak yerine elma toplamaya odaklanıyor. Ancak kaynaklar kısıtlandığında, yani toplanacak elma sayısı azaltıldığında oyuncuların birbirlerini vurmaya çalıştığı gözlenmiş. Daha da ilginç olansa; oyuna daha çok veri işleme gücüne sahip bir oyuncu (yapay zekâ) dâhil edildiğinde bu oyuncunun elma sayısından bağımsız olarak diğer oyuncuları vurmaya odaklanması. Oyuncular hareket halinde olduğu için diğer oyuncuları vurmak üzere hem onların hareketini takip etmek hem de silahı onlara çevirerek ateş etmek gerekiyor. Bu da elma toplamakla uğraşmayı engelleyen ciddi bir çaba demek. Bu nedenle eğer elma çoksa yapay zekâlar elma toplamaya odaklanıyor. Ancak daha güçlü bir yapay zekâ oyuncusu diğerlerini vurmakta zorlanmayacağı için her zaman saldırgan bir strateji izliyor. Konuyla ilgili makaleye takip eden adresten ulaşabilirsiniz: https://storage.googleapis.com/deepmind-media/papers/multi-agent-rl-in-ssd.pdf


Yazar: Gürkan Caner Birer, TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi, Mart 2017, s.47.

Vitamin Haplarındaki Tehlikenin Farkında Mısınız?

Views: 110

Kanser hastalarının hatta sağlıklı bireylerin en sık sorduğu sorulardan biridir: Düzenli olarak her gün vitamin hapı kullanalım mı? Bu sorunun cevabını hemen verelim: HAYIR. Vitamin eksikliği olmayan, dengeli beslenen, sofrasında taze sebze ve meyveleri eksik etmeyen bireylerin fazladan kullanacağı bazı vitamin hapları bırakın faydalı olmayı, sağlık açısından son derece tehlikeli sonuçlara neden olabilir. Serbest radikallerle ilgili olarak bilimsel doğruluğu ispatlanmamış bir takım hipotezlere dayanan ve başta C vitamini kullanımı ile 1970’li yıllarda başlayan bu tehlike modayı bir an önce etkili kampanyalarla sona erdirmek gerekiyor. O dönemde Nobel ödüllü bilim insanı Linus Pauling özellikle antioksidan özelliği olan vitamin tabletlerin gribe, soğuk algınlığına, kansere, yaşlılığın geciktirilmesine ve hatta AIDS’e bile çare olabileceğini öne sürmüştü.

Bu sansasyonel ifadeler doğal olarak vitamin haplarının satışında patlamaya neden oldu. Çoğu kişi hiç ihtiyacı olmadığı halde bu hapları çerez gibi yutuyordu. Her gün günlük ihtiyacından 50 kat fazla C vitamini kullanan ve C vitamininin kansere karşı önleyici olabileceğini savunan Pauling 1994’te prostat kanseri nedeniyle hayatını kaybetti. Acaba Pauling ölümünden sonraki bilimsel araştırmaları görse bu çılgınlığa devam eder miydi ya da özür diler miydi? Bunu asla bilemeyiz. Ancak bilimsel gerçekler maalesef çok acıydı.

  • ABD Ulusal Kanser Enstitüsü bir çalışma sonucunda 2007’de multivitamin içerikli tablet kullanan erkeklerde prostat kanserine bağlı ölüm riskinin, vitamin tableti kullanmayanlardan 2 kat fazla olduğunu bildirdi.
  • Benzer şekilde 2011’de 35.533 sağlıklı erkek üzerinde yapılan bir çalışmada E vitamini ve selenyum tabletlerinin prostat kanseri riskini %17 oranında artırdığı bildirildi.
  • Finlandiya’da yapılan bir çalışmada ise sigara içen 29.133 kişinin bir kısmına beta karoten verildi. Sonuç ne mi oldu? Akciğer kanseri oranı beta karoten kullanan bireylerde kullanmayanlara göre %16 fazlaydı.
  • Başka bir bilimsel çalışmada on yıl süresince bir çeşit B vitamini olan folik asit kullanan menopoz sonrası kadınlarda meme kanseri görülme oranı kullanmayanlardan %20 fazlaydı.
  • Bir diğer çalışmada da, beta karoten ve A vitamini hapları kullanan erkeklerde akciğer kanseri %28 artış gösterdi. Çalışmanın dördüncü yılında saptanan bu ölümcül sonuç nedeniyle çalışma hemen durduruldu.
  • Danimarka’dan bildirilen yeni bir araştırmada kanında D vitamini seviyesi normalden yüksek bulunanlarda felç veya koroner arter hastalığına bağlı ölüm riskinin belirgin şekilde arttığı saptandı.

Vücudumuz ihtiyacı olan vitamini rahatlıkla günlük gıdalardan karşılayabilir. Dolayısı ile dengeli beslenin, taze sebze ve meyveyi sofranızdan eksik etmeyin, gerisini de merak etmeyin. Zaten vitamin düzeylerinizde herhangi bir eksiklik saptanırsa, doktorunuz bu eksikliği gidermek için gereken takviyeyi yapacaktır.

Vitaminleri doğal yolla hangi gıdalardan alabiliriz?

  • Vitamin A: Yumurta, karaciğer, süt, havuç, yeşil sebzeler, ceviz, balık yağı
  • Vitamin D: En önemli kaynak güneş ışığıdır. Karaciğer, balık, yumurta, tereyağı, peynir, mantar
  • Vitamin E: Bitkisel ve sıvı yağlar, kırmızı et, karaciğer, tahıl ürünleri
  • Vitamin K: Yeşil sebze, karaciğer. Vücudumuzdaki yararlı bakteriler tarafından da üretilir.
  • Vitamin C (Askorbik Asit): Turunçgiller, koyu yeşil sebzeler ve patates
  • Vitamin B1, B2, B3, B5, B6, B7, B9, B12: Tahıllar, yeşil sebzeler, baklagiller, et, karaciğer, balık, süt ürünleri, kuruyemişler

Sonuç olarak sansasyonel konuşan, popülist söylemlerle bildiklerini sanki kesin ve mutlak doğru bilgiymiş gibi sunanların önerilerine uymadan önce bir değil, bin defa düşünmek gerek.

Lao-Tzu’nun bir özlü sözüyle bitirelim bu ayki yazımızı:

Bilmediğini bilmek en iyisidir.

Bilmeyip de bildiğini sanmak tehlikeli bir hastalıktır.


Yazar: Prof. Dr. Gökhan Özyiğit, TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi, Şubat 2017, s.78-79.