Son

Merhabalar, hazırsanız size diğer ilginç bir adetten bahsetmek istiyorum. Çin’de özellikle kırsal kesimde yapılan bu geleneğe göre ölen kişinin cenazesine striptizci çağırılıyor. Bunun altında yatan sebeplerden en önemlisi bereketi attırması, diğer bir sebep ise Çin’de cenazeye verilen önem. Cenazenin kalabalık olması, son veda için insanların yakın köylerden gelmesi çok önemli, aynı zamanda yoksul insanların ve gençlerin cenazeye katılma isteğini arttırmak da bir sebep. Cenazeye striptizci geleceğini duyunca daha fazla insanın geleceğini tahmin etmek çokta zor olmasa gerek. Cenaze kalabalık oldukça ölen kişiyi onurlandırdıklarına ve bu durumun cenaze yakınlarına da şans getirdiğine ve zenginliklerini gösterdiğine inanılıyor. . Tabi bu adetten rahatsız olan insanlar da var. İnsanlar arasında ağıt yakılması gereken yerde yarı çıplak insanların dans etmesini doğru bulmayıp bunu hükümete kadar şikayet eden insanlar oluyor. Çin hükümeti bunu yasaklamak istiyor, takdir edersiniz ki toplumda yer edinmiş bir adeti yasaklamak pek de kolay bir şey değil. Bir medya profesörüne göre “bu üremeye yönelik saygıdan gelen bir ibadet, dolayısıyla cenaze töreninde erotik performans sadece bir kültürel öge. Evet, bize verilen sürenin sonuna geldik, seçtiğim konudan dolayı bu blog sürekli post atabileceğim bir yer değil ne yazık ki, o yüzden bu son postumdu. Umarım keyif alabilmişsinizdir ve okurken içinizi şişirmemişimdir. Birinize bile bir şey kazandırabildiysem ne mutlu bana. Kendinize tekrar ve son kez çok iyi bakın.

Japonya, Aghoriler

Merhabalaaaar, ilk olarak Japonya’daki kendilerine “Sokushinbutsu” adı veren rahiplerden bahsedeceğim. Bu insanlar reenkarnasyona ve reenkarne olduklarından aynı bedenle geleceklerine inanıyorlar. Bu geleneğe göre hala yaşıyorlarken yavaş yavaş kendilerini mumyalamaya başlıyorlar. İlk olarak sadece meyve ve çerez yemekle başlıyorlar, bu şekilde vücutlarındaki yağları yakıyorlar, aynı zamanda da sıkı bir şekilde egzersiz yapıyorlar. Daha sonrasında kendilerine zehirli kurtçuklar yedirerek, sürekli kusup vücutlarındaki sıvıları boşaltıyorlar. En son olarak taştan bir tabutun içine giriyorlar ve içinde ölmeyi bekliyorlar. Bu tören toplu yapılıyor ve her gün tabutun içine bakıp yaşıyor mu diye bakılıyor. Yaşadığı her gün için çan, çalıyor. Ne zaman ki çan sesi gelmiyor, böylece öldüğü anlaşılıyor. Sonrasında tabutu mühürleyip, 100 gün sonra tekrar kontrol ediyorlar. Oldukça korkunçtu. Şimdi diğerine geçeceğim. Aghoriler, bazen çiğ bazen ateşte pişirerek ölülerin etlerini yiyorlar. Cenazenin başında ise çeşitli meditasyonlar yapıyorlar. Yedikleri cenazeleri yakıp, küllerini vücutlarına sürüyorlar. Ölüm korkusunun en büyük korku olduğunu düşünüyorlar ve ölülerini yiyerek bu korkuyu yenebileceklerini düşünüyorlar. Bu insanlar dünyaya ve sosyalleşmeye oldukça kapalı oldukları oldukları için gelenekleri hakkında yeterince fikrimiz yok ama onlarla alakalı ilginç bulduğum bir bilgiyi sizlerle paylaşıp, bugün için görüşürüz demek istiyorum. Bu insanlar ölülerini yemenin yanı sıra çöpteki dışkı ve idrarı da yiyor. Bunun sebebi ise insanın sahip olduğu egoyu yenebilmesi ve güzellik algısının sona ermesi demek olduğu. Görüşürüz arkadaşlar, kendinize iyi bakın ve dönem sonu ödevleri boyunca akıl sağlığınızı kaybetmemeye çalışın, ben öyle yapacağım.

