Denemeler

‘’People Pleasing’’: Narsisizmin Sözdebilimsel Aklaması

Modern ruhbilimin giriştiği çabalar içerisinde belki de en yoğun olanı kişiye kendini öncelemeyi öğretmek. Birer ‘’people pleaser’’ olmaktan muzdarip olduğunu iddia eden milyonların ve bu milyonlar adına doğru değişimi sağlama görevini üstlenmiş yüzbinlerce ruh terbiyecisinin varlığı söz konusu. Buna paralel olarak, nasıl oluyorsa, her bireyin ‘’kişisel gelişim’’ çizgisi kronik bir memnun edici olmaktan kendine değer vermeyi öğrenmeye doğru ilerliyor.

Bunların doğruluğunun kabul edilebilmesi için çağ insanının ezici çoğunluğunda var olan müzmin bir ‘’fazla iyilik’’in varlığı içselleştirilmeli. Her iki var sayım da doğru kabul edildiğinde zihnimde her bireyin gereğinden de fazla iyi olduğu, pamuk şeker tadında bir toplum gerçekliği canlanıyor. Bu gerçekliği sindirmekten caymak için ise şehir merkezinde bir saatlik bir yürüyüş yapmam yahut akşam haberlerini izlemem yeterli.

Herkesin fazla iyi olmak kaynaklı şikayetlerine; toplumsal yozlaşmaya, çürümeye, nefretin aşırılığına, yalnızlığa dair şikayetler, tüm bu şikayetlerin geçerliliğini doğrulayan somut verilerle birlikte eşlik ediyor. Kısaca, ‘’Sence sen fazla mı iyisin?’’ sorusunu sorduğumda neredeyse tamamından coşkulu bir evet cevabı aldığım, her bir bireyi aşırılığa kaçan ölçüde iyi olan insanların el ele vererek yarattığı bir kötülük timsalinin içerisinde yaşıyoruz. Bunun da ötesinde, iyilik konusundaki aşırılıklarını tereddüt etmeksizin onaylayanlarla kötülüğün başını alıp gitmesinden şikayet edenler aynı kişiler.

Bu çelişkinin üzerinde durmak, birilerini bu konuda uyarmak gibi bir niyetim yok. Bu çelişkinin nasıl geliştiğini ve onun insan doğasındaki alçaklık ile ilgili neler anlattığının üzerinde de durmak istemiyorum. Üzerinde durmak istediğim, bu çelişkinin var edilmesi adına, büyük oranda ruhbilim profesyonelleri tarafından sergilenen çabanın niteliği ve sonuçları. İyi niyeti bir kez olsun suistimal edilmiş birey, terapiye başvurarak yahut insan memnun etme bağımlılığına dair birkaç psikoloji makalesi okuyarak bu bağımlılığı kendisine yakıştırma ve bu bağımlılıktan kurtulmak adına haklılığı bilim tarafından aklanmış bir kötüye dönüşme şansına sahip.

Hayır demeyi öğrenen birey, bir daha evet dememeye yemin etmiş bir yalancı narsisist olarak yeniden hayata kazandırılıyor. İyiliğe tereddüt etmeksizin bir fazlalık etiketi yapıştırarak onu neredeyse bir hastalık olarak ele alırken, ‘’beni öncelemek’’ maskesinin altında gizlenen kasıtlı benmerkezciliği pudra şekerine bulayıp tüm kalbi kırıklara servis ediyoruz. Kişideki sıcak, yumuşak başlı, yardımsever kişilik özellikleri kişinin geçmişindeki olumsuz yaşanmışlıkların yan etkisi olarak değerlendirerek onun bu özellikleri üstünden silkip atmasını daha da kolay hale getiriyoruz.

Bencillik hep var oldu, ancak sanırım ilk kez bilimsel anlamda aklanmış ve özenle hayatta tutulan bir değer haline gelmiş durumda. Bunu acıklı bulmuyorum, ancak bu kuşkusuz, alçaklık ve kabalığın evrensel tarihindeki bir dönüm noktası olarak dikkat edilmeye değer.

 

Koray Kurtoğlu


Comments

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *