Denizin Paşası

İlginçtir onlarca yıldır ağcılık sistemiyle,tonlarca balığı çok kısa bir sürede yakalayıp,milyonlarca insanın karnını doyurabiliyoruz.Gerçekten de bu patlamış nüfusu doyurmak için kullanılan etkili yöntemlerden.Ama levrek için tamamen denizin içindeki diğer canlılardan bir farkı yok.

Neden ki,levreğin ne özelliği var da ağa takılmıyor diye sorduğunuzu duyar gibiyim.Sizi fazla meraklandırmadan cevabını söyleyeyim.Levrek geri geri yüzebilme yeteneğine sahip tek balıktır.Diğer balıklar gibi bodoslama ağa doğru yüzüp takıldıktan sonra da bir güzel çırpınarak iyice ağa takılan  balıklar gibi değildir.Ağı görüp,geçmenin tehlikeli ve dar olacağını önceden ön görüp,yönünü rahatlıkla değiştirebilir,eğer geç kalıp ağa girdiysede çırpınmadan sakince geri geri yüzerek ağdan kolaylıkla kurtulabilir.

Öyle ki bu balığa bütün balıkçılar büyük saygı duyar ve diğer balıklardan ayrılır.Çeşitli bölgelerde çeşitli isimlerle anılır.Mesela Samsun civarı bölgelerde levreğe PAŞA denir.Paşayı yakalayabilmek için de çok sağlam ekipmanlar gerekir.Boya kalitesi parlaklık,gramaj,aksiyon verebilme,kamışın karbonluğu çok önemlidir.Herkes levrek yakalayamaz.Önce ona saygı duymalı ve ciddiye almak gerekir.Bizim bunu gerçekten layıkıyla yaptığımızı düşünüyorum.Mesela ava giderken giydiğimiz giysilere çok önem veririz.Kesinlikle fosforlu renkli bir kıyafet giyinmeyiz.Mümkün olduğunca kaya rengi kıyafetlerle kendimizi kamufle eder.At çek yaparken bir kayanın arkasına saklanırız ki balık bizi görmesin.Levrek balığı,rapalayı takip ederken tam kıyıya geldiğinde vurur bu yüzden bizi görmemesi çok önemli eğer görürse hemen yön değiştirir ve bir daha geri gelmez.O bölgeye bir daha gelmenize gerek yoktur.

Lüfer balığının zorlukları

Karadenizin en hırçın balığı olan lüferin benim için yeri ayrıdır.Yakalandığında denizden  bir insan boyu kadar yükselebilir ve kayaya aldığınızda sonsuz bir enerji ile kendini titreterek kancadan kurtulup kendini cup diye denize atar.Çok azimli bir balıktır.Son zamanlarda özellikle babamın becerileriyle hırsız kanca diye bir ek iğne keşfederek karadenizde tutulan lüfer sayısını arttırdık.Babama gerçekten büyük bir minnet duyuyoruz;bu işin ustasıdır gerçekten.Bu kancanın işlevi;balık çok hareketli olduğu için ek bir kanca yardımıyla balık hareket ettikçe bu kancanın balığın çeşitli yerlerine saplanmasıyla kaçışı imkansıza indirgemek kısaca.Eskiden 10 lüferden 2 sini eve götürürken şuan da sayı 7-8 e çıkmış durumda.

Şimdi isterseniz lüferi kıyıya çektikten sonra ne yapılmalı gerekiyor onu anlatayım.Birincisi balığı kaldırarak boş bir kayanın üzerine atıyoruz.Eğer düşerse yapacak bir şey yok :)…Başarıyla kayanın üzerine aldıysanız,ilk işiniz kamışınızı kayanın keskin olmayan düz bir zeminine yerleştirmek.Aman dikkat edin basmayın.

Kamışı yerleştirene kadar zaten lüfer kancadan kurtulmuş oluyor genellikle,bu yüzden hızlı olmanız gerekiyor çünkü kendini sektirerek tekrar denizle buluşmasına yaklaşık 15-20 saniye kadar kaldı.Hemen balığın olduğu kayaya atlıyorsunuz ve tam anüsüyle kafatasının bulunduğu bölgeye eliniz dik gelecek şekilde bastırıyorsunuz.Kavradıktan sonra yine kaçma olasığı var,çünkü en beklenmedik zamanda çırpınıp,zaten derisi kaygan olduğu için kendini kurtarabilir.Vakit kaybetmeden kepçenizin içerisine atıyorsunuz.Bir tiyo daha kepçenizin sele kısmı her zaman suyun içinde bulunsun,çünkü lüferin derisi ince olduğu için çok çabuk kuruyor ve bu hiç hoş değil.Bir sonraki blogta levreğin ne kadar zeki bir balık olduğunu anlatacağım.

Light Rock Fishing(LRF) Tüyaları

Evet,bu yılların en popüler avlanma yöntemi olan LRF ye geldik.Popüler olmasına şaşılmamalı çünkü 300-400 gr lık balıkları bir mavi balina çekermiş hissiyatı veriyor.Belki de geldiğimiz metalurji bilgisiyle,mühendislik harikası yaratmakta başarılı sayılan zeki Japon arkadaşlarımıza teşekkür etmemiz gerekiyor.Öyle ki nasıl bir tehçizat kuş kadar hafif ve bir Alman tiger tankı gibi sağlam gerçekten hayret ediyor insan.

Neyse gelelim Karadeniz ve civarı balıkların LFR ile yakalanmasına.Öncelikle eğer LRF yapacağım diyorsanız bir kere en az bin lirayı gözden çıkarmalısınız.Çünkü tamamen keyif ve zevk avcılığı.

Elimizin avucuna sığmayacak isparileri bir köpekbalığı çekermiş gibi çekmenin elbet ki bir karşılığı olmalı.Bunun için öncelikle benim önerim düşük bir segment ile başlayayım diyorsanız Kudos Light Style 2.74m 3-10gr,2-7 gr atarlı kamışı öneririm.Eğer ben bu işe zevk almaya geldim kardeşim bana düzgün bir şey öner diyorsanız,bu işte duayen Major Craft markasını öneririm..0.5-5,1-7 gr atarlı modellerini tercih edebirsiniz.Makinaya gelecek olursak spin de olduğu gibi Daiwa nın Ninja 1000-1500 modellerine bakabilirsiniz.Ama 2000 veya daha fazlası değil çünkü amaç burda zaten ekipmanın light olması.Aman dikkat.Silikon olarakta Daiwanın kesilmez silikonları var özellikle meranızda ispari varsa Berkley Gulp ları kullanmayın çünkü bir daha geri çektiğinizde boş kanca çekersiniz.İspariler koparıp alıyorlar.İnsan gibi dişleri var bu arada balıkların,ilginçtir.Ama levrek için çok işe yarıyor özellikle beyaz olanı,tam gün doğarken 30 dk boyunca deneyin illaki bir tane levrek alırsınız.Bir sonraki blogta karşılaştığım zorlukları ve nasıl üstenizden geleceğinizi anlatacağım.

Spin ve Levrek-Lüfer

Avlağımıza vardıktan sonra hemen Rover2Sea su üstü rapalamızı çıkartırız.Kancanın arkasındaki tüyleri kesmeyi unutmayın çünkü su tuttuğu için kamışın ucuyla hafif dokunuşlarla verdiğiniz aksiyonu bozmakta.Kestikten sonra kamışın ucuna hafif dokunuşlarla rapalamızı 8 çizdirerek orta hızla çekiyoruz.İçinde bulunan bilyalar sayesinde ses çıkartıyor ve 8 çizerken dalgaların üstünden zıplayarak geldiği için denizde ki bütün avcı balıkların ilgisini direk çekiyor.Benim önerim HG modelini kullanmanız,orta boy ve pembe renkte olanından.Yaklaşık 100 ün üstünde levrek,70 in üstünde de lüfer çekmiş bulunmaktayım.Yani levrek ve lüfer tarzında avcı balıklar için gidiyorsanız Rover2sea  rapala kesinlikle çantanızda bulunmak zorundadır.Bunun dışında Drag gücü yüksek makineler ve kayalık gibi zorlu koşullarda avlanıyorsanız kıyıya çektiğiniz balığı kaldırıp diğer kayanın üstüne atabilecek güçte kırılmayan bir spin kamış almanız gerekiyor.Eğer LRF(light rock fishing) tarzında,isminden de anlayacağınız üzere ince ve hafif malzemelerde avlanmak istiyorsanız biraz pahalı olanlarından almanız gerekmekte.Burada kilit nokta balığı kaldırıp diğer kayaya veya düz bir zemine atmak.Kamışın sağlam olması lazım.Gelelim benim önerilerime.Spin için rapalayı söyledim zaten,makine olarak Japon Daiwa markasının segmentlerini öneririm.Strikeforce 3000 ile başlayıp Ninja 3000-3500-4000 e kadar çıkabilirsiniz.Hatta Legalisleride öneririm.Çok güzel makinelerdir.Shimano almak istiyorum derseniz ben yıllarca Exage 3000 kullandım ve gayet memnunum.Babama Stella hediye etmişlerdi fakat Karadeniz için gereksiz pahalı ve çok yüksek drag gücü olan bir makine olduğu için tuttugunuz balığı hissetmiyorsunuz bile.Akdeniz için önerilebilir.Hatta öyle ki bir zamandan sonra makineyle çırpma yapmaya başlamıştı.Balıkçılar Gülecektir :)).Bir sonraki bloğumda LRF yi anlatacağım.

Levreğe Hücum

Her sene olduğu gibi Karadeniz’in ağustos ve eylül ayları inanılmaz bereketli geçer.Özellikle kıyı(amatör) balıkçıları için.Artık balıklar üremek için tekrar geri dönmüş ve kıyılara yanaşmaya başlamıştır.Kıyıdan kastım özellikle kayalık olan yerlerdir.Çünkü hem avcı hem de yosun ve diğer küçük canlılarla beslenen balıklar için kayalıklar mükemmel bir yerleşim yeridir.

Babam ve ben de her yazın olduğu gibi eksiklerimizi giderip,malzemelerimize bakım yaptıktan sonra Samsun’un merkezi diyebileceğim yerden Samsun iline bağlı son kara parçası olan Yakakent ilçesine yolculuklarımız başlamıştır.

Ayrıca şu ek bilgiyi de vermem gerekir.Balıkların bir beslenme saatleri vardır.Bu saatler güneşin tam doğuşu ile başlar,öğlen vakti güneşin tam tepede olduğu zamana kadar devam eder.Bizler de bu saatler de avlanırız.Zamanımızı tam kullanabilmek için saat öğleden önce 2.30 gibi kalkar,yaz ayında olmamıza rağmen inanılmaz kalın giyinir-Avlandığımız yerin ismi Rüzgar kayalıkları diye geçmekte,inanılmaz bir rüzgar olduğu için çok kalın giyinmemiz gerekiyor.- ve yola çıkarız.Neden bu kadar erken kalkıyorsunuz diyecek olursanız,çünkü avlak noktası ile evimiz arasında yaklaşık 2 saat gibi bir mesafe var ve kesinlikle geç kalma gibi bir lüksümüz yok,çünkü balık 4.30-12.30 arası,genelde 15 dk boyunca seri bir şekilde vuruyor ve bunun ne zaman olacağını bilmediğimiz için güneş doğmadan 5 dk önce avlak alanımıza varırız.Yol boyunca açık bakkal varsa içeceklerimizi ve barbunya pilakimizi alırız.Neden barbunya hiç bir fikrim yok ama nedense her zaman alırız.Diğer yazılarımda avlağa geldikten sonraki olayları anlatacağım.

Av Günlükleri

“Av Günlükleri isimli bu blog Orta Doğu Teknik
Üniversitesi Kuzey Kıbrıs Kampusu TUR 102
Türkçe II dersinin projesi olarak Berk Gürbüz Biçen tarafından hazırlanmıştır.”