Gana halkı, Sati töreni

Merhaba arkadaşlar, bir diğer post ile sizlerleyim. Keyifler nasıl diye sormuyorum çünkü yaklaşıyor yaklaşmakta olan (finallerden ve ödevlerden bahsediyorum)… Gana’da cenaze töreninde eğlenceli bir etkinlik var, aileler sevgilerini göndermek için yapıyor. Tabutunuzu dansçılar taşıyor. Bir omuzlarında tabutu taşıyarak dans ediyorlar, katılan insanların acılı ve kederli hallerini az dahi olsa azaltmak için yapılıyor. Ama benim asıl bahsedeceğim bu değil Gana ile ilgili, ön bilgi vereyim istedim. Buradaki cenaze törenlerinde ölen kişi statüsünü,  kişiliğini ve hayattayken gerçekleştiremediği arzularını yansıtan tabutlarla gömülüyor. Mesela Mercedes şeklinde bir tabut sizin yüksek statünüzü temsil ederken, biber şeklinde bir tabut çabuk öfkelenebilir bir karakteriniz olduğunu gösteriyor. Eğer uçak şeklindeyse ölen kişinin diğer dünyaya iyi bir uçuş yapması isteği anlamını taşıyor. Ek olarak, balıkçılar tekne şeklinde tabutlarla, futbolcular krampon şeklinde tabutlarla gömülüyor, kulağa bir hayli eğlenceli geliyor, ama tabi bütün cenaze törenleri bu kadar eğlenceli olamıyor. “Sati” adı verilen bir törene göre eşi ölen kadınlar onlara sadakatlerini göstermek için eşi yakılırken o da ateşe canlı canlı girip intihar ediyor. İşlemin çabuk bitmesi için yakıldıkları kulübenin etrafına yağ dökülüyor. Kadın yarı uzanır vaziyette kulübenin ortasında dururken başı tahtaya, sırtı demire bağlı bir şekilde oturtulurken kadının dizlerine kocası yaslandırılır ve kocasıyla beraber yakılır. Kulağa çok korkunç geliyor ama düşündüğümüz kadar acı verici değilmiş çünkü beyin bir noktadan sonra ölümün kaçınılmaz anladığı zaman bilinci kapatırmış. Neden ateş diye sorarsak eğer, ateşin ruhani bir yanı var. Biraz moral bozucuydu, siz bunları düşünedurun, bir sonraki postta görüşelim.

