Dekan2012

ODTÜ Mühendislik Fakültesinin Değerli Üyeleri;

Fakülte Dekanımız Sayın Prof. Dr. Zafer Dursunkaya’nın görev süresinin 12 Kasım 2012 tarihinde dolacak olması nedeniyle Fakültemizde yapılacak olan eğilim yoklamasına Mühendislik Fakültesi dekan adayı olarak başvurdum. Bu önemli göreve Fakültemizin İnşaat Mühendisliği Bölümünün son 6 yılki başkanı olarak talibim. Bölüm başkanı olarak sorumluluk üstlendiğim bu süre içerisinde önemli komisyon ve kurullarda görev aldım ve ODTÜ’nün iç işleyişi ile ilgili önemli deneyimler kazandım. Edindiğim bu deneyimlerimin Fakültem yararına kullanılabilecek doygunluğa eriştiğini hissediyorum.

Dekanlığa talibim çünkü:

  1. Bölümümün dekanlıkla olan tüm iletişim kanallarında yer almam nedeniyle bölüm-dekanlık ilişkisinin nasıl yürüdüğünü çok iyi biliyorum,
  2. Bölümler arası iletişimin nasıl bir tabana oturduğunu ve bugün itibarı ile bu ilişkinin ne düzeyde olduğunun farkındayım,
  3. Fakültemizin asli görevleri olan eğitim, araştırma ve toplumsal hizmet alanlarındaki fonksiyonlarının hangi platformda olduğunu değerlendirebilecek fırsatı bulduğum için bu konularda değerlendirme yapabilecek ve ileriye yönelik öneriler getirebilecek durumdayım.

ODTÜ Mühendislik Fakültesi sahip olduğu insan kaynakları ile çok önemli atılımlar yapabilecek potansiyele sahiptir. Programlı bir çalışma ve idealist bir ruhla yola çıkılması durumunda neler yapılabileceğini gayet iyi biliyorum ve bu anlamda Fakültemden alacağım desteğe güveniyorum.

Değerli Arkadaşlarım;

Karşınıza Mühendislik Fakültesi dekan adayı olarak çıkmak için SOYUT değil SOMUT öneriler oluşturmam gerektiğini çok iyi biliyorum. Kısa eğilim yoklaması süreci içerisinde tüm fakülte üyelerimize ulaşabilmem mümkün olamayacağı için geçtiğimiz iki hafta içerisinde bütün Bölüm Başkanlarımızı ziyaret ettim. Adaylığım konusunda kendilerini bilgilendirdim ve onların fakülte yönetiminden beklentilerinin ne olduğunu, bölümlerinin sorunlarının neler olduğunu ve önümüzdeki üç yıl içerisinde ne gibi ihtiyaçları olabileceği konularında görüşlerini aldım. Bunun yanı sıra bazı çalışma arkadaşlarımın görüşlerine de başvurdum. Tarafıma aktarılan görüşleri kendi görüşlerimle harmanlayarak “Önümüzdeki 3 yıl içerisinde ODTÜ Mühendislik Fakültesi Dekanlığında nasıl bir atılım gerçekleştirebiliriz?” sorusunu yanıtlamaya çalıştım.

Hazırlıklarımı a) dekanlık-bölüm ve bölümler arası ilişkiler, b) eğitim etkinlikleri ve c) araştırma etkinlikleri ile ilgili tespitler ve eylem planları başlıkları altında bilgilerinize sunuyorum.

Saygılarımla,

Güney ÖZCEBE

25 Eylül 2012

TESPİTLER

Birimler Arası İlişkiler

Bugünkü işleyiş itibarı ile MFD-Bölüm ilişkileri ağırlıklı olarak lisans eğitimi süreçlerinin yürürlükteki mevzuat kapsamında aksatılmadan devam ettirilmesi üzerine kuruludur. Bu anlamda Dekanlığımızın büyük bir enerjisi fakülteye bağlı bölümlerde eğitim ve öğretimin yürürlükteki kanun ve yönetmeliklere çerçevesinde, stratejik plan hedefleri de gözetilerek, sürdürülmesi yönündedir. Bu elbette her dekanın önceliği olması gereken bir konudur. Ne var ki bu süreçte yaşanılan ciddi sıkıntılar mevcuttur. Her şeyden önce başta ben olmak üzere Bölüm Başkanlarımızın oldukça önemli bir kısmı bu konuda yaşanan darboğazlardan yakınmaktadırlar. Bölümler ile olan ilişkilerde bürokrasinin sıkı kurallarla işletiliyor olması nedeni ile verimsiz bir çalışma ortamı içine girildiği, kısa zamanda yapılabilecek işlerin zaman ekseninde sündüğü, bu gecikmelerden eğitim ve öğretim faaliyetlerinin olumsuz etkilendiği ortak görüşlerdir. Buna en tipik örnek olarak yeni ders önerilerin çok uzun zaman alan komisyon çalışmaları ile sonuçlandırılmakta olması verilebilir. Bu durum eğitim ve öğretim süreçlerinde aksamalara yol açmaktadır.

Bölüm kurullarında veya komisyonlarında görüşülen ve bölüm başkanının onayı ile dekanlığa sunulan yazıların gerekçesiz olarak bölümlere iadesi bölümlerin kurumsal kişiliklerini zedelemektedir. Bu gibi durumlar güvenin sarsılmasına yol açmaktadır. Bölümler dekana, dekan da bölümlere güvenmelidir. Güven esaslı ilişki dekanlık-bölüm ilişkilerinin temelini oluşturmalıdır.

İlke kararları prensipli olmanın en güzel dışa vurumudur. Ancak ilke kararları münferit olaylara yönelik değil genel kapsamlı olmalıdır. Temel ilke verimliliğin artırılması ve mantığın temel kurallarının zedelenmemesi olmalıdır. Aksi durumlarda yönetim mekanizmalarına işlevsellik kazandırmak üzere alınan bir ilke kararı daha ilerde karşılaşılabilecek bir durumda işlevselliğin önüne engel olarak çıkabilmektedir.

Bürokrasi dekanlık-bölüm ilişkilerinde gün geçtikçe daha fazla hissedilir duruma gelmektedir. Bundan 30 yıl öncesinde bir “memo” ile halledilebilen işler için bugün sayfalarca form doldurulmakta, sayısız imzalar atılmaktadır. Bu değişim takip mekanizmaları oluşturmak açısından önemli olsa da belirli bir dozu aşmamalıdır. Bu durum akademik verimliliği düşürmektedir.

Dekan’ın bölümlerle ilişkisi daha samimi ve sağlıklı bir tabanda olmalıdır. Dekanın bölüm ziyaretleri “belirli zorunlu durumlarda” gündeme gelen ziyaretler olmamalıdır. Dekanın her bölümün akademik kurulluna yılda en az bir defa konuk olması hem bölüm hem de dekanlık açısından faydalı olabilir. Bu katılımım ODTÜ Mühendislik Fakültesi Dekanının bölümlerin sıkıntılarından ve isteklerinden kaynakta bilgi alması açısında önemli olabileceği inancındayım.

Dekanın önemli görevlerinden birisi de bölümler arası etkileşimin artırılmasına yönelik çalışmaktır. Bugün Fakültemizde bölümler arası etkileşim çok düşük düzeyde seyretmektedir. Genelde araştırma ortaklıkları şeklinde yürüyen bu etkileşimin lisans ve lisansüstü eğitim platformlarda da gündeme getirilmelidir. Bu etkileşimin meslek içi eğitim programlarını ve hatta teknisyen eğitimi programlarını da kapsayarak daha büyük toplumsal faydaya dönüştürülmesi mümkündür.

Eğitim

Orta Doğu Teknik Üniversitesi bugün çok kuvvetli lisans programları ile ün yapmış bir üniversitedir. Mezunlarımızın önemli bir kısmı lisans eğitimlerini ODTÜ’de tamamladıktan sonra yurt dışına açılmakta ve dünyanın önde gelen üniversitelerinde lisansüstü programlara devam etmektedirler. Bu öğrencilerimizden aldığımız geri bildirimler öğrencilerimizin ODTÜ’de aldıkları eğitimin evrensel değerini Türkiye dışına çıktıklarında daha iyi gördüklerine işaret etmektedir. Bu pozitif bir belirlemedir ve ODTÜ’nün bugüne kadar uyguladığı eğitim politikalarının genel anlamda doğruluğunu göstermektedir.

