Views: 1682
1888 yılında Berlin’de kurulan Urania ile başlayan bilim müzeleri başlangıçta sadece nesnelerin sergilenmesini içeriyordu. Zamanla sergilerin yenilenmesi ve yeni sergilerin daha etkileşimli hale gelmesi onların bilim merkezi olarak adlandırılmasını sağladı (Reid, 1997; Swift, 1997 aktarım, Botelho ve Ana, 2006). Pearce (1996) ve Semper (1997) bilim merkezleri ve bilim müzelerinin birbirlerinden sergilenen deneylerin etkileşim düzeyi bakımından farklılık gösterdiğini vurgulayarak, farklı olduğunu iddia etmişlerdir. Avrupa Bilim Merkezleri ve Müzeleri Ağı (Ecsite, 2008) ve Finlandiya Heureka Bilim Merkezi eski direktörü Dr. Per-Edvin Persson ise hem bilim müzeleri hem de bilim merkezleri fen öğrenimini ilerletmeye çalıştığı için “bir farka sahip değildir” görüşüne vurgu yapmaktadır. ‘Bilim Merkezi’ alan yazında çok farklı isimlerde [Bilim ve Teknoloji Müzeleri (ASTC), Uygulamalı Bilim Merkezi (Bradburne, 1998), Uygulamalı Bilim ve Teknoloji Merkezi (Pompea ve Hawkins, 2002; Walton, 2000), Etkileşimli Bilim ve Teknoloji Müzeleri (Lucas, 1983; Rennie and McClafferty, 1995)] karşımıza çıksa da, araştırmacıların tanımları ve yorumlamaları aralarında ciddi bir fark olmadığı görülmektedir (Janette Griffin, University of Technology, Sydney, Avusturalya (kişisel iletişim, Ocak, 12, 2009). Fakat günümüzdeki tanımı ile ilk etkileşimli bilim merkezlerinin Frank Friedman Oppenheimer tarafından kurulan San Fransisko Müzesi (Exploratorium) ve 23 Nisan 1993 yılında ülkemizin ilk bilim merkezi Feza Gürsey Bilim Merkezi’nin kurulmasına katkı sağlayan Kanada Ontraio bilim merkezi olduğunu söyleyebiliriz.
1957 yılında Sovyetler Birliği tarafından ilk yapay uydu Sputnik’in uzaya gönderilmesi ve başarılı olması, Amerika Birleşik Devletleri tarafından fen bilimleri eğitiminde yeni bir yapılanmaya ihtiyaç duyulduğu yönünde algılanmıştır. Fen bilimleri eğitimi geliştirilmeli ve tüm Amerika vatandaşları okul dışında da bilimsel bilgiye ulaşabilmeliydi. Bu yapılanma ilk etkileşimli bilim merkezleri olan Exploratorium (San Francisco) ve Ontario (Kanada) bilim merkezlerinin 1969’da açılmasını sağladı (Ogawa, Loomis ve Crain, 2008). Bu iki bilim merkezinin faaliyete geçmesinin hemen ardından, amacı yine bireyleri bilim ve teknoloji konusunda eğitmek olan bilim merkezlerinin sayısında kayda değer bir artış gözlemlendi. 2008’de beşincisi düzenlenen Dünya Bilim Merkezleri Kongresi verilerine göre, dünya genelinde 2500’den fazla bilim merkezi bulunmakta ve yıllık ziyaretçi sayıları toplamda 290 milyonu geçmektedir (Kanada Bilim Merkezi Kurumu [CASC], 2008). Amerika Birleşik Devletleri’nde yüzlerce bilim merkezi bulunurken, Birleşik Krallık’ta 33, İskandinavya’da 31, İspanya’da 12, Hollanda’da 10, Fransa’da 6 tane bulunmaktadır.” (Persson, 1996, p.55). Persson (2015) günümüzde dünyada 3000 bilim merkezi olduğunu ve yılda 300 milyondan fazla ziyaretçi çektiklerini tahmin etmektedir. Ülkemizde ise giderek sayıları artmaktadır. Günümüzde Bilim Merkezleri Platformu’na üye olan Ankara’da 3, İstanbul’da 6, Bursa, Elazığ, Eskişehir, Gaziantep, İzmir, Kayseri, Kocaeli, Konya ve Muğla’da bir olmak üzere 11 ilde toplam 18 bilim merkezi aktif faaliyetine devam etmektedir. Bilim merkezlerine yönelik uluslararası araştırmaları yayımlayan bazı dergiler:
Kaynakça
|