Budistler, Bo halkı ve Sagada halkı

Merhaba arkadaşlar, umarım keyifler iyidir, iyiyse ben tekrar anlatmaya başlıyorum. Budizm inancına göre insanların yeryüzündeki amacı gökyüzündeki anneye ulaşmalarıdır. 7. Yüzyıldan beri süregelen bu adete göre kişi öldükten sonra rahipler tarafından parçalara ayırılıyor ve daha sonrasında ise dağların tepesine, akbabaların yaşadığı yerlere bırakılıyor. Bu şekilde akbabaların yediği ruhların gökyüzündeki annelerine kavuştuğuna inanılıyor. Onlara göre gerçek mezarlık gökyüzünde oraya da sadece ruh çıkabilir. Böylece onları yiyen akbabalar onların ruhlarını oraya çıkarabilir. Bu tören normalde 1960’lı yıllarda yasaklandı ancak Budistler 1980 yılında tekrar izin aldı ve bu törenler bir şekilde devam ediyor. İşin ilginç bir tarafı ise ölen kişilerden kalan kişilerin uyluk kemiği ve kafatası kemiği saklanıp müzik aleti olarak kullanılıyor, bunun sebebi ise bu şekilde insanların ölüm korkularını aşması ve ölümün aslına korkunç bir şey olmadığını onlara gösterdiklerini düşünüyorlar. Tamam, kabul biraz vahşi ve korkunçtu. Şimdi bir önceki postta bahsettiğim gibi bundan sonra ikişer ikişer bahsedeceğim için diğer cenaze törenine geçiyorum. Bu gelenek “High Coffins” olarak geçiyor ve Çinin Bo bölgesi ve Filipinlerdeki Sagada halkı bu geleneği sürdürmektedir. Bu geleneğe göre cenazeler dağ yamaçlarına asılıyor ve böylece ruhları cennete yakın oluyor ve deprem ve sel gibi doğal afetlerden etkilenmiyorlar. Definden önce 5 gün boyunca ön merasim yapılıyor ve ölü beden bir sandalyeye oturtulup otlarla ovulup, tütsüleniyor. Bedenler cenin pozisyonunda tabuta konuluyor ve tabutlar normal boyda olmadığı için ölü kişi sığmadığı zaman kişinin bazı kemiklerini kırabiliyorlar. Bu ritüel kasabanın ileri gelenleri ve yaşlıları için düzenleniyor. Kişiler ölmeden önce kendi tabutlarını kendi tabutlarını sert ağaçtan kendileri ovarak hazırlıyor, eğer yapmayacak kadar yaşlı ve kötü durumdaysa çocukları ve yakınları yardım edebiliyor. Bu post için bahsedeceklerim bu kadardı, bir sonrakinde görüşmek üzere, kendinize iyi bakın. 🙂

Toraja halkı

    Daha önce bahsettiğim gibi size bazı ülkelerin ilginç cenaze törenlerinden bahsetmek istiyorum. Bunların ilki Toraja Kabilesine ait. Bu insanlar vefat eden kişiyi hemen gömmüyorlar, onları evlerinde bekletiliyor bu aynı zamanda ölen kişiyi onurlandıran bir davranış, bu sırada ölen kişi için bir ev inşa ediliyor, durumu olmayan aileler için bu yıllar sürebiliyor. Evin yapımında köy halkı ücretsiz olarak çalışıyor, ev tamamlandıktan sonra ölen kişi özenle giydirilip hazırlanıyor, köyün meydanında o kişi için özel bir seremoni yapılıyor ve ardından gömülüyor, bu arada cenazeden sonra yapılan evler yıkılıyor. Bunun yanı sıra aileler belirli zamanlarda -Menane törenlerinde-  onları gömdükleri mağaralara tırmanıp ölülerini oradan çıkarıp onlara en güzel giysilerini giydirip köyde onları gezdirip 3 gün kadar beraber yaşadıktan sonra onları tekrar gömüyorlar. Kulağa biraz ürkütücü ve korkunç geldiğinin farkındayım ama bu o insanların kültürlerinin bir mirası, onlar bu şekilde ölümü ve yaşamı kutluyorlar ve bu onların bu konu hakkında “bu dünyaya göre alışılmış bir şey olmayabilir ama bu bizim kültürümüz, eşsizliğimiz.” diyorlar. Doğrusu ölüye bu derece bir saygının var olduğu bir yerde yaşamak isterdim, kulağa ne kadar ürkütücü gelse de.. Bu hafta size bir tören şeklinden bahsettim, bir sonraki postumda bahsedeceklerim kısa oldukları için tek postta iki tane birden anlatmayı düşünüyorum. Bir sonraki postta görüşmek üzere arkadaşlar.

Merhabalar!

Merhaba arkadaşlar, bu blog Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kuzey Kıbrıs Kampusu Türkçe 102 dersinin projesi olarak İpek Marya Ece Ay tarafından hazırlanmıştır. Bu blogta sizlerle ilginç bulduğum bazı cenaze töreni şekillerinden bahsedeceğim. Ailemle izlediğim bir belgesel sonrası bana çok ilginç gelmişti, umarım sizlere de gelir. Bir sonraki postta buluşmak üzere, sevgiyle.