Diğer taraftan Mühendislik Fakültesi Dekanlığına bağlı bölümlerde uygulanan müfredat uzunca bir süredir “çekirdek program” adı altında özetlenen bazı kurallar çerçevesinde şekillenmektedir.  Bu kurallar 1990’larda geçilen ABET süreçleri ile gündeme gelmiş ve zaman içerisinde giderek sert kabuklu bir çekirdek program olma özelliğini almıştır. Bu bölümün ilk paragrafında değindiğim başarı çekirdek programımızın uygulandığı zamanda verdiğimiz mezunlarımız kadar, 1990 öncesi mezunlarımızın katkısıyla da oluşmuştur. Vurgulamak istediğim nokta şudur: Çekirdek program uygulamasının gerekliliği genelde kabul görmüştür. Ancak artık değişen mühendislik eğitimi yaklaşımlarında başarıya ulaşmak için kullanılması gereken tek yöntem de değildir. Çekirdek program uygulaması her ne kadar iç işleyiş açısından dekanlığa büyük bir takip kolaylığı sağlasa da bölümlerin eğitim programlarını yenilemeleri aşamasında bazı engeller çıkarmaya başlamıştır. Mühendislik Fakültesinde lisans eğitimi veren 13 bölüm vardır ve bu bölümlerin hepsini bir potada toplayabilmek mümkün değildir. Fakültemizde yer alan bölümlerin temel ilgi alanlarına göre belirli gruplarda toplanabilmesi mümkündür. Bu farklığın doğru tespiti gelecekteki ihtiyaçlarımızı karşılayamaya yönelik bazı çeşitlendirmelere gereksinim duyulabileceğini gösterecektir. Bölümlerimizin çekirdek program ve kredi kısıtlamaları gibi kısıtlardan dolayı yapmak istedikleri açılımları yapamamalarını kabullenmek ODTÜ’nün ilerici yapılanmasına aykırıdır. Daima lider pozisyonunda olmak bazı yeniliklere açık olmayı gerektirir. ODTÜ’nün bu tür açılımlara ihtiyacı vardır.

Bu noktada akreditasyon konusu üzerinde durulması gereken bir önemli bir konudur. Bir dekan adayı olarak akreditasyon süreçlerine saygılıyım ve önemsiyorum. Akreditasyon süreçlerinde değerlendirme kuruluşlarının artık temelde sorguladığı nokta değerlendirilen eğitim programının hedeflerinin ve çıktılarının tanımı, bu hedeflere ulaşabilmek için izlenen yol ve kullanılan yöntemlerin değerlendirilmesi şeklindedir. Dolayısı ile çekirdek program uygulamasının değerlendirmesinin yapılıp gerekiyorsa, akreditasyon süreçlerini de göz önüne alınarak, bölümlerin yakın, orta ve uzun vadeli hedeflerine ulaşmak konusunda yardımcı olacak şekilde yenilenmesinin vakti gelmiştir.

Eğitim ve öğretim süreçlerinde yaşanan önemli bir olumsuzluk ise derslerdeki öğrenci katılımının az oluşudur. Devamsızlık sorunu olarak da adlandırabileceğimiz bu sorun genelde tüm bölümlerde yaşanılan bir problemdir. Devamsızlığın eğitim kalitesine olumsuz etkilerinin yanı sıra öğretim üyelerinin ve görevlilerin motivasyonunun düşmesine de neden olduğu açıktır.

Dersi derste öğrenmek yerine bir önceki döneme ait ders notlarını ve sınav sorularını alıp çalışmayı yeğleyen öğrenci davranışının nedenleri tespit edilmeli ve öğrencilerin dersi derste öğrenmelerinin yolu açılmalıdır. Öğrenmeyi talep etmeyen öğrencilere derslerin tekrar tekrar alma imkânı verilmesi öğretim üyelerimiz açısından zaman kaybına neden olmakta, öğretim üyesi motivasyonunu düşürmektedir. 6111 sayılı yasa ile bu grupta yer alan öğrencilerin sayısının zaman içerisinde artacağı açıktır. Bu problemin çözümü için gene 6111 sayılı yasa hükümleri kullanılarak bir dersi belirli sayı üzerinde alan öğrencilere yalnızca sınav hakkı veya uzaktan eğitim + sınav hakkı verilmesi üzerinde tartışmamız gerekmektedir.

6111 sayılı kanun ile üniversite öğrenciliğinin sınırsız hak haline getirilmesiyle daha da kritik bir hal alan bu sorunun geldiği son nokta artık bölümlerimizde ders planlamalarının yapılamaz oluşudur.

Üniversite dışı kaynaklı nedenlerden ötürü eğitim/öğretim kalitesinde sürekli erozyon vardır. Yukarıda değindiğim gibi 6111 sayılı kanun bölüm öğrenci yapılarında düzenli (regular) öğrenciden düzensiz (irregular) öğrenciye kayma gündeme getirirken, bu yıl verilmeye başlanan ikmal sınavları ile kendimizi “akademinin ruhuna ters” bir yapı içerisinde bulduk. ODTÜ gibi dönem bazlı eğitim sürdüren üniversiteler için bu dayatma eğitim/öğretim süreçlerinden öte idari süreçlerde dahi ciddi sorunlara neden olmaya adaydır. Bu sorunların üniversitelere dayatılan mevzuatın düzgün uygulanması ve yönetmeliklerde gerekli düzenlemelerin yapılması ile aşılması mümkün görülmemektedir. Bu konuda Üniversitelerin içine düştükleri çıkmaz hakkında YÖK’ü bilgilendirme çalışması başlatılmalıdır. Bu konuya başta Mühendislik Fakültesine bağlı bölümler olmak üzere Dekanlığın büyük destek vermesi gerekmektedir.

Öğrenci değerlendirmeleri eğitim/öğretim kalitesinin artırılması için birçok ülkede önem verilen bir araçtır. ODTÜ bu uygulamaya oldukça uzun bir süredir devam etmekte ve bu sürecin işlevsel tutulması için büyük gayret sarf etmektedir. Gelinen son noktada bu anketler elektronik ortamda toplanmaktadır. Derse devam konusunda ciddi sorunlar yaşadığımız öğrenci yapımızla bu uygulamanın bu şekilde devam etmesi faydadan çok zarar getirir duruma gelmiştir. İnşaat Mühendisliği Bölümünde öğrenci anketlerine katılan öğrencilerin oranı tüm gayretlerimize rağmen yüzde 10’a ulaşamamaktadır. Anket sonuçları eğitim/öğretim süreçlerinin kalitesinin artırılmasına yeterli destek sağlayamamaktadır. Bu uygulama sonuçları itibarı ile öğretim üyeleri zarar görmesine ve özlük haklarından mahrum kalabilmelerine neden olmaktadır. Uygulama bu şekliyle öğretim üyelerinden imkânsızı yaratmalarını isteme şekline dönüşmüştür. Eğitim/öğretim verimliliğini olumsuz yönde etkilemeye başlayan bu uygulamanın daha fazla geç kalınmadan eleştirel değerlendirmesinin yapılması son derece önemlidir.

“Undergraduate-research” bugün önde gelen üniversitelerin gündeminde önemli yer tutan bir olgudur. Bölümlerimizde bu anlamda yapılanlar yeterli olmaktan çok uzaktır. Öğrencilerimizi daha lisans eğitimleri sırasında araştırarak öğrenmeye yönlendirmeliyiz. Lisansüstü eğitimimizin etkinliğini ve kalitesini lisans düzeyinde uygulayacağımız bu teşviklerle daha da artırmamız mümkün olacaktır. Bu amaçla bölümlerin tek başlarına veya bölümler arası etkileşimi de içerecek şekilde lisans düzeyinde deneysel ders yapıları oluşturmaları özendirilmelidir.  Özellikle 3’üncü ve 4’üncü sınıflarda devreye sokulmak üzere kurumsal bir “araştırma-öğretim etkileşim yapısı” oluşturulmasına önem verilmelidir. Bölümlerimizin kayıtlarında bu tür tekil olumlu uygulamalar mevcuttur. İnşaat Mühendisliği Bölümünde genç bir öğretim üyemiz 4’üncü sınıfa devam etmekte olan bir öğrenci asistan ile yapmış olduğu araştırma sonucunda yayınladığı makale doçentlik sınavında aranan “özgün eser” olarak kullanılmıştır. Bu çalışmada görev alan öğrenci asistanımızda mezuniyetini takiben Stuttgart Üniversitesine lisansüstü çalışma yapmak üzere burs alarak intikal etmiştir. Bu tür başarı hikâyelerinin çoğaltılabilmesi mümkündür. Bu amaçla “öğrenci asistan” kadrolarının artırılması ve bu amaçla ihdas edilecek kadroların lisans öğrencilerinin araştırmada aktif rol alacak şekilde kullandırılmasına yönelik araçlar geliştirilmesinde büyük yarar vardır.

Geçtiğimiz dönemde ODTÜ Rektörlüğünün Mühendislik Fakültesi Dekanlığı ile birlikte başlattığı “Eğitim Laboratuvarlarını Güncelleme Projesi” MFD tarafından son yıllarda uygulanan en başarılı projelerden birisidir. Sağlanan imkânlarla lisans laboratuarlarımız modern bir yapıya kavuşturulmuş ve öğrencilerimize daha anlamlı deneysel eğitim verebilir duruma gelinmiştir. Benzer türde yenilemelerin dersliklerimizde de acil olarak yapılması gerekmektedir. Fakültemizdeki ortalama derslik yaşının 20’nin üzerinde olduğunu tahmin etmekteyim. Dersliklerin fiziksel ve teknik altyapılarının eğitim/öğretim teknolojilerinin en son araçlarının kullanımına olanak sağlayacak şekilde yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Aksi halde çok daha esnek bir yapıyla yönetilen “Vakıf Üniversiteleri” karşısındaki rekabetçi gücümüz tükenecektir. Son tahlilde eğitim/öğretim kalitesinin yüksek olmasının öğrenci cezbetme konusunda yeterli parametre olmadığı açıktır. Daha geçtiğimiz haftalarda ODTÜ-OU platformunda konuşulan bölüm altyapısının yetersizliği nedeniyle ODTÜ’nün tercih edilmemesi türündeki münferit olayların artarak gündeme gelmesi engellenemeyecektir. Bu noktada derslikler ile ilgili önerilerin genel anlamda öğrencilerin kullandığı tüm mekânlara da taşınmasında fayda görmekteyim. Dersliklerden sonra öğrencilerin ortak kullanım alanlarının iyileştirilmesi ODTÜ’nün öncelikli hedefleri arasında olmalıdır.

Vakıf Üniversiteleri ile rekabete değinmişken üniversitemizin tercih edilirliği konusunda değerlendirmelerin yapılması gerektiğini düşünüyorum. Temmuz 2012’de ODTÜ-URAP Başkanlığı tarafından düzenlenen bir raporla üniversitemizin Mühendislik Fakültesine bağlı bazı bölümlerimizin uluslar arası başarısı kamuoyuna duyuruldu.  Bu haber Kimya Mühendisliği, Elektrik-Elektronik Mühendisliği, Makine Mühendisliği ve İnşaat Mühendisliği Bölümlerini çok sevindirdi. Buna rağmen ODTÜ-Mühendislik Fakültesine en yüksek puanla öğrenci alan ilk 5 bölümün[1] 2012 yılında yapılan LYS ile aldığı öğrencilerin analizi yapılırsa şu gerçekler ile karşılaşılmaktadır:

ODTÜ devlet üniversiteleri içerisinde Boğaziçi Üniversitesinden sonra tercih edilen ikinci üniversitedir. ODTÜ neredeyse BÜ öğrenci kontenjanlarını doldurduktan sonra öğrenci almaya başlamaktadır.

ODTÜ’nün bu bölümleri ortalamada tavan puan sıralamasına göre 3’üncü, taban puan sıralamasına[2] göre ise 4’üncü tercih edilen bölümlerdir.

Boğaziçi Üniversitesi halen Vakıf Üniversitelerinden daha önce tercih edilen bir üniversite konumundadır. Buna karşı bazı Vakıf Üniversitelerinin tercih edilirliğinin (özellikle yüksek puan sıralamasında) ODTÜ’den önde olması dikkat çekicidir.

Bu yıla ait olan göstergeler son 4-5 yıl için geçerli olan göstergelerdir. Türk Yüksek Öğretim Kurumlarının tercih edilirlikleri İstanbul’da bulunmaları ve Vakıf Üniversitesi olmaları ile kısmen açıklanır duruma gelmiştir. Verilen eğitimin kalitesi bundan sonra sorgulanan olgudur. İlk iki parametre, mevcut durum itibarı ile, ODTÜ’nün iradesi ve kontrolü dışında olan parametrelerdir. ODTÜ Mühendislik Fakültesinin bundan sonraki yıllarda daha iyi öğrenci çekebilmesi için eğitim kalitesinin önemini, ODTÜ diplomasının değerini ve yerleşkemizin bir yaşam alanı olarak kıymetini mühendis adaylarına tanıtımında Rektörlüğümüze yapacağı çalışmalarda destek verilmelidir.

Bu başlık altında son olarak değinmek istediğim konu ise Mühendislik Bilimleri Bölümü ile ilgilidir. Bu bölümümüz mevcut idari yapılanma içerisinde çok dar bir kalıp içinde kalmıştır. Lisans eğitim faaliyetleri mühendislik fakültesine bağlı bölümlere servis dersi vermekle sınırlı olan bu bölümümüz belki bundan da daha önemli bir diğer fonksiyonu ise temel bilimler ile mühendislik bölümleri arasında kurması gereken köprü görevidir. Üniversite katalogunda 8 ayrı bölümde “Fluid Mechanics” dersi 7 farklı ders koduyla verilirken[3], Mühendislik Bilimleri Bölümü’nün Fakültemiz açısından önemi bir kez daha gündeme gelmektedir. Diğer yandan bu bölümümüzün geleceği ile ilgili olarak üniversitemizin uygulamakta olduğu tek bir plan vardır: Mühendislik Bilimleri Bölümünü “yaşlanmaya terk etmek.” Böyle bir politikanın ODTÜ’de uygulanıyor olması düşünülemez. Bir bölümün fonksiyonuna ihtiyaç yoksa tasfiye edilme süreci başlatılmalıdır. Aksi durumda bu bölümün hedefleri doğrultusunda sağlıklı bir yapıya kavuşturulması düşünülmelidir. Bu seçeneklerden hangisinin uygulanacağı Mühendislik Bilimleri Bölümü ve Mühendislik Fakültesi Dekanlığının yapacağı çalışmalarla belirlenip Rektörlüğe önerilmelidir.

Araştırma

Araştırma-Geliştirme etkinlikleri Mühendislik Fakültesi’nin yıllık etkinlik raporlarında en az yer tutan bölümü oluşturmaktadır. Bu etkinlikler bir sayfadan biraz daha fazla yazı ve bir seri çizelgelerden oluşmaktadır. Ülkemizdeki mevcut yükseköğretim yapılanmasında fakülteler ve enstitüler ayrı birer idari birimdir ve bu birimlerin görev ve sorumlulukları 2547 sayılı yasa ile belirlenmiş durumdadır. Bu bağlamda 1980 sonrası ODTÜ’de Fen Bilimleri Enstitüsü kurularak faaliyete geçmiş ve o günden bu yana fen bilimleri ve mühendislik alanlarında lisansüstü programlarının yürütüldüğü bir idari yapılanma altında çalışmalarına başarı ile devam etmektedir. ODTÜ-FBE lisansüstü eğitim ve araştırma, ODTÜ-MFD ise lisans eğitimi ve uygulama ağırlıklı AR-GE etkinliklerini (BAP, AGUDÖS ve TEKNOKENT araştırma projeleri) yürütebilmek için aynı akademik insan kaynağına dayanmaktadır. Ortak kaynak kullanan iki idari yapının etkinliklerini akılcı ve verimli bir şekilde kullanabilmesi ancak iki idari yapı arasında program ve planlama birliktelikleri kurulması ile sağlanacağı açıktır. Bu anlamda Mühendislik Fakültesi Dekanlığının ilgisi üyelerinin yalnızca bir alandaki etkinlikleri ile sınırlı kalmamalıdır. Etkin ve verimli bir araştırma altyapısı ancak bu iki idari yapının yakın çalışması mümkündür. Araştırma etkinliklerinin veriminin artırılması açısından bu işbirliği önemli bir adımı oluşturmaktadır.

ODTÜ’nün bugün itibarı ile AR-GE’ye ne kadar önem verdiği açıktır. Durum böyle olunca FBE ve MFD idari yapı ikilisi ile eşzamanlı ilişki içinde olan üyelerimizin bireysel olarak zamanlarını AR-GE, lisans ve lisansüstü eğitim üçlemesi içinde planlamaları beklenmektedir. Bunlardan da öte, son 10 yıl içerisinde ODTÜ üst yönetimi disiplinlerarası programlara önem veren politikalar üretmiş ve bunları yürürlüğe koymuştur. Genelde dünya ve ülke öncelikleri göz önüne alınarak şekillendirilen bu programlar bölümlerden bağımsız, bölümler arası yapılar oluşmasına neden olmuştur. Bu oluşum sırasında MFD’ye bağlı bölümler (ki bunlara FBE’ye bağlı EABD’ler de denmektedir) lisans faaliyetlerini sürdürebilmek için disiplinlerarası bölümlerde görev alacak üyelerine “bağlı oldukları bölümlere olan sorumluluklarını yerine getirdikten sonra” disiplinlerarası programlarda görev alma izni vermişlerdir. Bu son durum bir öğretim üyesinin iki ayrı idari yapılanma altında üç ayrı programda çalışmasını gündeme getirmiştir. Bu karmaşık yapı kaynakların verimli kullanılmasını sağlamak açısından son derece sakıncalıdır. ODTÜ MFD bugün itibarı ile öğretim üyelerinin görev tanımını 2547 sayılı kanuna dayanarak zorunlu ders yükü belirlemenin ötesine geçememektedir. Şahsen bir öğretim üyesinin görev tanımının bu kadar sığ olarak yapılmasını uygun bulmuyorum. Yukarıda bahsettiğim üçlü eğitim/öğretim yapısına ek olarak öğretim üyelerinin AR-GE etkinliklerinin de hesaba katılacağı bir “görev tanımı” yapılmasının zamanı gelmiş geçiyordur. Kendisini tüm ölçeklerde araştırma üniversitesi olarak tanımlayan bir kurum için bu önemli bir eksikliktir.

Vakıf Üniversiteleri belirli bilim alanlardaki AR-GE etkinliklerinde ODTÜ’ye ciddi ölçekte rakip olmaktadırlar. Bu rekabette ön saflara geçmemiz için öğretim üyelerimizi bu yönde teşvik eden önlemler alınmalıdır. Bu önlemlere somut örnekler bir sonraki bölümde verilecektir.

Bu paralelde dış kaynaklı projelerin ODTÜ’ye getirilmesine öncelik verilmelidir. Bu tür projesi olan gruplara bazı ayrıcalıklar tanınmalı, bu projelerin ODTÜ’ye gelmesine katkı sağlayan üyelerimize atama/yükseltme ölçütlerinde kendilerine yer bulacakları imkânlar sağlanmalıdır. Bugün Avrupa Birliğinden “International Reintegration Grant” alabilen bir öğretim üyelerimize daha hoşgörülü bakabilme zamanı gelmiştir.

FBE ve Mühendislik Fakültesi Dekanlığı aynı kanuna tabi olarak faaliyet gösteren iki idari yapımızdır. Her ikisi de aynı kanunla yetki ve sorumlulukları belirlenen araştırma görevlileri istihdam etmektedir. FBE’ne bağlı araştırma görevlileri ÖYP programında üniversitemize intikal etmiş araştırma görevlileri olup kadroları ODTÜ’ye ait değildir. MFD’ye bağlı olanlar ise ODTÜ’ye tahsis edilmiş kadrolarda görevlendirilmiş öğrencilerimizdir. Hangi idari yapıya bağlı olurlarsa olsunlar bu araştırma görevlilerinin görev ve sorumluluk tanımları eğitimlerine devam ettikleri bölümlerin başkanlarınca yapılmaktadır. Bu araştırma görevlilerine bölümlerimizde eşit görev ve sorumluluklar düşmektedir. Bölümlere bağlı ÖYP araştırma görevlilerimizin bilindiği üzere 1 yıllık yurt dışı deneyim kazanması arzu edilmektedir. Bu elemanlarımız dünyanın önde gelen üniversitelerinde 1 yıla kadar çalışabilmelerini sağlamak için idari ücretli izinli sayabilirken MFD’na bağlı araştırma görevlilerimiz bu imkândan mahrumdurlar. Bir bölüm başkanlığı kendisine bağlı bir araştırma görevlisini benzer bir temas için belirli bir süre yurtdışına ücretsiz izinli olarak gönderebilmelidir. Her şeyden önce bölümlerimizin bir araştırma görevlisini bu şekilde görevlendirmeyi talep ediyorsa onun yokluğunda bölümdeki eğitim/öğretim faaliyetlerinin aksamaması için gerekli önlemleri almış olması beklenir. Dekanlık bunun yapılıp yapılmadığını sorgulama iradesine elbette sahiptir. Ama kategorik olarak MFD’ye bağlı araştırma görevlilerine dönem içerisinde izin verilmez gibi bir dayatma içerisine girilmesi kabul edilemez. ODTÜ’den ayrıldıktan sonra dahi ODTÜ’nün tanınırlığına katkı sağlama olasılığı yüksek olan araştırma görevlilerinin daha düşük vasıflarla ODTÜ’den ayrılmasına idari nedenlerle engel olmak gelişmenin önüne set çekmekle eş anlamlıdır. Bu durum uzun vadede üniversitemize yarardan çok zarar getirecektir. ODTÜ’nün THE Reputation Ranking’deki sırasının ilk yüz üniversitesi içerisinde yer alması ağırlıklı olarak mezunlarımızın tanınırlığı sayesindedir. Bize bu gururu yaşatan öğrencilerimizin daha yüksek vasıflarla ODTÜ’den mezun edilmesi sağlanmalıdır. Bu anlamda bu tür görevlendirmeyi yapmak isteyen bir bölümlerin bu tür isteklerine saygı duyulmalıdır.

TÜBİTAK tarafından dağıtılan araştırma fonlarının miktarı ve çeşitlilikleri her yıl artmaktadır. Bu yıl TÜBİTAK ülke genelinde bilim, teknoloji ve yeniliğe (BTY) ayrılan kamu kaynağının sürekliliğini ve artışını sağlamak amacıyla 453MTL performans hedefi koymuştur. Bunların yanı sıra BTY için gerekli insan kaynağının gelişmesini desteklemek amacıyla 76MTL, BTY alanındaki uluslararası ilişkilerde ulusal stratejik yapılanmayı sağlamak amacıyla 108.5MTL bilim ve toplum proje desteklerinin sürekliliğini ve artışını sağlamak için 20MTL, bilim iletişimi proje desteklerini başlatmak amacıyla 13.6MTL performans hedefi planlanmıştır.  Ülkemizde TÜBİTAK’tan ayrı AR-GE desteği sağlayan kurumlar da vardır bunların başında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı gelmektedir ki bu bakanlığın bütçesinde AR-GE uygulama fonlarının payı sürekli artış göstermektedir. ODTÜ’nün bu fonlardan hatırı sayılır destekler alması gerekmektedir.

Avrupa Birliği FP7 sonrası 2014-2020 yılları arasında uygulamaya koyacağı bilim destek programını “Horizon 2020” adı altında yapılandırmış ve bu programın takvimini açıklamıştır. Toplam bütçe büyüklüğü 80B Euro olan bu program Avrupa Bilim Alanında yer alan araştırmacılara önemli fırsatlar sağlayacaktır. Horizon 2020’nin tanıtım sitesinde “Excellent Research” başlığı altında şu hedefler yer almaktadır.

Horizon 2020 will:

  • support the most talented and creative individuals and their teams to carry out frontier research of the highest quality by building on the success of the European Research Council (ERC)
  • fund collaborative research to open up new and promising fields of research and innovation through support for Future and Emerging Technologies (FET);
  • provide researchers with excellent training and career development opportunities through the Marie Curie Actions;
  • ensure Europe has world-class research infrastructures (including e-infrastructures) accessible to all researchers in Europe and beyond.

Avrupa Birliği “Excellent Research” başlığı altında yapılacak işler arasında ERC aracılığı ile desteklenecek projelere birinci önceliği vermektedir. ERC proje çağrıları a) Starting Grant, b) Advanced Grant, ve c) Proof of Concept başlıkları altında verilmektedir. Bu yıl ERC’ye 4,741 Starting Grant başvurusu yapılmış ve bunlardan 536’sı desteklenmeye değer bulunmuş ve 536 projeye 800M EUR destek sağlanmıştır. Bu rakamlar ortalamada başarı yüzdesinin %11.5 dolayında olduğunu ve proje başına 1.5M EUR 500 destek sağlandığı anlamına gelmektedir. Başarı yüzdesinin %11.5 olması ODTÜ için korkulacak bir çıta yüksekliği değildir, ortalama proje büyüklüğü ise yüksek motivasyon sağlamaya yeterli bir bütçe büyüklüğüdür. Bu yıl desteklenen projelerin ülkelere dağılımına bakıldığında İngiltere’nin 131, Almanya’nın 78, Fransa’nın ise 76 projeyle başı çektiğini görüyoruz. Türkiye’nin payına bu pastadan yalnızca iki proje düşmüştür. Bu yıl desteklenen ERC projelerinin özetleri incelendiğinde ODTÜ’nün bu proje desteklerinden rahatlıkla faydalanabilecek durumda olduğu anlaşılmaktadır. Ülkemizin bu sene aldığı 2 ERC Starting Grant desteğinden birisini BS, MS ve Ph.D. derecelerini ODTÜ’den almış olan Koç Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Kerem Pekkan almıştır. Dr. Pekkan’ı yetiştiren bilim insanları ODTÜ öğretim üyeleridir, ayrıca ERC panellerinde görev alan ve fakültemizde görev yapan öğretim üyelerimiz mevcuttur. Bir başka deyişle ERC projesi alabilmek için gerekli tüm altyapıya sahip olmamıza rağmen bugün ODTÜ’nün 1 tane dahi olsa ERC Starting Grant projesi yürüten elemanı olmaması üzücü ve bir o kadar da düşündürücüdür. Araştırma üniversitesi iddiasında olan Üniversitemizin uluslararası alandaki görünürlüğüne artıracak prestij projelerinin olması şarttır.

Dünyada öncelikli araştırma alanları arasında yer alan konulardan Fakültemizin ilgi alanına girenler aşağıda maddeler halinde verilmektedir.

  • Sustainable energy
  • Bioengineering in human health care
  • Manufacturing and design innovation
  • Sustainable and secure infrastructure
  • Space and earth engineering
  • Defense and military

ODTÜ’nün Mühendislik Fakültesi, Fen Edebiyat Fakültesi ve yukarıda sıralanan konularla ilgili enstitüleri Rektörlük Araştırmalar Koordinatörlüğünün eşgüdümünde Horizon 2020’den ODTÜ’nün mümkün olduğunca büyük paylar alabilmesini sağlamak üzere harekete geçmelidir. Bu konuda yapılacak çok iş vardır. Bu işler arasında sıralanabilecek kişisel önceliklerim bu raporun “Somut Eylem Planları” başlığı altında verilmektedir.


[1] Elektrik-Elektronik, Bilgisayar, Endüstri, Havacılık ve Makine Mühendisliği Bölümleri

[2] Bu sıralamada kontenjan farklılıkları göz önüne alınamamaktadır, zira bu bilgilerin genel duyurusu bir yıl sonraki öğrenci seçme sınavı sürecinde yapılmaktadır.

[3] Havacılık: AEE244, Makine: ME305 ve ME306, İnşaat: CE272, Petrol ve Doğalgaz: PETE211, Kimya: CHE222, Maden, Çevre ve Jeoloji: CE374 (inşaat müh tarafından verilmektedir)

PROJELER

“Açık, saydam, ilkeli, insan odaklı bir yönetim biçimi uygulayacağım. Fakülte yönetim yapımızı tüm üyelerimizin erişimine açık hale getireceğim. Üyelerimizin görüşleri en değerli girdi kaynağımız olacaktır. Bölümlerimizin öncelikleri dekanlığın öncelikleri olacaktır. Bu anlamda tepeden bazı şeyleri dayatmak yerine, bölümlerden gelecek önerileri şekillendirmek, bu konularda hızlandırıcı rol üstlenmek asli görevlerimiz arasında olacaktır. Bürokrasisinin en aza indirildiği, tepeden tabana değil, tabandan tepeye doğru bir yönetim anlayışı içinde olacağız.

Temel işlevimiz fakültemizin eğitim ve araştırma etkinliklerinin verimliliğini artırmaktır. Verimliliğin artırılmasına yönelik tüm mekanizmaları devreye sokmak zorunluluğu içindeyiz. Çalışmalarımızda ODTÜ Stratejik Planının yönlendirmeleri hedeflere ulaşmamıza yardımcı olacaktır.

Önümüzdeki eğitim-öğretim döneminde yükseköğretimin yeniden yapılandırılması konusu üniversitelerimizin ağırlıklı gündem maddesini oluşturulacaktır. Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Ahmet Acar başkanlığında bu konuda yürütülen çalışmalarda görev almış bir komisyon üyesiyim. Önümüzdeki süreçte üniversiteleri bekleyen olası olumsuzluklar ve fırsatlar konusunda Üniversitemizin görüş ve önerilerine katkıda bulunacağım. Yeniden yapılandırma sürecinde ODTÜ’nün gücünün kuvvetli dekanlıklarla desteklenen kuvvetli rektörlük iradesi ile sağlanacağına inanıyorum. Uluslarası üniversitelerin yapılanmalarını bilen bir dekan adayı olarak bu konularda ODTÜ Mühendislik Fakültesi desteğini ODTÜ Rektörlüğüne sağlayacağımı burada ifade etmek isterim.”

Projelerimin detayları aşağıda sunulmaktadır:

Yönetimsel

Dekanlığım altındaki yapılanmanın ana eksenini “Bölümler ODTÜ’nün temel yapı taşlarıdır” ilkesi oluşturacaktır. Tüm işleyiş bu eksen etrafında yapılandırılacaktır.

Mühendislik Fakültesine bağlı tüm bölümlerin ortak isteği olan “Fakültenin Üniversite çapındaki etkisinin artırılması” konusunda çaba göstereceğim. Bu bağlamda üniversite çapındaki her türlü komisyon ve komitede fakültemizin daha etkin temsili sağlanacaktır. Zira ben de sizler gibi kuvvetli bir Mühendislik Fakültesi Yönetiminin ODTÜ’nün gücünü daha da artıracağına inanıyorum.

Bürokrasi en aza indirilecek, bölümler ve öğretim üyeleri ile güven esaslı bir ilişki tesis edilecektir. Öğretim üyelerinin her birinin görüşü benim için kıymetlidir. Bu yüzden dinleyen, algılayan ve değerlendiren bir dekan olacağım. Bölüm Akademik Kurullarına her yıl en az bir defa katılacağım ve varsa sorunları yerinde tespit edip, bu sorunlara geç kalmadan müdahale edeceğim. Bölümlerden uzak bir dekan olmayacağım.

Fakülte kurullarını çok daha etkin çalıştıracağım. Var olan komisyonların daha etkin ve hızlı çalışması sağlayacağım, gerekirse yeni komisyonlar kuracağım. Kurulacak olan komisyonlar görev tanımlı olacak ve süreli çalışacaklardır. Amaçlanan hedefe ulaşıldığında komisyonun görevi sona ermiş olacaktır.

Fakültenin dar alana sıkışmasına neden olan “İlke Kararları” dekanlığım süresince objektif ve şeffaf yazılı kurallara dönüştürülebildiği sürece uygulanacaktır. İlke kararlarının yazılı kurallara dönüştürülmesinde iki temel kavram esas alınacaktır. Bunlar a) verimliliği ve işlevselliği artırmak, b) ortak akıl çerçevesinde kalmaktır.

