Enayi, ona bahşedilen ne var ise diğerleri uğrunda harcar ve tükenerek yok olur. Reformistler, idealist düşünce insanları, adanmış ebeveynler ve askerler; başkaları yahut kendilerinden büyük olduklarına inandıkları bir fikrin peşine düşüp yarım kalmış hayat hikayeleri oluşturmuşlardır. Hiçbir şeyi kendileri için istemeyen bu insanlar bir başkasının sevgisi üzerinde de hak iddia edememiş, çoğu aşkın ne olduğunu bilemeden ölmüştür. Enayilerin ezici çoğunluğunun parası olmamış, olanlar da ellerindeki parayı başkalarına harcayarak parasızlar gibi yaşamışlardır. Sonu diğerlerinin varlığı dolayısıyla tükenmekten gelmemiş pek az enayi dünyaya ayak basmıştır.
Uyanıklar, toplumun vermeksizin almanın sırrına vakıf bireylerden oluşan kısmını teşkil eder. İstediklerini almak için yaşar, istemekten utanmaz, isteyerek alamadıklarını zorla yahut yalanla elde ederler. Uyanıklar, ta ki kendilerinden daha incelikli bir uyanık karşılarına çıkana kadar, tutkuları ile bağlandıkları bir hayatı sürdürürler. Bu hayatın sonlanması yahut böylesi bir hayat olmaktan çıkmasının mesulü ise ekseriyetle bir başka uyanıktır. Çoğu çapkının sonu kendisinden daha çapkın partner tarafından aldatılmaktan, çoğu dolandırıcının sonu daha nitelikli bir dolandırıcı tarafından dolandırılmaktan gelir. Suç tarihinin en büyük çetelerinin neredeyse tamamının yok oluşu daha uyanık ve bıçkın diğer suç örgütlerinden gelmiş, onların sahip olduğu her şeye bu yolla el koyulmuştur. İnsanlık tarihinin neredeyse tüm yalancı diktatörleri, halk uyandığında yahut onlardan daha bıçkın bir diktatörle karşılaştıklarında ya korkarak ve saklanarak yaşamak zorunda kalmış ya da görkemli anlatılarının noktalanmasına razı gelmişlerdir. Sonu diğerlerinin varlığı dolayısıyla tükenmekten gelmemiş pek az uyanık dünyaya ayak basmıştır.
İki grubun üyelerinin de mukadderatı insan türünün üyeleri tarafından tüketilmektir. Bizden ayrı milyarcasının varlığı ne onlara koşulsuzca vermek ne de onlardan koşulsuzca almak yoluyla tehlikesiz hale getirilebilir. Aşklarımız, sahip olmak istediklerimiz; tutku ve arzuya dahil olan her şey diğerlerinin talep ve zorlamaları altında yavaş yavaş birer karın ağrısına dönüşür. İnsanların var ettiği hayatlar, neredeyse her seferinde insanlar tarafından mahvedilir. Bu koşullar altında, eğer özgürlük tanımımız canımızın istediğini yapmaksa, er ya da geç, tüm uyanıklar için bu özgürlüğün olanaksız kılınacağını söyleyebiliriz. Yine de var olmayı sürdürecek bir özgürlük var ise bu, hangi insanlar tarafından tüketileceğimizi seçebilmeye dairdir. Enayiler, bu özgürlüğün yegane sahipleridir.
Leave a Reply