5- Araştırma-Doktorasonrası Araştırmacı Desteği

 

tozturk2

nasilbirodtu

                                                             

Değerli Öğretim Üyeleri

Bir süredir devam ettiğimiz değerlendirmelerimizi bu hafta araştırma ile sürdüreceğiz. Normal koşullarda (geçen hafta değerlendirdiğimiz) lisansüstü eğitim ile araştırma iç içe konular. Ancak burada araştırmayı -daha doğru bir ifade ile “faydacı” araştırmayı- lisansüstü eğitimden ayrı olarak değerlendirmeyi özellikle tercih ettim.

Faydacı araştırmanın gerekleri ile yüksek lisans ve doktora eğitimin gereklerinin tam olarak örtüşmediği bir gerçektir. İkincide, araştırma, kendi akışı içersinde daha serbest ve baştan öngörülememiş hedeflere yönelebilme özelliği taşırken, faydacı araştırma, belirli vaad ve öngörülerle yola çıkan, genellikle daha katı temrin içersinde gerçekleştirilmesi gereken ve elde edilecek bulgu ve sonuçlar itibari ile başka projelere girdi sağlayan veya topluma katkı sağlamayı hedefleyen çalışmalardır. Dolayısı ile faydacı araştırmanın asli unsuru doktora sonrası araştırmacılardır. Nitekim uluslararası projelerde, bizler yüksek lisans, ender durumlarda da doktora öğrencilerimiz ile çalışırken, ortaklarımız hemen hemen her zaman doktora sonrası araştırmacıları ile çalışmaktadırlar.

alan-odtu-gata-oyp

Güçlü Enstitülerimiz, Lisansüstü Programlarımız, Merkezlerimiz, Teknoparkımız ve İşbirliklerimiz ile pek çok alanda önemli araştırma birikimlerine sahibiz. Üniversitemiz, Ankara-Orta Anadolu araştırma alanının nerdeyse tamamında öncü rol üstlenmektedir. Gene Ülkemiz açısından kritik sayılabilecek projelerde önemli paylara sahibiz. Benzer şekilde Üniversitemiz geçmişteki FP6, FP7 programlarında olduğu gibi, halen yürürlükte olan Horizon 2020 programlarında da git gide artan paylara sahiptir.

Kısaca, Üniversitemizin Ülkemiz proje destek olanaklarına ve Horizon 2020 ve benzer mekanizmalar ile Avrupa destek imkanlarına erişimi mevcuttur. Bir taraftan var olan bu kaynaklardan payımızı arttırırken, diğer taraftan bunların dışında yeni uluslararası destek kaynaklarına erişimimizi sağlayacak yol ve yöntemler konusunda arayışımızı sürdürmemiz şüphesiz yararlı olacaktır.

Yukarıda sözü edilen gerek Ankara-Orta Anadolu araştırma alanı, gerek Ülkemiz, gerekse diğer uluslararası alanlarında ses getirici araştırmalar yapmamız büyük oranda sahip olduğumuz profesyonel araştırmacı kadroları ile yakından ilgilidir. Bu kadrolar, tarif gereği doktora sonrası araştırmacılardır. Yukarıda da değinildiği gibi, AB ve kuzey Amerika ülkeleri araştırma ekiblerini doktora sonrası araştırmacılar ile oluştururken, bizim aynı yarışa sadece yüksek lisans ve doktora öğrencileri ile katılmamız düşünülemez. Dolayısı ile bizim yeterli sayıda doktora sonrası araştırmacı istihdam edebileceğimiz bir yapıyı hızla oluşturmamız gerekmektedir. Bu açıdan, Üniversitemiz geneli için yıllık doktora mezun sayımız kadar doktorasonrası araştırmacı kadrosu edinmemiz kanaatimce uygun bir hedeftir. Bu, yaklaşık 250 doktorasonrası araştırmacı kadrosuna denk gelmektedir. 8 yıllık süre sonunda 500 doktora hedefi, bu değerin aynı süre sonunda iki katına arttırılması anlamındadır.

Doktora sonrası araştırmacı, 2547 sayılı kanun incelendiğinde, uzman kadrosuna denk gelmektedir. Bu kadro şimdiye kadar daha çok Üniversitemizin kalıcı ihtiyaçlarına yönelik olarak kullanılagelmiştir. Görevlendirmenin üç yılla kısıtlanması ile, kadro, araştırma görevlisi kadrolarında olduğu gibi geçici istihdama olanak verebilmekte, bu şekilde eleman sirkülasyonuna olanak sağlamaktadır. Bizim bu alanda, atabileceğimiz ilk adım, tutuklu uzman kadrolarımızın serbest bırakılması olmalıdır. Bu şekilde kullanabileceğimiz kadro sayısı kısıtlıdır(toplam 29). Takiben, aynı amacı taşıyan diğer devlet üniversitelerle birlikte hareket ederek üniversitemiz için toplam 250 uzman kadrosunu temin etmemiz,  hedeflediğimiz yapıyı oluşturmamız açısından önem arzetmektedir. (*)

doksonrası

Yukarıda tanımlandığı şekli ile lisans, doktora ve bunun üstünde oluşturulacak doktorasonrası araştırmacı katmanı, doktora ağırlıklı lisansüstü programlara geçişte de bir hayli faydalı olacaktır. Halen öğrencilerimizin programlara ilgisi açısından yüksek lisans–doktora arasında var olan ilişki yapısının, (yüksek lisans programlarının göreceli olarak azaltılması ile) doktora-doktorasonrası araştırmacı arasına taşınması mümkün gözükmektedir.

Üniversitemizde görevine başlayan genç öğretim üyelerimizin zaman içersinde büyük araştırma gurupları oluşturmalarını beklememiz doğaldır. Ancak genç hocalarımızın bu süreçte karşılaşacakları en büyük engel, gurubun büyümesi ile artan iş yükü olacaktır. Yük paylaşımı için bulunabilecek destek mevcut durumda maalesef çok kısıtlıdır. Doktorasonrası araştırmacı artan bu yükün paylaşılmasında önemli bir işlev yerine getirecektir(**). Büyümedeki zorluk sadece bundan da ibaret değildir. Teknik ve/veya idari destek personeli yokluğu araştırmada karşılaştığımız (-ve kanıksadığımız) diğer önemli bir ihtiyaçtır. TÜBİTAK projelerinin artan kurum hisselerinin önemli bir kısmının öğretim üyelerimize döndürülmesi ile bu alanda bir rahatlama sağlamak mümkün gözükmektedir. Gene öğretim üyelerimizin döner sermayede fon oluşturmalarına imkan verecek bir yapı, araştırmalara orta vadeli planlama imkanı sağlaması açısından çok yararlı olacaktır.

Sevgi ve saygılarımla

Tayfur Öztürk

nasilbirodtu

(*)Şüphesiz bu tespit halen 2547 deki tanımlı uzman kadrosu için geçerlidir. Burada doğru olan yaklaşım, yasaya doktorasonrası araştırmacı tanımının ilave edilmesi( bu ilave yapılmıştır), ilave edilecek bu yeni kadrolara yabancı uyrukluların da görevlendirilmesine olanak verecek bir yapının kazandırılmasıdır. Doktorasonrası araştırmacı programında kadro kullanım izinlerinin araştırma görevlilerinde olduğu gibi(veya onlardan çok daha rahat geçiciliği muhafaza etmek kaydı ile kullanımın tamamen üniversiteye bırakıldığı ) işleyen bir mekanizmanın oluşturulması şüphesiz çok yararlı olacaktır.

(**) Ülkemiz için üzücü sayılabilecek bir durum, kısıtlı sayıda vermiş olduğumuz doktora mezunlarımızın aktif araştırma hayatlarının çok kısa olmasıdır. Üniversite harici alanlarda çalışan doktoralı elemanlarımız kısa sürede araştırmadan kopmakta ve doktorada kazanmış oldukları becerileri yeteri kadar değerlendirilememektedir. Yukarıda verilen sayı ve kapsamda üniversiteler ve araştırma kurumlarında oluşturulacak doktorasonrası araştırmacı kadrosu, doktoralı elemanlarımızın araştırmacı potansiyellerinin kullanımına da olanak verecektir. Mezuniyet sonrası doktoralı eleman, kendi veya başka kuruluşta 3 sene çalışabilir, aynı uygulamayı kurum değiştirerek ikinci bir 3 sene için daha devam ettirebilir ve en azından makul bir süre bu şekilde araştırıcı olarak isdihadam mümkün kılınmış olur. Bu uygulama aynı zamanda Üniversite ve kurumlar arasında eleman mobilitesine de olanak vermesi açısından şüphesiz çok yararlı olacaktır.


Tayfur Ozturk