Bölümler arası etkileşimin artırılması hedeflerim arasındadır. Bu etkileşime bölümler arası deneyim paylaşımını da (öğrenmeyi) dâhil etmek istiyorum. Bölümlerin iyi ve başarılı uygulamalarının yanı sıra deneyip sonuç alamadıkları uygulamalarını da birbirlerine aktarmaları zaman kaybını önleyecek ve sonuca ulaşılmasını kolaylaştıracaktır. Örnek olarak İnşaat Mühendisliği Bölümünün son 6 yıldır bölüm kaynaklarıyla yürüttüğü “Bilim Okulu Projesi” ODTÜ’yü ve inşaat mühendisliği mesleğinin lise öğrencilerine başarıyla tanıtmıştır. Bugün bölümümüzde İnşaat Mühendisliği Bilim okuluna katılan öğrenci sayısı sürekli artmaktadır. Geçtiğimiz yılki ikinci sınıflar birincimiz olan Egemen Ökte de bu okula katılmış bir öğrencimizdir. Egemen bu yıl UC Berkeley’de değişim öğrencisi olarak üçüncü yıl inşaat mühendisliği eğitimine devam etmektedir. Bölümlerimiz tarafından başarıyla uygulanan benzer birçok proje olduğuna inanmaktayım. Bu tür uygulamalar bölümlerimizin bugünkü içe kapanık yapıları nedeniyle diğer bölümler tarafından bilinememekte, öğrenilememektedir. Bu olumsuzluğun aşılmasında MFD’ye görev düştüğüne inanmaktayım.

Bölümler arası iletişimin artırılması amacıyla birden fazla bölümün öğrencilerinin katılımıyla düzenlenebilecek teknik ve sosyal aktiviteler planlanması düşünülmektedir. Bu tür aktiviteler için gerekli fonların yaratılması dekanlığın görev alanı içerisinde olacaktır.

ODTÜ Fen Edebiyat Fakültesinin yıllardır başarı ile uyguladığı  “Dekan Danışmanlığı” mekanizması Fakültemizde de oluşturulacaktır. İki Dekan Yardımcısı ve iki Dekan Danışmanı ile çalışacağım. “Dekan Danışmanları” sorumlulukları altındaki işlerle ilgili olarak geliştirdikleri projeleri dekan onayından sonra Dekan adına yürüten yöneticiler olacaktır. Bu mekanizmanın esasını yetki paylaşımı oluşturduğundan mevcut mevzuatla herhangi bir uyuşmazlığı bulunmamaktadır.

Danışmanların veya belirli görevi yerine getirilmek üzere kurulacak geçici olan komisyonların sorumluluk alanına girebilecek konuları aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür:

  • Bölümler arası iletişim,
  • Sanayi ile ilişkiler,
  • Toplumsal hizmet,
  • Stratejik plan yönetimi,
  • Performans değerlendirme ve özdeğerlendirme (ADEK)süreçleri,
  • Dekanlık koordinasyonu ile başlatılacak AR-GE açılımları,
  • Ödül başvuruları için aday belirleme oluşumları,
  • Teknokent-Fakülte işbirliği koordinasyonu.

Dekanlığımızın yüzü yalnız bölümlere ve öğretim üyelerine dönük olmayacaktır. Öğrencilerin fikirlerini almak için etkin mekanizmalar (düzenli toplantılar, sosyal medya araçları vb.) en kısa zamanda oluşturulup devreye sokulacaktır.

Öğrencilerin fakülte ile olan ilişkilerini tanımlamak, derslere devamsızlık nedenlerini araştırmak, bilgiyi kaynağından almaktansa dolaylı yollara neden saptıklarını sorgulamak ve fakülte yönetiminden beklentilerini belirlemek amacıyla Sosyoloji Bölümü koordinatörlüğünde bir çalışma başlatılacaktır. Bu araştırmadan çıkacak sonuçlar bölümlerle paylaşılacak ve olumsuzlukların kaldırılması için fakülte genelinde olabileceği gibi bölüm özelinde eylem planları oluşturulacaktır.

Eğitim

Günümüz itibarı ile yürürlükte olan “Mühendislik Fakültesi Çekirdek Programının” değerlendirmesinin bölümlerimiz tarafından yapılması sağlanacaktır. Bu çalışmadan çıkacak sonuçlara göre bölümlerimizin yapmak istedikleri açılımları yapabilmeleri için gerekirse yeni düzenlemeler yapılacaktır. Bugün itibarı ile bazı bölümlerimiz ekonomi, bazı bölümlerimiz mekanik, bazı bölümlerimiz ile gelişen teknolojiler kapsamındaki dersleri müfredatlarına almak istemelerine rağmen çaresizlik içindedirler. Bölümlerimizin önündeki bu engellerin kaldırılmasının mezun edeceğimiz öğrencilerimizin ODTÜ’den edinecekleri kazanımları artıracağına inanmaktayım.

Dersliklerimiz ve öğrencilerin ortak kullanımına açık diğer mekânlarımız eskimiştir. Rektörlüğümüzle birlikte oluşturacağı bir takvim içerisinde bu alanların iyileştirilme çalışmalarına en kısa zamanda başlanacaktır. Bunun yanı sıra yeni dersliklerin yapımı için arayışlara girilecektir. Artan lisans öğrenci sayılarının eğitim/öğretim gereksinimlerini karşılamak amacıyla, büyük gruplara (100-150 öğrenci) ders verebilmek için merkezi kullanıma açık dersliklerin planlaması yapılacaktır.

Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa bir 2025’e kadar ki süreç için hazırlıklarını tamamlayarak mühendislik eğitim programlarında kapsamlı yeni tanımlamalara gitmişlerdir. ABD’de özellikle mühendis birlikleri (engineering associations) bu hazırlıklarda önemli roller üstlenmektedir. Ülkemizde böyle mekanizmaların devrede olmaması nedeniyle bu görevler yalnızca akademinin sorumluluğunda şekillenmektedir. Eğitim programlarımızın bu bilinçle ele alınarak ülke ihtiyaçlarına cevap verebilecek ve meslek alanlarındaki gelişmeleri öğrencilerine aktarabilecek yönde şekillendirilmelidir.

Lisans öğrencilerinin araştırmaya katılımını artırmak dekanlığımızın hedefleri arasında olacaktır. Bu amaçla çeşitli mekanizmalar oluşturularak lisans düzeyindeki öğrencilerin arasında araştırma yatkın öğrencilerin sayısının artırılması gerekecektir. Bu amaçla bölümlerimizin programlarında deneysel çalışmayı ön plana çıkaran müfredat değişiklikleri yapmaları teşvik edilecek, fakülteye tahsis edilen öğrenci asistan sayısının artırılmasına çalışılacak ve bu kadroların önemli bir kısmının lisans öğrencisi araştırma görevlisi prensibi ile kullanıma açılması sağlanacaktır. Bu noktada bölümlerin diğer ihtiyaçları da gözetilecek ve bölümlerin kullanımına açık esnek bir öğrenci asistan kadrosunun tahsisine de önem verilecektir.

Lisans düzeyinde bölümlerin etkileşime girerek ortak tasarım ve proses dersleri açması teşvik edilecektir.

ODTÜ’nün kuruluş yıllarında mühendislik fakültesi öğrencilerinin sosyal bakış açılarının genişletmek, değişik alanlarda kültür açılımları sağlayabilmek amacıyla oluşturulmuş olan teknik olmayan seçmeli derslerin bugünkü öğrencilerimiz arasındaki kullanım şekli meslek derslerindeki kredi açığının kapatılmasına yönlenmiş durumdadır. Fakültemiz tarafından kabul edilen teknik olmayan seçmeli ve serbest seçmeli derslerin listesi gözden geçirilecek ve gerek duyulursa bu derslerin sayı ve kapsamlarında servis veren bölümleri zorda bırakmayacak şekilde yeni düzenlemeler yapılması sağlanacaktır. Bu bağlamda “Bilim Tarihi” vb. türde ufuk açıcı derslerin teknik olmayan seçmeli ders kapsamına alınması gündeme getirilecektir.

Bunların yanı sıra danışman öğretim üyelerinin yardımlarıyla öğrencilerin yaratıcı fikirlerini desteklemek ve öğretim teknolojilerinin eğitimde etkin kullanımını sağlayacak projeleri devreye sokmak gibi açılımların “Fakülte Eğitim Politikaları” içerisinde yer almasında büyük fayda görmekteyim.  Bu projeler için kaynak bulunacak ve sürekliliği sağlanacaktır.

“Türkiye’nin daha fazla ODTÜ mezununa ihtiyacı var”  sloganı ile lanse edilen ODTÜ Kuzey Kıbrıs Yerleşkesi mühendislik programları kendi başlarına bırakılmamalıdır. Bu bölümlerin eğitim ve diğer akademik faaliyetleri, Ankara’daki bölümle doğru eklemlemelerle paralel işleyişe kavuşturulmalıdır. Bu yerleşkemizin mezunlarının yaratacakları izlenimler doğal olarak sahip oldukları diplomaya ve mühendislik derecesine yansıyacaktır. Bu ODTÜ’nün meselesidir bu anlamda hem ODTÜ Kuzey Kıbrıs hem de ODTÜ Ankara yerleşkelerindeki bölümlerin eşgüdüm altına çalışmalarında yarar görülmektedir. İki yerleşkemizde de ODTÜ diploması alacak öğrenciler yetiştiriyoruz. Her iki yerleşkemiz arasındaki etkileşimin daha üst düzeylere çekilmesi, öğrenci değişimlerinin daha kapsamlı gerçekleştirilmesi, mezuniyet durumundaki öğrencilerin bağlı bulundukları programın yanı sıra diğer programın da olanaklarını kullanarak mezuniyetlerinin geciktirilmemesi ODTÜ’nün yararınadır. İki yerleşkemizdeki öğretim üyeleri ve öğrencileri birbirlerine mümkün olduğunca yakınlaştırılmalıdır.

Mühendislik Bilimleri Bölümünün servis bölümü olarak tanımının yenilenmesi ve Mühendislik Fakültesi Dekanlığına bağlı bölümlerin ortak servis derslerinin bu bölüm çatısı altında yeniden planlanması gerekmektedir. Bu bölümümüzün insan kaynaklarının lisansüstü eğitimde yeni açılımlar yapmak üzere planlı bir şekilde desteklenmesi gerekecektir. Bu anlamda gerek global eğilimler, gerekse ülke dinamikleri belirleyici olacaktır. İyi tanımlanmış bir lisansüstü eğitim hedefi ve iyi tanımlanmış servis bölümü fonksiyonları yardımı ile bu bölümümüze yeni bir enerji katmamız mümkün olacaktır.

Lisansüstü eğitimin lisans eğitiminden bağımsız düşünülmemelidir. Lisansüstü programlarımızda uluslararası bileşenlerin artırılmasında fayda vardır. Bu anlamda ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümümüzün de içinde yer aldığı dört üniversite tarafında oluşturulan bir konsorsiyum tarafından başarıyla sürdürülen ve bir Erasmus-Mundus Masters Degree Diploma programı olan “Master of Earthquake Engineering and Engineering Seismology” türü programların diğer bölümlerimiz tarafından da geliştirilmesi gündeme gelmelidir. Bu tür programlar sayesinde ODTÜ Stratejik planında yer verilen uluslararası açılımın sağlanmasına yardımcı olunacak, bölümlerimizin Avrupa Bilim Alanındaki görünürlüklerinin artması mümkün olacaktır.

Araştırma ve Geliştirme

Fakülte Araştırma Gündemi oluşturulması

İkinci ODTÜ Stratejik Planında (2011-2016) bahsedildiği üzere her bölümden bir “araştırma özdeğerlendirme raporu” hazırlanması beklenilmektedir. Hazırlanacak olan bu raporda bölümün araştırma performansının belirlenmesinin yanı sıra, mevcut araştırma gündeminin ortaya konulması ve ileride yoğunlaşmayı planladığı araştırma alanları vb. bilgilerin belirtilmesi istenmektedir.

Dekanlığımıza bağlı bölümler tarafından hazırlanacak olan bu raporlar derlenerek “Fakülte Araştırma Gündemi” oluşturulacaktır. Bu bilgiler bir doküman haline getirilerek üniversite içinde ve dışındaki paydaşlarla paylaşılacaktır. Fakülte Araştırma Gündeminin belirlenmesinin “Bölüm Eğitim ve Personel Altyapısı” üzerindeki etkileri de göz önüne alınacak ve bölümlerin araştırma ve eğitim konularındaki insan kaynağı ihtiyaçları bu bağlamda daha rasyonel olarak belirlenecektir.

Fakültenin Araştırma Altyapısı ve Araştırma alanları ile ilgili “on-line” sistemler kurulması

Halen üniversitedeki en büyük eksikliklerden biri özellikle sanayiden ve kamu kurumlarından gelen taleplerin karşılanması için gerekli iletişim ve uzmanlık bilgilerinin kolay ulaşılabilir olmamasıdır. Fakültedeki öğretim üyelerinin, araştırma gruplarının, bölümlerin araştırma altyapı envanterinin (teçhizat, yapılan deneyler vb.) yer aldığı genel bir veritabanının bulunmaması genelde üniversitemiz özelde ise fakültemiz açısından önemli bir eksikliktir. Fakültenin araştırma alanındaki görünürlüğünü artıracak araştırma altyapı envanteri ve uzmanlık alanları veritabanı oluşturulacaktır. Ayrıca, uluslararası görünürlüğü artırmak için bu sistemlerin İngilizce olarak da hazırlanması sağlanacaktır.

Araştırma Motivasyonun Artırılması

Araştırma, lisans eğitimi, lisansüstü ve disiplinlerarası programlar arasında koşuşturmaktan yorulmuş elemanlarımızın iş tanımlarının yapılması üyelerimizin olduğu kadar akademik birimlerimizin de planlarını daha sağlam verilere dayandırabilmeleri arasından vazgeçilemeyecek bir önceliktir.

Bu bağlamda araştırma yoğunluğu olan öğretim üyelerinin araştırma motivasyonunun artışını sağlamak gerekli adımlar atılacaktır. Fakülte bazında, bölümler arasındaki değişiklikler de göz önünde bulundurularak araştırma performans limit/ölçütleri belirlenmesi, bu limit/ölçütleri sağlayan öğretim üyelerinin ders yükleri azaltılmasının sağlanması Dekanlığımızın öncelikleri arasında yer alacaktır.

Benzer şekilde özellikle akademik hayatlarının başındaki genç öğretim üyelerinin araştırma yapabilmeleri için belirli bir dönem ders indirimi uygulaması gündeme alınması önem arz etmektedir. Genç üyelerimizin araştırma alanında yoğunluklarını ispat etmeleri koşuluyla bu teşviklerden yararlanmaları sağlanacaktır.

Üniversitemizdeki en büyük eksikliklerden birisi de ödüllere aday gösterme mekanizmasının olmayışıdır. Fakülte bazında oluşturulacak arama-tarama komisyonları yardımıyla ulusal ve uluslararası ödüllere aday gösterme mekanizması etkin bir şekilde işletilecektir. Her yıl verilen TÜBİTAK, TÜBA-GEBİP, Bilim Akademisi Derneği, Parlar Vakfı, Humbolt, vb. ödüllere aday gösterilebilecek pek çok öğretim üyemiz olduğuna inanıyorum. Bu ödül programlarından Fakültemiz adına gerekli payı alabilmek için Mühendislik Fakültesi Ödül Komisyonu oluşturulacak ve yapılacak olan arama-tarama çalışmaları sonucunda en uygun adaylar belirlenerek ödüllere aday gösterilecektir. Ödül sahibi öğretim üyelerimizin varlığı özellikle rekabet içerisinde bulunduğumuz Vakıf Üniversiteleri karşısındaki gücümüzü önemli ölçüde artıracaktır.

Yurtdışı temaslar için ayrılmış fonların artırılması önceliklerim arasındadır. Bu amaçla başta fakültenin AGUDÖS gelirlerinin artırılmasına yönelik çalışmalar olmak üzere, değişik finans kaynakları arayışı içerisinde olacağım.

HORIZON 2020’ye Yönelik Yapılanma

Bir önceki bölümde Avrupa Birliğinin 2014-2020 yılları arasında izleyeceği bilimsel destek politikaları ile ilgili bir giriş yapılmış ve öncelikli alanlara yönelik hazırlıklar içinde bulunmamız gerekliliği ortaya konulmuştu. Bir önceki paragrafta değinilen hedefleri de kollayacak şekilde ödül ilanlarını ve önemli araştırma çağrılarını (ERC, Marie Curie ve 2014’ten sonra Harizon 2020 çağrıları gibi) takip etmek ve değerlendirmek için fakültemizde Üniversite Araştırmalar Koordinatörlüğü ile eşgüdüm içinde çalışacak bir sistem ve idari destek birimi oluşturulacaktır.

