4-Lisansüstü Eğitim
Değerli Öğretim Üyeleri
Ülke perspektifi ile lisansüstü eğitimi irdelemek Üniversitemizin ileriye yönelik gelişimini sürdürebilmemiz, bazı alanlarda meydana gelen öğretim üye kayıplarımızı hızla telafi etmemiz ve yeni imkanlar elde etmemiz açısından önem arzetmektedir.
Ülkemizde yılda yaklaşık 4600 öğrenci doktora programlarından mezun olmaktadır. Yaklaşık bir hesap bu değerin hızla yılda 10000 doktoraya arrtırılması gerektiğini ortaya koymaktadır. Ülkemiz yükseköğrenim sistemi içerisindeki Üniversitemizin yerine ve rolüne baktığımızda, doktora ağırlıklı lisansüstü eğitimi ön plana çıkartmamız sanırım hepimizin hemfikir olduğu bir husustur. Bu alanda önemli mesafeler kat ettiğimiz de bir gerçektir. 1996 yılında Fen Bilimlerindeki görevime başladığımda, Üniversitemizin 2000 yılı için yılda 150 doktora verme hedefi, erişilmesi zor bir rakamdı. Bugün mutlulukla ifade etmemiz gerekir ki o dönemde başlattığımız ÖYP programı ve yeni Enstitüler ve lisansüstü programlarımızla bu hedefin çok ötesine geçtik. Şu anda ortalama yılda 250 doktora vermekteyiz. Bu sayımızı arttırarak sürdürmemiz elbette ki çok önemli. Ülkemiz için yılda 10000 doktoranın en azından %5’ini ODTÜ’nün sağlamasını beklemek gerçekçi sayılabilecek bir hedeftir. Bu yılda 500 doktora mezununa denk gelmektedir.
Doktora ağırlıklı Lisansüstü eğitime geçişte proje destek mekanizmalarının da irdelenmesinde yarar vardır. Çoğu destekleyici kuruluş için öngörülen maksimum proje süresi 3 yıldır. Bu süre normal koşullarda -yurtdışında- doktorasonrası araştırmacı ile uyumlu bir süredir. Bizde doktorasonrası araştırmacı olmayınca projeler ağırlıklı olarak yüksek lisans öğrencileri ile eşleşmektedir. Nitekim mevcut durumda çoğu Uluslararası, Tübitak , Sanayi Bakanlığı ve benzeri kuruluş projeleri yüksek lisans öğrencilerimiz görevlendirilmek sureti ile yürütülmektedir. Diğer bir ifade ile proje destek mekanizmalarımız doktora programlarımızı değil yüksek lisans programlarımızı destekler mahiyettedir. Doktora ağırlıklı lisansüstü eğitime geçebilmemiz, proje destek sürelerinde farklılaşmaya gitmemizi gerekli kılmaktadır. Projelerin doktora öğrencileri ile eşleşmesi için proje sürelerinin 3 yıldan daha uzun olmasına ihtiyaç vardır. TÜBİTAK ve Sanayi Bakanlığı ile bu konun görüşülmesi ya mevcut programlarda sürenin uzatılması veya yeni programların başlatılması gündeme getirmemiz gereken önemli bir husustur.
Doktora ağırlıklı lisansüstü eğitimi hedeflerken, şüphesiz geçmiş tecrübelerimizden de faydalanmamız gerekir. Tüm eleştirilen yönlerine rağmen, ÖYP programı belki de Üniversitemizin bu alanda ortaya koyduğu en önemli girişim olmuştur. Programın başlatılmasında ve şekil almasında emeği geçmiş biri olarak, ilk oluşturulduğunda program her ne kadar 4 yıllık bir süreyi hedef almış ise de, fiili durum bundan farklı olmuştur. Çoğu ÖYP mensubumuz üniversitelerine ancak 6-8 yıl sonra dönebilmişlerdir.
Şimdiye kadar elde ettiğimiz birikim, Lisansüstünde tedrici dönüşümü hedeflemek yerine hızlı dönüşümü esas almanın daha doğru olacağını göstermektedir. Bu durum ÖYP için geçerli olduğu kadar, araştırmacı yetiştirme için de geçerlidir. Kuzey Amerika üniversitelerinin bu konuda bizden çok daha başarılı oldukları bir gerçektir. Nitekim Kuzey Amerika üniversitelerine gönderdiğimiz mezunlarımız birinci sene sonunda üniversitemizi ziyarete geldiklerinde, her yönü ile donanımlı, araştırmaya hazır araştırmacılar haline geldiklerini gözlemlemekteyiz. Bu programların, son derece yoğun ders ve ödev içerdiğini, bu yönleri ile de bizim uyguladığımız ilk yıl programlarımızdan farklı olduğunu biliyoruz. Belki bu alanda Kuzey Amerika Üniversitelerine bakmak yerine kendi örneklerimizden yola çıkmak daha gerçekçi bir yaklaşım olur. İngilizce hazırlık okulumuzun 70 – 80’li yıllardaki uygulamaları hızlı dönüşüm süreçlerine güzel bir örnek teşkil etmektedir. Anadolu’nun farklı yörelerinden gelen öğrenciler sabahtan akşama kadar yoğun ders, arkasından yoğun ödev ile bir akademik yıl içerisinde hızlı bir dönüşüm sürecini yaşayarak lisans eğitimlerine her yönü ile hazır hale gelmişlerdir. Doktora programlarımızda hızlı dönüşümü hedefleyen 1 yıllık bir programı oluşturabilirsek, bu programı tamamlayan başarılı öğrencilerin doktora tamamlama sürelerinin daha makul olacağını beklemek doğaldır.
Makul sürelerde doktora programlarının tamamlanabilmesi için, süre uzamasına neden olan diğer etkenlerin de ortadan kaldırılması gereklidir. Bu açıdan özellikle deneysel çalışmalarda malzeme ve gereç temininde oluşan aksamaların ve zaman kaybının ortadan kaldırılması yararlı olacaktır. Bu kapsamda sadece süreçler değil ama anlayış olarak da ciddi bir reforma ihtiyacımız olduğu bir gerçektir. Satın alma işlemleri yoğun bölümlerimizde süreçlere destek verecek eleman sıkıntısı had safhadadır Mevcut durumda öğretim üyelerimiz ve araştırma görevlilerimiz bilfiil satın alma görevlisi olarak görev yapmaktadır. Bu açıdan, BAP koordinatörlüğünün eleman açısından ciddi olarak desteklenmesine ihtiyaç vardır. Bu destek sağlanarak BAP görevlilerimizin hem BAP koordinatörlüğünde hem de projelerine baktıkları bölümlerde yarım gün bazında görev yapmaları süreçleri hızlandırmak açısından faydalı olacaktır. Malzeme ve gereç temininde hedef en kısa sürede tedarikin sağlanması olmalıdır. Bunu mümkün kılmak üzere hazırladığımız kampüs içi tedarik sistemine ilişkin bilgi aşağıda verilmektedir.
Şüphesiz lisansüstünde yukarıda verilen yılda 500 doktora verme hedefine yönelebilmek ancak öğretim üyesi kadromuzu ve doktorasonrası araştırmacı kadromuzu güçlendirmekle mümkündür. Bu açıdan bazı bölümlerimizde öğretim üyesi sayısında meydana gelen azalma önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Özellikle temel bilimler ve sosyal bilimlerde oluşan öğretim üyesi açığının ancak disiplinlerarası lisansüstü programlar temelinde kapatılabileceği dikkate alınmalıdır. Ülkemiz yüksek öğrenim sisteminin bizden beklediği asıl katkının lisansüstünde olduğunu unutmamız ve buna yönelik tedbirlerimizi –yeni programlar başlatmak dahil- almamız kanaatimce önemlidir.
Sevgi ve saygılarımla
Tayfur Öztürk