ERC tarafından verilen proje desteklerine ulaşmak üzere gerekli yapılanma ivedilikle kurulacaktır. Bu anlamda öğretim üyelerimizi bu desteklere ulaşabilmeleri için tüm altyapı ve destek mekanizmaları devreye sokulacaktır. Bu proje hazırlıklarına doğrudan destek olacak şekilde ders indirimi ve ilave seyahat bütçeleri sağlanacaktır. Üniversitemizde bu yönde kullanılacak finans kaynakları mevcuttur. Bunlara örnek olarak emanet bütçe ve AGUDÖS projelerinin dekanlık payları gösterilebilir. Bu amaçla gerekirse finans çeşitlendirmesi de yapılacaktır. Projenin hazırlanması safhasında öğretim üyelerimize üniversitenin bu konudaki tüm deneyim birikimini aktarmaya yönelik sekretarya Araştırmalar Koordinatörlüğü ve Teknokent’te bu amaçla kurulan destek biriminin de dahil olacağı bir eşgüdüm aracılığı ile sağlanacaktır. Bu tür projeleri fakültemize getirmek konusunda kararlı bir tutum sergileyerek bu hedefe ulaşmaya çalışacağım.

 Finansal kaynakların etkin kullanılması

Yeni finansal kaynaklar yaratmak önemli bir aktivite olmakla birlikte, mevcut kaynakların etkin kullanımının sağlanması da önemlidir. Bu bağlamda, bölümlerin TÜBİTAK, San-tez vb. projelerin bölüm paylarının son kuruşuna kadar kullanılmasını sağlamak üzere (önemli miktarlar kullanılamadan iade edildiği bilinmektedir) Dekanlık yapılanması kurulacaktır. Performans bütçelerinin ve ÖYP paylarının en uygun şekilde kullanmalarını sağlamak üzere bir “takip ve uyarı sistemi” oluşturulacak ve Fakültemizin bu kaynaklardan en üst düzeyde fayda sağlar duruma gelmesi temin edilecektir.

Bunun yanı sıra BAP fonu kaynak girişinin artırılması gereklidir. Ayrıca BAP kaynaklarının daha etkin kullanılması gerekmektedir. BAP yönetmeliği ile çelişmeyecek şekilde, üniversitenin hedeflerine de uygun olarak BAP fonlarının bir kısmının yeni hedeflere yönelik kullanımı gündeme getirilmelidir. Bu konuda Bölüm Başkanlıkları ile birlikte bir çalışma başlatacağım. Ayrıca, BAP’ların çıktıları daha yakından takip edeceğim ve önemli çıktıları üniversite içinde ve dışında duyuracağım.

Fakültemizin eğitim ve araştırma faaliyetlerine ek kaynak yaratmak amacıyla alternatif finans modellerinin devreye sokulması gerektiğine inanıyorum. Buna yönelik çalışmalardan mutlaka değerlendirilmesi gereken iki somut öneri aşağıda verilmektedir.

Güdümlü AR-GE projesi geliştirilmesinin sağlanması: Rektörlükteki ilgili birimlerle yakın temas içinde proje çağrıları takip edilecek, Fakülte içindeki ilgili bölümlerden araştırma ekipleri oluşturulacak, ilgili paydaşlarla (kamu kurumları, müşteri kuruluşlar, sanayi, diğer üniversiteler vb.) iletişim sağlanacak ve proje hazırlık safhasında araştırma ekibine destek verilecektir. Bu yöntem özellikle ERC başvurularında izlenecek yöntem ile ortak yanlar içermektedir.

Bağışlar: Araştırma için bağış toplama sistemi geliştirilecektir. Yaratıcı ve etkisi yüksek araştırma fikirlerinin hayata geçirilmesi için gerekli araştırma altyapısı ve laboratuvarlar sanayiden alınacak bağışlarla sağlanabilir. Benzer şekilde bağışlar eğitim altyapısının iyileştirilmesi için de kullanılabilir. Bağış toplama fonksiyonunu en iyi şekilde yerine getirmek çalışma grupları oluşturulmalıdır. Bu bağlamda mezunlarla işbirliği de önemli olacaktır. Bu öneri hayali bir öneri değildir. Sektörde düzgün projelendirilmiş fikirleri destekleyecek mezunlarımız vardır. Buna en güzel örneği kendi bölümümden verebilirim. ERE Holding üst yönetimi ile oluşturulan bir model hayata geçirilerek bölümümüzün Hidrolik Mühendisliği Dalında hidrolik enerji alanında yapılacak yüksek lisans çalışmalarına burs desteği sağlanmıştır. Bu kapsamda son beş yıl içerisinde 25 yüksek lisans tez öğrencisine 2’şer yıl süre ile her ay 1,050 TL burs desteği sağlanmıştır.  Mezunlarımız bu konularda üniversite ile işbirliğine girebilmektedirler. Bu tür imkânların devreye sokulması araştırma verimliliğimizi artıracaktır.

İnsan kaynaklarının geliştirilmesi:

Bir diğer önemli konuda insan kaynaklarımızın geliştirilmesidir. Bu anlamda:

Genç öğretim üyelerini Üniversitemize çekmek için girişimler Fakülte bazında başlatılacaktır. Bu girişimlerin bölümlerin ihtiyacına yönelik olarak yeni uzmanlık alanlarında yoğunlaşması gerektiği düşünülmektedir. Ancak ülke gerçeklerini göz önüne alarak, özellikle sanayiden ve kamu kurumlarından gelen taleplerin karşılanabilmesi için gerekli insan kaynaklarının bölümlerimize kazandırılması da önemlidir. Ana hareket noktası bölümlerimizin yapmak istedikleri açılımları sağlayacak nitelikte olması koşuluyla, araştırmanın temel altyapısını oluşturan insan kaynağının yaratılması gerçekleştirilecektir. Genç öğretim üyesi adaylarımızın ODTÜ’ye intibakını kolaylaştırmak açısından “Marie Currie International Reintegration Grants” müracaatları özendirilmeli ve bu şekilde tersine beyin göçü teşvik edilmelidir. Araştırma ve eğitim süreçlerinin birbirini destekleyen süreçler olduğu düşünüldüğünde araştırmaya yönelik altyapılar inşa edilirken eğitimin temel altyapısını oluşturan insan kaynaklarına da ulaşılmış olacaktır.

Ziyaretçi araştırmacı (doktora-sonrası araştırmacı, yabancı konuk biliminsanı vb.) sayısını artırmak için özel bir çaba sarf edilecektir. Özellikle TUBİTAK BİDEB, AB Marie Curie, Fulbright gibi programlar sürekli takip edilecek ve ihtiyaç duyulan alanlarda bölümlerimize insan kaynağı sağlanacaktır.

Ayrıca, saygın bilim insanlarının sabbatical iznini Üniversitemizde geçirmesi sağlanacaktır. Benzer şekilde Fakültemizde görevli öğretim üyelerimizin de yedinci yıl izni kullanmaya teşvik edilecektir. THE Reputation Ranking sıralamasında ilk 100 içinde yer alan bir üniversitenin bu konuda bir sıkıntı yaşayacağına inanmıyorum. Bu amaçla kullanabileceğimiz öz kaynakların yanı sıra, üniversite dışı kaynaklarda mevcuttur (TÜBİTAK, Fulbright, Marie Currie vb.) Bu süreçleri takip etmek üzere bölümlerin taleplerinin toplandığı, değerlendirildiği, çağrıların takip edildiği, kaynakların geliştirildiği ve idari süreçlerin takip edildiği bir yapılanma oluşturulmasında fayda görmekteyim.

ODTÜ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ ÖNEMLİ BİR GÜÇTÜR.

ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDEKİ BAŞARIMIZ BİRLİKTELİĞİMİZDEN DOĞACAKTIR.

HEDEFE HEP BİRLİKTE ÇALIŞARAK ULAŞACAĞIZ.

BUNLARA İNANIYORUM…

 

Güney ÖZCEBE

25 Eylül 2012

Bir yanıt yazın